2 Aralık 2020 Çarşamba

 PARALEL DİN 

(35. YAZI)

Tasavvuf ve tarikatlarda Allah Resulü'nün getirdiği ve insanlara tebliğ ettiği vahiy dışında her türlü yalan ve hurafeyi bulmak mümkündür.

Dolayısıyla  tasavvuf ve tarikatlarda  Nebilerin bile sahip olmadığı keşif, gayb ilmi, ledunni ilim,  gibi bir çok uydurma ilim türleri vardır.

Hatta şeyhler bu keşif  ve ledunni ilimlerle gayb âlemine nüfuz edebilirler.

Yani Allah'ın gayb âlemi uydurma gavsların  ve  şeyhlerin çiftliği gibidir.

Gazali, "bu ilmi elde eden velilerin kalp gözlerindeki perdelerin kalktığını ve levh-i Mahfuzdaki yazılı olan sırlı ve gizli hazinelerin kalbe yansıdığını, böylece gaybı, ileride olacak her şeyi velilerin gördüğünü iddia eder"

(Gazali, İhya'u Ulumud din, Bedir yayınevi İstanbul 1989, c 1, s, 57)

Ayrıca tüm tarikatlar avam insanları aldatmak ve kendilerine meşru bir zemin  kazandırmak  için şeyhlerini Allah'ın Resulüne bağlayan hayali bir silsile (Rabita)  meydana getirmişlerdir.

TASAVVUF VE TARİKATLARDA RABITANIN MANASI:

"İlâhi zâtı sıfatlarla tahakkuk etmiş ve müşahade makamına varmış birine kalbî bağlayıp, huzur ve gıyabında o zâtın süretini hayal hazinesinde muhafaza etmekten ibarettir"

(Bayezit Devlet kütüphanesi, no. 2 43 435, s, 18)

Tarikat dinine göre, bir şeyhe bağlanmak mutlak

surette gerekli olan bir ibadettir.

Onlara göre "Mürşidi olmayanın rehberi şeytan olur"

(Aydın, Ferit, Rabita ve Nakşibendilik, Süleymaniye vakfı yayınları, İstanbul, 2000, s, 34)

Tasavvuf ve tarikatlarda esas belirleyici inanç  hululdur.

HULUL: 

"İlâhi zâtın, şeyhin vücuduna hulul etmesi, yani Allah'ın şeyhin vücuduna girmesi sebebiyle  ondaki beşeri özelliklerin yerine ilâhi özelliklerin alması"

 anlamına gelmektedir.

Tasavvuf ve tarikatlarda şeyhin önemi bu inançtan gelmektedir.

Yani şeyh bir yönüyle beşer değil, ilâhi özellikleri kendinde toplayan ilâhi ve kutsal bir şahsiyettir.

Yunus Emre'nin "Ete kemiğe büründüm yunus diye göründüm" demesi,

 Cübbeli'nin şeyhi için söylediği,

"Ete kemiğe büründüm Mahmut diye göründüm" hezeyanı bu inançtan doğmaktadır.

Allah tarafından  indirilen kitapların ve gönderilen Elçilerin ortak amacı, tevhid ilkesini ve güzel ahlakı yerleştirmektir. 

İndirdiği  vahiy aracılığıyla yüce 

Allah elçileri ve insanları en çok şirk konusunda ikaz etmiştir.

Rahman ve Rahim olan Allah Kur'an'ı Mübin'de şöyle buyuruyor.

(EY Nebi !) Senden önce hiçbir Resul göndermedik ki ona:

"Benden başka ilah yoktur, şu halde sadece bana kulluk edin" diye vahyetmiş olmayalım"

( Enbiya-25)

"Ey Nebi ! )İşte bunlar, Rabb'inin sana vahyettiği hikmetlerdir.

 Allah ile birlikte başka ilah edinme, sonra kınanmış ve Allah'ın rahmetinden uzaklaştırılmış olarak cehenneme atılırsın"

( İsra- 39)

(Ey Nebi!) De ki: Ey cahiller! Bana Allah'tan başkasına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz"

 (Zümer-64)

(Ey Nebi ! ) Şüphesiz sana da senden öncekilere de şöyle vahyolunmuştur ki: Andolsun Allah'a şirk koşarsan, amellerin boşa gider ve hüsranda kalanlardan olursun"(Zümer- 65)

(Ey Nebi! ) Allah'ın ayetleri sana indirildikten sonra, artık sakın onlar SENİ bu âyetlerden alıkoymasınlar. Yalnız Rabbine davet et.

Asla müşriklerden olma"

(Kasas- 87)

"Allah ile beraber başka bir ilâha kulluk etmeyesin!

 O'ndan başka ilah yoktur.

 O'nun ZATINDAN BAŞKA HER ŞEY YOK OLACAKTIR.

HÜKÜM ONUNDUR VE SİZ ANCAK O'NA döndürüleceksiniz"

(Kasas- 88)

87. âyet Muhammed  (Aleyhisselam) a din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiçbir kaynak kabul etmemesini,

yani Kur'an'a şirk koşmamasını,

88.Ayet ise Allah'ın yanında başka bir ilah edinmemesini,

Yani Allah'a şirk koşmamasını emretmektedir.

Çünkü Allah'ın ahirette affetmeyeceği tek günah kendisine ve kitabına şirk koşmaktır.

"Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz, bundan başkasını, dilediği kimse için bağışlar. Allah'a şirk koşan kimse büyük bir günah ile iftar etmiş olur"

(Nisa- 48, 116)

 Bundan dolayı

Allah'ın en önemli emri ve Resullerin  en büyük  vasiyeti şirke bulaşmama  konusunda olmuştur.

"Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar (Muvahhidler) olarak ölünüz"

(Âli İmran-102;

Şu âyetlere de bakabilirsiniz.  Bakara-130,131,132,133, 134, 135, 136, 137 )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder