29 Aralık 2020 Salı

 KUR'AN'IN "RESÜL" ANLAMINDA KULLANILDIĞI ÂYETLER

(1.YAZI)

 Kur'an'ı Mübin, Adem (a.s)dan Allah Resulü Muhammed (a.s)a kadar gönderilen bir çok Elçinin hayatını anlatır.

 Aynı zamanda Kur'an evrensel bir mesaj olduğu için kıyamet gününe kadar gelecek insanları muhatap alır.

"De ki: Hangi şey şehadetçe en büyüktür.

De ki:

(Allah'tan başka ilah olmadığına dair) benimle sizin aranızda Allah şahittir.

 Bu Kuran bana, kendisiyle sizi ve ulaştığı herkesi uyarmam için vahyolundu"

 (Enam- 19)

 O halde Kur'an'da resül kavramının geçtiği bütün âyetler Allah Resulü Muhammed (a.s) döneminde yaşayan insanları ilgilendirdiği gibi kıyamet gününe kadar gelecek insanları da ilgilendirir ve onları da muhatap alır.

 Bundan doya Kur'an'ı Mübin'de  "Resul" kavramı  geçen âyetleri yeniden bir değerlendirme altına almak gerekir.

Âyetlerin bir çoğunda bulunan "Resul" kavramı "Kur'an" hakkında kullanılmıştır.

Veya Kur'an'da geçen "Resül" kavramlarının bir çoğunu "Kur'an" hakkında kullanmamızın hiçbir sakıncası yoktur.

 İşte bu yazılarımızda "Resül" kavramının geçtiği âyetleri ele almaya çalışacağız.

Yoksa Kur'an'da bulunan yüzlerce âyet güncellenmemiş olacağından metinde olan varlığının bir anlamı olmayacaktır. 

 MESELA:

 "Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik edici  bir "Resül" (Elçi) gelince ehl-i kitaptan bir grup, sanki Allah'ın kitabını bilmiyormuş gibi onu arkalarına atıp terkettiler"

 (Bakara-101)

 Yukarıdaki âyette bulunan "Resül" kavramı Kur'an  hakkında kullanılmıştır.

  Çünkü Bakara 89. âyette "Resûl" kavramının yerine "kitap" kavramı kullanılmıştır.

Âyete bir bakalım: 

"Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik edici bir "kitap" gelince..."

(Bakara-89)

 Birde "Resül" kavramı için kullanılan "Allah'ın ininden kendilerine, yanlarında bulunanı tasdik  edici bir "Resul" gelince bölümü de çok önemlidir.

"Beşer- Resûl" Allah indinden değil, insanlar arasından seçilir.

 Aslında "Beşer -Resul" ile "Kitab Resul" arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır.

 "Kitap- Resul" "Beşer- Resul" sayesinde hayat bulur.

"Beşer- Resul" olmazsa "Kitap- Resul" diye bir şeyden söz edilemez.

 Muhammed (a.s) vefat edinceye kadar "Beşer- Resul" olarak görevinin başında bulunuyordu.

 Vefat ettikten sonra artık tek müracaat edilecek  kaynak  "Kitap- Resul" kalmıştır.

 "De ki: Allah'a ve Resul'üne itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki Allah kafirleri sevmez"

( Âli İmran- 32)

 Hem "Beşer- Resul" ve hem de "Kitap- Resul" Allah'ı temsil ederler.

Yani Allah adına konuşurlar. 

Özellikle de bu gibi âyetlerde her zaman tekil olarak  "Resül" kavramı kullanılmıştır. 

Bu gibi âyetlerde hiçbir zaman "Muhammed'e" ve "Nebi'ye" yer verilmemiştir. 

Yani sistem çok dengeli ve hassas kurulmuştur. 

Fakat bu ince ayar ve hassas denge "peygamber" kelimesini kullanmayan muvahhidler için önemlidir. 

"Peygamber" kelimesi, bütün bu ince ayar ve hassas dengeyi yani "Nebi" ile "Resülün" arasında bulunan ilim ve hikmeti darmadağın ediyor. 

 "Beşer Resul" olmayınca "Kitap "Resul" din ve hüküm olarak devreye girer.

Yani İnsanlara şu gerçek anlatılmak istenir.

"Din ve hüküm olarak sizin Allah tarafından indirilen vahye uymanızdan başka hiçbir yolunuz  yoktur.

Dolayısıyla insanlar tarafından uydurulan  rivayetler hiçbir zaman Resul'ü  temsil edemezler.

Bundan dolayı  hidayete vesile de olamazlar.

Örnek:  

 "Rabbimiz! İndirdiğine iman ettik ve Resul'e uyduk. Şimdi bizi (birliğini tasdik eden) şahitlerden yaz, dediler"

 (Âli İmran- 53)

Aslında yukarıdaki âyet İsa (a.s) a  iman eden Havarilerin dillerinden aktarılmaktadır. 

Fakat güncelliğini koruyor ki, son vahiy'de de yer almıştır. 

Âyet indirilen vahye  iman etmenin aynı zamanda "Beşer- Resu'e"  tabi olma anlamına geleceğini veciz bir şekilde ortaya koyuyor.

Demek oluyor ki, Allah Resulü'ne  tâbi olmanın tek şartı indirilen vahyi tek kaynak kabul etmek, din ve hüküm olarak sadece ona inanmaktır. 

Örnek: 

"Hani Allah, Nebi'lerden "Ben size kitap ve hikmet verdikten sonra yanınızdakileri tasdik  eden bir "Resul" (Elçi) geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz" diye söz almış, "kabul ettiniz ve bu ahdimi yüklendiniz mi?" dediğinde "kabul ettik" cevabını vermişler, bunun üzerine Allah: O halde şahit olun, ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim, buyurmuştu"

 (Âli İmran- 81)

 Kur'an'da bir çok âyette geçen "kitap" kavramından "vahyi" anlamak gerekir. 

Kur'an'daki "kitap" kavramı ile bizim bildiğimiz kitap birbirinden farklı şeylerdir.

 Kur'an'ın kullandığı "kitap" kavramı "İlim üzerine indirilen, koruma altında bulunan ve bir sisteme sahip olan vahiy" anlamında kullanılmıştır.

 Yani Kur'an'da geçen kitab kavramı, "Allah tarafından indirilen, bir hikmeti, sistemi olan ve her türlü ihtilaftan uzak bulunan  vahiy" demektir.

En doğrusunu Allah  bilir.

Âli İmran süresi 81. âyetteki "Resül" kavramı da "Kitab- Resul" anlamına gelmektedir.

 Aslında "Kitab Resul" ile "Beşer Resul" arasında bir fark yoktur.

 "Beşer Resul" ile "Kitab Resul" birbirlerini tamamlayan bir bütünün parçalarıdır.

 "Beşer Resul" hayatta olduğu sürece "Kitab Resul"ü anlatır, onu okur, beyan ve tebliğ eder.

 "Beşer Resul" vefat ettikten sonra  bu sefer "Kitab Resul" "Beşer" olan  "Resul"ü anlatır, yani  insanlara önderlik eder.

(Âraf-3; En'am-153,155)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder