17 Kasım 2020 Salı

 PARALEL DİN 

(26. YAZI)

Kur'an'ı bilmeyen ve ona itibar etmeyen Diyanet işleri başkanı Mehmet Görmez ve yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz  gibileri, paralel din, uydurulmuş din, ilahların ve evliyanın şirk dini diye bir dinden de haberleri olmaz.

İslam dinini Kur'an'dan değil de,  Diyanet hocalarından ve ekran vaizlerinden öğrenecek olursanız hayatınız boyunca şirk'in nasıl bir yıkım ve hastalık, nasıl bir pislik ve karanlık olduğunu görmeniz  mümkün olmayacaktır.

Bu durum tıpkı daha önce tertemiz bir bahçede gezmemiş bir insanın mikrop  ve bataklığı cennet gibi  bir yer zannetmesine benzer.

İlahların ve evliyanın şirk dini olan paralel dini, sadece cemaat,  tasavvuf ve tarikatlarla sınırlı tutmak doğru olmaz.

Paralel din kavramının en zorlu olanı,  tevhid dinini bozma ve yozlaştırma açısından en tehlikelisi, sırtını devlet gücüne dayamış olan Emevi-Abbasi-Osmanlı- Suudi Arabistan- Diyanet destekli resmi  mezhep dinidir.

Aslında yukarıda belirtilen maddelerde gördüğümüz mezhep ve tasavvuf dinleri de çoğunlukla bu kurumsal resmi devlet dininin desteğiyle kendilerine hakimiyet alanı bulmaktadırlar.

Çünkü bu paralel dinlerin (mezhep, tasavvuf, tarikat, nurculuk, Süleymancılık, Diyanet) birbirlerinden hiç bir farkları bulunmamaktadır.

Paralel devlet yapılanması Fetö ile Diyanet İşleri başkanlığının din anlayışı arasında herhangi bir farkın olmadığını söylemiştim.

Mesela: 

Daha önceki yazılarımızda F Gülen'den alıntı yaptığımız

Kur'an'a aykırı inançlarla bugün Diyanet İşleri Başkanı Mehmet GÖRMEZ'IN yardımcılığını yapan  Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz'ın şu inancı arasında bir fark varmı?

Diyor ki: 

"Kutup en büyük velidir.

 Bütün erenlerin başı, Allah'ın izni ile kainatta tasarruf  sahibidir.

 Gavs, darda kalındığında sığınılan ve istimdat edilen yani yardım istenilen kutuptur.

 Darda kalan süfiler "yetiş ya Gavs" diyerek gavsa sığınırlar.

 Gavs, istimdat edene yardım elini uzatır. Abdulkadir Geylani Gavs ı Azam lakabı ile ünlüdür.

 Ancak bütün bu sığınma ve istimdatlar zahirde gavsa ise de hakikatte Allah'adır.

Çünkü alemde yegane mutasarrıf Allahu Teala'dır.

 Ondan başka faili mutlak yoktur.

 Gavs olarak bilinenler esma ve sıfatı ilahi mazharıdırlar"

(Hasan Kamil Yılmaz, Ricalul Gayb Altın oluk mecmuası, Aralık, 1995)

Dolayısıyla hangi ekolden olursa olsun  paralel dinlerin ortak özelliği ya din ve hüküm olarak  Kur'an'ın yanında başka kaynakları din yapacak veya Allah'a şirk koşarak  insanı  ilahlaştıracak Allah  ile kul arasında birtakım makamlar veya kitaplar  uydurarak birilerini veya bazı kurumları o makamlara layık görecektir.

 Bu durum ne yazık ki Allah'ın âyetlerinin meallerine kadar uzanmıştır.

Mesela: Ülkemizin en tanınmış ilahiyatçıları  tarafından hazırlanmış Türkiye Diyanet Vakfı'nın mealinde Bakara suresinin 30.âyetinin mealinde parantez içinde  şu açıklamaya yer verilmiştir.

( Halife, vekil, temsilci demektir. Allah yeryüzünde iradesini temsil etmek üzere insanı yaratmış, orada ilahi hükümranlığı  gerçekleştirme görevini de ona vermiştir)

 Bu talihsiz  açıklamada yer verilen "insanın yeryüzünde ilahi hükümranlığı  kurma  görevine sahip olması" iddiası, kutup, gavs, evtad, revasi, nüceba, nukeba gibi uydurma mertebelere, siyasal dinciliğe giden şirk yolunu sonuna kadar açmaktadır.

  Oysa ne açıklama gereği duyulan âyet ne de Kur'an'daki herhangi bir âyet buna asla izin vermemektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder