21 Kasım 2020 Cumartesi

 PARALEL DİN

 (29. YAZI)

 15 Temmuz'da darbe yapan Emevi Abbasi  Ehli sünnet dininin fanatiği F Gülen, Kur'an ahlakı ve tevhid akidesi ile hiçbir zaman ilişki kurmadı.

Hurafeci ve uydurmacı Gülen, Allah'ın Kur'an'da bir çok âyette müşrik saydığı velilerden yardım isteme (istimdat )

noktasında Kur'an ehli muvahhidler tarafından  yıllardır  uyarılmasına   rağmen inancında ve  fikirlerinde hiçbir değişiklik yapmadı.

Hatta bu konuda bir adım daha ileri giderek Kur'an'ın  hiçbir âyetinde kaynağı  olmamasına rağmen

 Emevi Abbasi Ehli sünnet dini ile kadim İran inançlarının taşeronluğunu yapan Şia mezhebinin kaynaklarının dinde bir esas yaptığı "beklenen mehdi"

 uydurmasına sarıldı.

Fetö, Said Nursi'den de etkilenerek inancına göre  şekillendirdiği  "kainat imamlığı" olarak isimlendirdiği "mehdiciliği" güç devşirmek için kullandı.

 F Gülen'nin hiç bir zaman inanmadığı, itibar etmediği ve  anlamak istemediği bir kaç Kur'an ilkesi.

1-) Elçilerin görevinin sadece  Allah'tan indirilen vahyi tebliğ etmek olduğunu anlayamadı.

 (F Gülen, Allah tarafından  kendisine ve cemaatine  verilmiş özel bir görev olduğuna  inandı)

2-)Vahyin tebliğ edilmesi karşılığında hiç bir maddi menfaatin elde edilmemesi.

(F Gülen bu ümmetin servetlerini emperyalist güçlerin emrinde  israf etti)

3-) Güç ve kuvvete, devlet ve hükümet adamlarına dayanılmaması.

(F Gülen, neredeyse bütün devlet adamlarıyla flört etti)

4-)Tebliğ ve irşad görevinde açık, net, emin olunması.

 (F Gülen, Kur'an'ın yasaklamış olduğu ne kadar tehlikeli ahlak varsa hepsine bulaştı. (casusluk, ihanet, şantaj, cinayet, ihanet gibi )

5-) Tebliğ ve irşad vazifesinin yalnız Kur'an'dan yapılması.

(F Gülen, Kur'an'dan başka bütün hurafe ve yalanlara iman etti, Kur'an ehli muvahhidleri sapık olarak ilan etti)

6-) Sadece Allah'a dayanıp, Allah'tan başka hiç kimseden şefaat kabul edilmemesi.

(F Gülen, Allah'tan başka tüm sahte  ilahlara ve uydurma Evliyaya kulluk etti, hiç bir zaman Allah'tan korkmadı, Allah'ı aklına getirmedi)

7-) Allah'ın Elçileri ve salih kulları yapmış oldukları  hata ve günahları sebebiyle  sürekli Allah'tan af ve mağfiret dileyerek tevbe ederlerken,

(F Gülen alçağı hiç bir zaman hata ettiğini kabul etmedi, Allah'tan af dilemedi, tevbe kapısını çalmadı)

Yani Allah'ın Elçileri mütevazi, nazik, güzel ahlak sahibi, daima Allah'tan haya eden, ondan ürperen bir yaratılışa sahip idiler.

En ufak bir hatadan dolayı hemen Allah'tan af ve mağfiret dileyerek ona iltica ederlerdi.

F Gülen, bu ümmetin evladını Kur'an'dan ayırarak  yalan ve hurafelerle telef etti,  insan kaynaklarımızı israf etti, nesiller zayi oldu.   

 Kur'an bilmeyen, tevhid akidesinin önemini kavramayan cahil devlet adamları da ona âlet oldular.

Paralel dinlerin içinde Kur'an'ın dini olan  tevhid akidesine en aykırı din tasavvuf dinidir.

Hiç şüphesiz İslam ümmetini tasavvuf kadar  etkileyen, son derece karanlık, kula kulluk olan,  tehlikeli bir din var olmamıştır.

Yüce Allah, Kur'anda ne emretmişse tasavvuf dini müntesiplerine tam aksini inanmayı ve  yapmayı teşvik etmiştir.

İşte bu Allah'sız ve Kur'an düşmanı paralel din  hakkında hiçbir eleştiriye tâbi tutmadan,

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet GÖRMEZ'IN yardımcısı

Prof Dr Hasan Kamil Yılmaz'ın  yazdığı baştan sona kadar şirk, uydurma, iftira ve yalan olan

  "Anahatlarıyla tasavvuf ve tarikatlar" adlı  kitaptan  bazı kavramlara verilen manaları siz değerli arkadaşların dikkatine sunmak istiyorum.

1-)   RICÂLÜ'L GAYB

 "Gayb  erenleri veya bilinmeyen Hakk dostları diyebileceğimiz bu kavram,

tasavvuftaki Allah dostluğunun  gizliliğine dikkat çekmektedir.

 Özellikle Hakim Tirmizi tarafında rivayet edilen bir hadisi şerif, mutasavvıfların

 "Abdâlan" Kutup, Gavs, Evtad"  gibi değişik isimlerle yâd  ettiği gayb  erenlerinin mesnedi sayılmıştır.

"Bu ümmetin içinde "İbrahim" tabiatı üzere kırk, "Musa" tabiatı üzere yedi, "İsa" tabiatı üzere üç,  "Muhammed" (SAV) fıtratı üzere bir  kişi bulunur"(Keşful-hafa, 1,25 (35)

(Anahatlarıyla Tasavvuf ve Tarikatlar, s, 354)

Aslında tasavvuf hulul inancının diğer adıdır.

Tarikatlar hulul

inancının kurumsallaştığı ve hulul inancının en yoğun yaşandığı mekanlardır.

Tarikatlar hulul inancının

özgürce yaşanabilmesi için oluşturulmuş her dinden ve kültürden bir takım inançlar taşıyan itikadi ve ameli kurumlardır.

Tasavvuf ve tarikatlar kendilerini Kur'an'a ve İslama nisbet etmeseler inançlarını tam bir hürriyet içinde yaşamalarının bir mahzuru olmayacaktı.

Kur'an ehli muvahhidleri rahatsız eden şey, muhteşem bir  ilim ve akıl, bir  hikmet ve  tefekkür, bir bağlam ve bütünlük, kısaca olağanüstü bir

 sistemi olan sonsuz bir akıl ve kudret  sahibi tarafından indirilen Kur'an'ın, yobaz, gerici, hurafe, iftira, hezeyan, tevhid dinine yüzde yüz aykırı, ahmaklık dolu, açık akılsızlık ve  karanlık bir  cehalet ve yalan olan bir dine âlet edilmesidir.

Yoksa hangi dine mensup olursa olsun hiç kimse dininden dolayı baskı altına alınamaz.

Kim olursa olsun hiç kimse benimsemediği  bir dini kabul etmeye zorlanamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder