PARALEL DİN
(25. YAZI)
Son asrın en büyük alimi olarak gösterilen ve kendisine "Bediüzzaman"
(Zamanın eşi benzeri olmayan velisi) lakabı verilen
Said Nursi, kendisinin kainatta tasarrufu bulunduğu iddia edilen velilerin en büyüğünün bile üzerinde "ferdiyet" yani
"bir tek olma" makamında olduğunu Risale'i Nur'da şu şekilde dile getirmiştir.
"Risale'i Nur'un manevi kişiliği ve onu temsil eden has şakirtlerinin manevi kişilikleri ferdi "bir tek olma"
makamıyla şereflendikleri için onların üzerinde ne bir ülkenin kutbunun ne de zamanının büyük bölümünü Hicaz'da geçiren "kutbu azam'ın" yetkisi vardır.
Bu sebeple (şakirtler) "kutbu azam'ın" dahi emrine girmek zorunda değillerdir.
Her devirde var olan "iki imam" gibi onu da (şakirtler) tanımaya mecbur olmazlar.
Ben eskiden Risale'i Nur'un manevi kişiliğini (Said Nursi'nin kendisi) o imamlardan biri zannederdim.
Şimdi anlıyorum ki "gavs-ı azam" (Abdulkadir Geylani) hem kutup, hem gavs hemde ferdiyet (tek olma -birlik) makamında olduğundan, şakirtlerin bağlandığı Risâle-i Nur, o ferdiyet (tek olma- birlik) makamıyla şereflenmiştir"
(Risale'i Nur'daki orijinal Metin için bkz: http: /www. risaleinur. Com. tr/külliyat/1644.html )
Yani Said Nursi şakirdlerine şunu demek istiyor.
"Sizin Risale'i Nur külliyatı gibi bir kaynağınız ve benim gibi bir üstadınız var olduktan sonra artık başka kaynak ve gavs aramanıza gerek yoktur.
Gerçekten de Nurcular üstadlarını dinlemiş sevap amaçlı okumalar dışında Kur'an'a bile itibar etmemişlerdir.
Tarikat erbabından sonra Kur'an'ın en cahili Süleyman Hilmi Tunahanın kavmi, Enver Örenin ışıkçıları, Esad Coşanın iskender paşa cemaatı ve Said Nursi'nin Nurcularıdır.
Kur'an'a düşmanlık ve
Cehalet bakımından aşağı yukarı hepsi aynı dereceye sahiptirler.
İlahların ve evliyanın şirk dini olan paralel din yapılanmasının önde gelen Kur'an cahili F Gülen "kutup mertebesini"şu şekilde açıklamaktadır.
"Kutup, insanlar arasında, yer-gök ehlinin matmah-ı nazarı, Hakkın(Allah'ın) kâmil mânâda halifesi, "Hazreti Ruh-u Seyyidi'l-Enam'ın (Allah Resulünün) has vârisi ve her devirde bulunan insan-ı kâmilin de unvanıdır.
İnsanlığın iftihar
Tablosu'ndan (Muhammed Aleyhisselam) sonra bu paye, dava-yı nübuvvetin vârisleri olmaları itibariyle, hilafet sıralarına bağlı olarak, raşit halifelerle temsil edilmiştir"
"Daha sonraki dönemlerde ise, hakiki müçtehid ve mânâ âleminin sultanları, zâhir ve bâtının da kahramanları aktâb, evliya-u asfiya ile..."
"Bir kutup, hususi mazhariyetleri ve vazifesiyle mütenasip özel donanımı açısından tıpkı kutup yıldızı gibi tektir, yektadır, yer ve gök ehlinin de gözdesidir"
"Kutup, bir gözü bütün kâinatta diğeri eşyanın perde arkasında sürekli marifet arar ve gönlüne akan hikmet ibrişimleriyle varlığın ruh ve mânâ desenlerini işleyerek, çevresine lâhuti dantelalar sunar...."
"O, hissi melekiyesi itibariyle, kalbi İsrafil'e, nutku Cebrail'e, kuvve-i cazibesi Mikail'e, kuvve-i dafiası da Azrail'e ayna bir kamildir"
"Bu açıdan da o,
bütün âlimlerin "min vechin" kalbî olma mesabesinde bir merkez insan/kendi çağı itibariyle Allah'ın halifesi, hakikatı Muhammediye (aleyhi afdalussalavât) ın has talebesi ve temsilcisi
"taayyun-u evveli"nin zaman üstü bir şuaı ve ilâhi esrarın bütün gönüllere intikalinde de nurani, şeffaf bir vasıtasıdır"
(Kalbin zümrüt Tepeleri, F Gülen- Veli ve Evliyaullah (2) bölümü, Kutup maddesi e-kitap s:1285)
Görüldüğü gibi, F Gülen'in tasavvuf kitaplarından aldığı yukarıdaki yazıda ve tüm meşhur mutasavvıfların çok değerli olarak görülen eserlerinde açık
olarak ortaya konulan tasavvufun dini olan hulul inancinda tayin ettikleri şahsiyetler Allah'ın altında, yanında, birisinde birer ilahtırlar.
İlahların ve evliyanın şirk dini olan hulul inancı istisnasız hepsinde mevcuttur.
Yani F Gülen neyse Said Nursi de Celaleddin-i Rumi de Muhyiddini Arabi de odur.
Tevhid dini olan Yüce İslam'ı bir şirk yuvası haline getirmede hiç birinin diğerinden bir farkı yoktur.
Her biri aynı paralel dinin farklı zamanlarda yaşamış Kur'an düşmanlarıdır.
Yukarıdaki F Gülen'in kitabında geçen inanç ve fikirlerin bir müslüman için zerre kadar bir değeri yoktur.
Cahilleri aldatmak maksadıyla uydurulmuş saçma sapan hurafe ve hezeyanlardır.
F Gülen cemaatini kandırmak ve sömürmek için anlamayacakları edebi!! bir uslubla kendini onlara beklenen "salih zat" ve "eşsiz alim" göstermeye çalışmıştır.
Yoksa yukarıdaki inanç ve fikirlerin bırakın Kur'an açısından durumunu ilim, hikmet, akıl ve mantık açısından bile tam bir rezalet ve kepazeliktir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder