30 Kasım 2020 Pazartesi

 KABİRDE  ZAMAN YOK,

 Kur'an'ı Mübin'in yüzlerce âyetine göre kabir azabı olmadığı gibi, kabir hayatı diye bir şey de söz konusu değildir.

 Kur'an'ı Mübin'in  onlarca âyetine baktığımızda dünya hayatındaki cezalandırma ve kıyamet saatinden sonra sadece ve sadece cehennem azabı vardır.

 Bu konuda bine (1000) yakın ayet bulunmaktadır.

Kur'an'a baktığımızda sadece cehennem azabının anlatıldığını çok açık olarak  görüyoruz.

 Kabir hayatı ve dolayısıyla kabir azabının olmadığı konusu Kur'an'da var olan konuların içinde en açık ve anlaşılır olanıdır.

 Kabir azabının varlığını savunan Şia ve  Ehli Sünnet muhaddis ve  âlimlerinin zerre kadar Kur'an  bilgileri mevcut değildir.

 Ehli Sünnet ve Şia âlimleri Kur'an'a  hakkıyla inanmadıkları için Allah, Kur'an'ın anlaşılmasını onlara imkansız kılmıştır.

(Kehf- 57)

 Yahudi ve Hristiyan din adamları Kur'an'ı Mübin'i  Ehli Sünnet ve Şia'nın  âlimlerinden daha iyi bilir ve daha sağlıklı bilgiler verirler.

Yüzlerce âyete  baktığımızda hesap ve azabın yeniden  diriliş saatinden sonra olacağını görebiliriz.

 Fakat Kur'an'a karşı  gönülleri taşlaşmış,  kulakları sağır ve gözleri kör olan Şia ve  Ehli Sünnet âlimleri bunu anlayamaz ve bu gerçekleri idrak edemezler.

 Konuyla alakalı âyetlere baktığımızda şunları söylemek mümkündür.

Dünya hayatının hemen ardından yani ölümün hemen arkasından Allah kıyameti ve âhiret  azabını başlatacaktır.

Yani kabirde kalma,

 "Bir tanışma müddeti kadar...",( Yunus- 5)

"Sadece bir akşam ya da  kuşluk vakti kadar..."  (Naziat--46)

 "Çok az bir zaman dilimi..." (Kehf-- 52)

"Bir saat(an) kadar..."( Ahkaf- 35)

"Bir yiyeceğin ve içeceğin  sıcakta  bozulma zamanı kadar..."

( Bakara-259)

"Ölümün hemen ardından ya cehennem veya cennet..."

( Enfal, 50- Muhammed- 27 -- Nahl- 32)

 Yani bilmediğimiz bir gün vefat edeceğiz.  Kıyamet sabahında veya akşamında uyanacağız.

 Uzun ve derin bir uykuya dalmış gibi.

 Aslında bu kabir uykumuz bizim  dünya hayatındaki bir gecelik uykumuzdan çok daha kısa olacaktır.

Bizim bir gecelik uykumuz kabir uykusundan çok daha uzun olacaktır.

 Hatta kabir uykusu "göz açıp kapayıncaya kadar belki ondan daha kısa olacaktır..."

 (Nahl- 77-- Kamer-50)

 Söndürülen ve yine yeniden yakılan bir ampul bir mum  gibi,

 Fişi çekilmiş ve tekrar takılmış bir makine bir cihaz gibi,

 Bir anlık duraklayan zaman tekrar yeniden çalışmaya başlayacak!

 Korku ve paniğe gerek yok, çünkü zaman kaybı diye bir şey asla söz konusu olamaz.

 Kaldığımız yerden başlayacağız.

 Ancak bu yepyeni başlangıç öncekinden apayrı sıfır sorun olarak başlayacak.

 "Yaptıklarına karşılık olarak, onlara ne göz aydınlıklarının saklandığını kimse bilemez"

(Secde- 19)

 Bu yeni başlangıçta "ölüm korkusu,  hüzünlenme, panik ve üzüntü yoktur,,

( Fussilet- 30-- Â'lâ-13) 

Zaman algımız yeniden devreye girecek,

 Aynen nabız verilen hasta gibi!

 Narkozun etkisi bitince yeniden kendimize gelip uyanacağız.

Âzad edildiğimiz  bir hayattan ailemizle birlikte yepyeni bir yaşam alanına intikal edeceğiz.  

Kabir''de ha bir an, ha bir saat, ha üçyüz yıl, ha bir milyar yıl ne farkeder.

 Dönüşümüz bizi yaratan, besleyen merhameti sonsuz yüce Rabbimiz değil mi?

( Bakara- 156-- Secde- 11)

 Korku ve ümitsizliğe mahal yok, çünkü  ölümün hemen arkası yeniden diriliştir.

 Geçici  dünya kapısı kapanırken baki ve ebedi olan hayatın kapısı açılacak,

Gri perde kapanırken ötelere  rengarenk perde açılacaktır.

 Kabir karanlık bir kuyunun ağzı değil, bir cennet bahçesinin giriş kapısıdır. 

Sürgün hayattan anavatana dönmüş olduk, acı ve ızdıraplar bitti, huzur, refah ve mutluluklar başladı.

Yalan, dolan, hurafe, şirk, aldatma, zulüm,  katliam ve kaos yok oldu. 

Allah'ın sonsuz merhameti olarak hiç yokluk tatmadık, zaman israfımız olmadı, bundan büyük nimet olur mu?

 İmtihan faslı bitti teneffüs ve  tatil mevsimi  başladı.

Kış sona erdi, ilkbaharın dirilişi göründü.

 Çalışma, yorgunluk, esaret,  emek ve sıkıntı sona erdi,

Emeklilik ve özgürlük devri başladı.

 Ebedi hayatımıza bir an sonra kaldığımız yerden devam ediyoruz.

 Hemde "Rabbimizin emirlerine sadık kaldığımızdan ötürü Allah ve melekleri tarafından selam selam diye karşılanmış olarak"

(Zümer- 73-- Yasin-58)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder