6 Kasım 2020 Cuma

 ŞİRK SAPIKLIĞI KENDİLERİNE ATALARINDAN MİRAS KALDI:

(9. YAZI)

Eğer son Nebi ve nübüvvete bağlı son Resul olan Muhammed (a.s) dan sonra başka Resul gönderilmiş olsaydı, Mekke müşrikleri gibi, bu müşriklerin de ona iman etmeleri mümkün değildi.

Çünkü bunlar Allah Resulü'nün, hatta bütün Allah elçilerinin en kapsamlı tevhid  kitab-ı olan Kur'an'ı kabul etmemekle son derece kararlı hareket etmekte ve muvahhidleri aynen müşrik ataları gibi sapık ilan etmektedirler.

Ayrıca Kur'an, ilim, hikmet, tevhid, adalet, merhamet, güzel ahlak gibi üstün meziyetler ve erdemler,

  bu müşriklerin sahip oldukları sapık  inanç ve çirkin ahlakla bir araya gelemezler, bu erdemler  müşriklerin  akıl ve zihinlerinde barınamazlar.

 İnanç ve küfür, tevhid ve şirk açısından geçmiş ile bugün veya gelecek arasında hiçbir fark bulunmamaktadır.

  İSMAİLAĞA TARİKATININ ŞİRK SAPIKLIĞI:   

İsmailağa tarikatının şeyhi olan Mahmut Ustaosmanoğlu diyor ki:

 "Şeyhin görüntü ve şeklini hayal etmek, Allah'ın zikrinden daha faziletlidir"

( Mahmut Ustaosmanoğlu İrşadül Müridin 3. Baskı sayfa- 124)

Şeyhleri Mahmut Ustaosmanoğlunun karşılarına çıkmasını  bekleyen büyük kalabalığın dikkatini çekmek için konuşan müşrik aynen şunları söylüyor.

"Bir Allah dostunun huzurunda, hele kâmil mükemmil bir dostunun huzurunda bir an durmak bin sene ibadetten efdaldir"

 Bunu söyleyen sakallı müşrik Celaleddin Rumi'yi kaynak olarak gösterdi.

 Yine  Kur'an ve tevhid cahili  Mahmut Ustaosmanoğlu Lalegül TV'deki konuşmasında  diyor ki:

 "Kızlar katiyyen orta, lise ve üniversiteye  gidemezler.

 Bunu tekrar tekrar söylüyoruz, avanaklık etmeyin.

 Yüz yirmi dört bin "peygambere" gidip tanışsanız, yüz dört kitaba!! gidip arasanız, bunun fetvası yoktur.

 Siz nur gibi melek gibi kızlarınızı nasıl öyle yerlere teslim edersiniz.

 Bunu benden tekrar duymuş olasınız.

 Kızlarının gideceği tek yer kız medreseleridir"

CÜBBELİ AHMED'İN  HEZEYANLARI:

 "Gavs! gavsı Geylani, denizin ortasında kurtarır, havada kurtarır.

 Ya gavs dedin mi, hemen gelir.

 Kaç kere denemişim,  havada düştük düşeceğiz.

  Hayatımız uçaklarda geçti.

 Oku, oku, oku, (Yani Allah'a yalvar bir şey yok uçak) durmuyor.

 Ya Gavs-ı Geylani dedim mi hemen geliyor! İmam Rabbani de onun büyüklüğünü söylüyor. Uçağı havada tutarlar.

CÜBBELİ'YE GÖRE

"İzmir'i Yunan işgalinden Mustafa Kemal değil, tefriciye salavat duası kurtardı"

CÜBBELİ = KONUŞAN EŞEK

Cübbeli Ahmed'in kelimesi kelimesine anlattığı hikayeye bakar mısınız?  

 "Hayber fethinde Rasulullah (s.a.v) e  ganimetten bir merkep düştü.

 Resulullah (a.s) merkebe diyor ki, "mesmük?" "adın ne?"

 Sizde zannediyorsunuz eşeklerin adı yok, babası yok, yani eşek babasını tanımaz zannediyorsunuz.

 İnsanlar anasını- babasını tanımaz.

 Eşekler tanır.

 Şimdi öyle eşekten beter insanlar var.

(Cübbeli'nin bu sözü isabetli olmuştur)

 Bak eşek şeceresini (soy kütüğünü) saydı.

"Heşebe oğlu, Şihab oğlu, Yezid oğlu Ufeyr " diyor.

 Sen dördüncü dedeni sayabiliyor musun?

Eee işte gör vaziyetini!

 Resulullah (a.s) eşeğe soruyor.

"Lime künte?"  "Sen kimin eşeğiydin?"

 Eşek aynen Arapça konuşuyor.

"Liyehüdiyyin" eşeğin fasih (açık-anlaşılır) Arapça lisanına bak.

"Benim sahibim bir yahudiydi" diyor.

 Hayber yahudiydi.

 "Ara sıra diyor kasden tökezlerdim  onu düşürürdüm sırtımdan o yahudiyi"

diyor.

 "Bana çok kötü davranıyordu, karnımı aç bırakıyordu, sırtıma sopa vuruyordu!

"Hel leke min rab?" (Resulullah)  "şimdi sahibin var mı? dedi.

(Eşek) "yok" dedi.

 Eşek ne diyor bak!

 "Babam bana babalarından, atalarından nakletti"

 Hadis rivayeti gibi!"

 "Neslimize(eşek)  yetmiş "peygamber" bindi" "Muhammed adında bir "peygamber" son kalan Nebi binecek!"

 "Peygamberlerden" senden başka kalmadı, bizim neslimizen de benden başka kimse kalmadı!" dedi.

 Resulullah (s.a.v) "Ey Ya'fur" dedi.

"Sana "Ya'fur" ismini taktım!"

 Eşek "lebbeyk ya Resulullah! "Buyur ey Allah'ın Resulü" dedi.

 İşte ondan sonra kainatın efendisi Resulullah (a.s) ona binerdi.

 Kimi çağıracağı zaman onu (eşeği) evine gönderirdi.

 Eşek giderdi kafasıyla kapıya vururdu.

 Hz. Ömer açardı  bakardı Ya'fur kapıda, eşek başını böyle aşağıya doğru eğerdi.

 "Resulullah seni çağırıyor" derdi, hemen giderdi.

 Bütün sahabeye efendimiz onu gönderirdi. "Osman'ı bana çağır,  Ali'yi bana çağır"

 Resulullah vefat etti.

 O merkeb (Ya'fur)  Resulullah'ın acısına dayanamadı.

 Üç  gün sonra kendisini bir kuyuya attı intihar etti.

 Vallahi merkep ayrılığına dayanamadı. Resulullah'ın bir devesi vardı vefat ettiğinde  yemedi- içmedi intihar etti"

Benim  Cübbeli'ye söyleyecek sözüm kalmadı, bittim tükendim.

Madem eşek Allah Resulünün ayrılığına ve acısına dayanamadı, intihar etti. 

Sende bunlara inanıyor ve anlatıyorsun, sende bir eşek kadar olamıyor musun? 

Sende intihar etsene. 

Cübbeli'nin anlattıklarına din diye  inanan, onu dinleyen, onu müdafaa eden, ona değer veren,

 ona bir âlim gözüyle bakan, onun şirk sapıklığına ses çıkarmayan, onu tv lerinde ağırlayan, 

 Allah Resulü'ne ve islam dinine yaptığı hakaret ve iftiraları görmezden gelen sessiz şeytanları Allah  kahreder. 

MENZİL NAKŞİBENDİ TARİKATININ ŞİRK SAPIKLIĞI:

Semerkand tv'de etrafına şirk sapıklığı ile sarhoş olmuş  bir kaç  genci toplayan Kur'an cahili  müşrik aynen şu  ahmaklıkları  anlatıyor.

"Sonra daha neler oldu.

 Hayatından birkaç misal verelim.

 Orada iki belde arasında bir zelzele oldu.

 Halk telaşa düştü, korktular! zelzele hakikaten adamı korkutuyor.

 O arz bildiğin sağlam toprak, binalar üzerine konulduğu, sağlam o toprak deniz dalgası gibi sallanıyor.

 Bizde birkaç defa depreme, o Gölcük depremine  İstanbul'da hissettik onu.

 On  katlı bina kayık gibi sallanıyor.

 Toprak sanki sıvı deniz olmuş.

 Halk korktu, telaş etti, sokağa çıktı.

 Gavs'tan yardım istediler!

 O da zelzeleye doğru hitap etti!

"Ey zelzele! dedi.

 Sen Allah'ın bir mahlukusun! dedi.

 Allah'tan seni sakinleştirmesini dilerim! dedi. Sakinleş! dedi.

Zelzele kendi lisan-ı  haliyle (kendi özel  diliyle)  ona cevap verdi.

 Dedi ki: Sana itaat olunmakla emrolundum! dedi.

 Ve zelzele bitti.

 Hadi bakalım şimdi kerameti- evliyayı  inkar edenlere anlatacak bir hadise daha"

Halbuki İbrahim (a.s) gibi bir Nebi 

"Ben Rabbime gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek"

(Saffat- 99)

Yine İbrahim (a. s)

"İnsanların dirilecekleri gün, beni mahcup etme"

(Şuara- 87) diyorsa,

Nuh (a.s)

"Bunun üzerine, Rabb'ine: Ben mağlup oldum, bana yardım et"

(Kamer-10) diye yalvarıyorsa, 

 biz bu Kur'an cahili müşrik tağutlara ne diyelim?

 İsa (a.s) a  "Allah" ve "Rab" olarak iman eden Hristiyanlara Kur'an şöyle seslenir.

"Meryem oğlu Mesih ancak bir resuldür.

Ondan önce de birçok Resuller gelip geçmiştir. Anası da çok doğru bir kadındır.

Her ikisi de yemek yerlerdi.

Bak onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak nasıl haktan yüz çeviriyorlar.

 De ki: Allah'ı bırakıp da sizin için fayda ve zarara  gücü yetmeyen şeylere mi kulluk ediyorsunuz?  Hakkıyla işiten ve bilen yalnız Allah'tır"

(Mâide-75, 76)

Yukarıdaki ayette bulunan "Her ikisi de yemek yerlerdi" cümlesi önemlidir. Yani yemeğe ihtiyaç hissedenden ilah ve Rab olur mu?

Bile bile insanları aldatmak, ilahlık taslamak, kurtarıcı rab  rolüne soyunmak nasıl bir alçaklıktır?

FETÖ'NÜN ŞİRK SAPIKLIĞI:

Vahiy  ehli muvahhidleri "Kur'an sapığı" olarak ilan eden fetö lideri F Gülen, Kur'an cahili şakirtlerine yaptığı bir konuşmasında aynen şunları söyledi.

"Senelerce evvel birisi (aslında kendisini söylüyor)

 Bazı şeyler arz edeceğim size, bana dedi ki, önemli bir zat, (kendisi)

 Huzuru  Risalet penahideydim (Allah Resulü'nün huzurunda) ümmeti Muhammed'in ve hususuyle Türk insanının derdiyle iki büklümdüm.

 Bir inledim, bir inledim, birde  sonra murakabe yaptım.

 Sonra ya Resulullah! dedim.

 Halimiz ne olacak bizim?

 Birdenbire  Resulü Ekrem temessül buyurdu.  (canlı olarak göründü) rüya değil, buyurdular ki, "Türkiye'nin meselesini falanlara (Fetö'ye)  bıraktık biz"

 Bakış bu, şimdi hakkınızda Nebi'nin hüsnü zannı (güzel düşüncesi)  bu.

 Hâşâ o  doğru söyler, doğru görür.

 Bilmem bu hüsnü zannı nereye koymayı düşünürsünüz?

 Bence Ramazanlar'da öpüp başınıza koyduğunuz lihye'i şerifelerden (güya Allah Resulü'nün sakalından) çok mukaddestir. Bırakın onu da, bunu öpün, başınıza koyun ve kemerbeste'i  ubudiyet içinde bu işe(Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin işgal edilmesine)  sahip çıkın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder