6 Aralık 2020 Pazar

 NASIL NURCU OLDUM? 

(6. YAZI) 

 Denizli'den Isparta'ya hareket ettim. Hüsrev Beyle görüştüm.

Üç günde ancak muvaffak olabildim.

Ona dedim ki:  "Bütün Risâle-i Nur'lar senin elinle yazıldı.

Hiç kimse Risâle-i Nur'lara  senin kadar vakıf değildir"

Bir takım hurafeleri anlattım.  "Bunları sizler mi, yoksa Üstad mı yazdı?" dedim.

 O da yemin ederek "Üstadın yazdığını" söyledi.

"Bunlar sizce doğru mudur?" dedim. "Evet" dedi.

 "Mesela: Asa-yı Musa Risalesi'nde Isparta'daki umum Risâle-i Nur talebeleri ve on üç fıkra ile tadil edilmiş bir mektup var.

 Üstad bunu tasdik etmiştir. 

Orada aynen şöyle yazılmaktadır: 

"Ve Risâle-i Nur'un şakirdlerini  talebe-i ulum (ilim talebeleri)  sınıfına dahil edip, Münker Nekir suallerine Risâle-i Nur'la cevap verdiklerini merhum kahraman şehit Hafız Ali'nin vefatıyla keşfeden ve  hayatta bulunanlaramızın da yine Risâle-i Nur ile cevap vermenizi rahmet-i ilahiyeden dua ve niyaz eder"

"Hz. Kur'an-ı azimüşşanın kırk  tabakadan her tabakaya göre bir nevi i'cazı maneviyesini göstermesiyle ve umum kâinata (bütün âleme) bakan kelamı ezeli olmasıyla  ve tefsiri olan Risâle-i Nur'un Mu'cizatı Kur'aniye ve rumuzatı semaniye risaleleriyle ve  Risâle-i Nur'un gül fabrikasının ser katibi (baş yazarı) gibi kahraman kardeşlerin ve  şakirtlerin fevkalade gayretleriyle asr-ı saadetten beri böyle harika bir surette mucizeli  olarak yazılmasına hiç kimse kadir olamadığı halde, Risâle-i Nur'un kahraman bir katibi olan Hüsrev'e  "yaz" emri buyurmasıyla, Levh-i Mahfuzdaki Kur'an gibi yazılması"  Hüsrev'e dedim ki: Levh-i mahfuzu  hangi Nebi ve Resul görmüştür, bir örnek verebilir misiniz?"

 Bu soru karşısında sustu.

"Sen kim oluyorsun da Levh-i mahfuzdaki yazılan Kur'an gibi bir Kur'an yazıyorsun.

Orayı görmeden orada yazış şeklini  nasıl bilebiliyorsun? Bu sözden tevbe et" dedim. Etmedi.

(Ahmet Hüsrev Risâle'i Nur Külliyâtının hepsini eliyle Osmanlıca olarak yazan Said Nursi'nin en  önemli talebelerindendir. 

Ahmet Hüsrev'in el yazması Kur'an'ı Türkiye'de çok tutulan mushaflar arasında yer almaktadır.)

Bundan sonra İzmir'e döndüm. Karşıyaka'da tuz fabrikası olan bir murcunun evinde toplandık.

Sikke-i Tasdik-i Gaybi kitabında mevcut olan birinci Şua, sekizinci Şua, yirmi sekizinci Lem'a, on sekizinci Lem'adaki Allah'a, Resulüne, kitabına, Hz. Ali'ye   yapılan iftiraları anlattım. 

"Bunlara inanmayan nurcu olamaz" deyip bana karşı çıktılar.

 "Sen Risâle-i Nurları anlamamışsın.  Sikke-i Tasdik-i Gaybi Risâle-i Nur'un hakkaniyetine bir delildir"  dediler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder