ŞİRK BATAKLIĞI KENDİLERİNE ATALARINDAN MİRAS KALDI
(12. YAZI)
Kur'an cahili bir Şii televizyonda aynen şunları anlatıyor.
"Selman Allah Resulü'ne diyor ki :
Ey Allah'ın Resulü !
Bugün bir olayla karşılaştım, Ali beni dehşete düşürdü.
Allah Resulü (a.s) buyurdu ki :
Selman ! Ben Mirac'tan yeryüzüne döndükten sonra Ali Mirac'ta olup bitenleri bana anlattı. Allah Resulü şöyle devam etti.
Adem'den bugüne kadar hangi Allah Resulü ve hangi bir veli'nin bir sıkıntısı olmuş, bir bela ile karşılaşmış ise, o beladan ve o sıkıntıdan onu Ali kurtardı.
CÜBBELİ'NİN ŞİRK SAPIKLIĞI
Yanlış anlamaya fırsat vermemek için şu gerçeği tekrar ederek söylüyoruz.
Bir insanın akli dengesi yerinde olmayabilir, şizofren veya psikolojik durumunda bir bozukluğu bulunabilir.
Dolayısıyla cübbeli Ahmed'in şahsiyetinden daha çok ona iman eden, onun söylediklerini dinleyen, anlattığı şirk ve cehalete ses çıkarmayan diyanet İşleri başkanlığı (Ankara) ilahiyatçılar ile milyonlarca seveni ve fanatik bağlıları bizi ilgilendiriyor.
Açık bir şirk ve büyük bir cehalet nasıl olur da bu kadar şöhret bulur?
Cübbeli Ahmed'in binlerce kişinin önünde yaptığı konuşma:
"Sevgi kulpuna sımsıkı sarılalım!
Allah dostlarından birinin bile şefaati kurtarıyor, sevgisi kurtarıyor.
Ya Resulullah (s.a.v) onu sevmek ne demek, evliyaullahtan birisi ahirette, mahşerde olacak bu.
Cennet'e doğru giderken yanında bir delikanlı görüyor, melekler zebaniler yakalamış ateşe doğru çekiyorlar.
Dayanamadı durdu o zat.
Sordu ona ki, sen beni tanıyor musun? Tanımıyorum! İsmimi duydun mu?
Duymadım!
Peki dedi:
Hiç Allah dostlarından birini tanıyor musun? Şahsen tanımıyorum, ama birinin ismini duyardım, falan veli var diye derlerdi.
Dedi, ya Rabbi!
Senin dostlarından birinin ismini duyanı da ateşe yaktırma, diye şefaat etti.
O çocuğu cehennemden çekti aldı.
Mevla yarın ahirette soracak!
Dostlarımdan birini tanıyan varsa onu ona bağışlayacağım!
Buyurun ortaya çıkartsın.
Bir velisini tanıyan, bir âlimi tanıyan!
Bir de onların "Peygamberi" Muhammed Mustafa (s.a.v)
Sen buna ne dersin?
Sen bunun hakkında ne düşünürsün?
Adam kabre indi.
Münker- Nekir suale geldi.
Baya bir sıkışma yaşadı.
Baktı ki yanacağım.
Dedi ki: Ben Ebu Yezid el Bestami'ye hizmet etmişim.
Beni onun hürmetine bağışlar mısınız? deyince. Ne belli dediler.
Ya hizmet etmişim, falan.
Mevlaya müracaat, oradaki bilgisayarlar buradakiler gibi tıkanmaz.
Hemen Beyazıt'e sorun buyuruldu.
Beyazıt'ı Bestami'ye ulaştılar ahirette, dediler ki :
Birisi var ki sana hizmet iddiasındadır.
Yani durumu da bozuk, hesabı da kabarık.
Ne buyurursunuz!
Adı neymiş dedi:
Falanca dediler.
Tanımıyorum dedi.
Eyvah, yandın ya!
Dediler seni Beyazıt'ı Bestami falan tanımıyor, sen ne uyduruyorsun.
O da dedi: Ne çabuk adam unutuyor be.
Ne adam çıktın be.
Dedi, ya nereden tanıyorsun.
Dedi bizi karşılaştırın ( cemaat gülüyor)
Öyle şey olur mu ya!
Gülüyorsunuz siz, ama böyle şeyler oluyor!
Ebu Yezid el Bestami ile adam karşılaştılar. Dedi ki: Ben seni çıkaramadım.
Adam dedi ki:
Bir gün koltuğunun altında bir elbise vardı, camiden çıkıyordun dedi.
Ayakkabılarda bir elinde, ayakkabını giyene kadar elbiseyi bana tutturdun, bana verdin, bende elbiseyi tuttum, ayakkabını giydin, elbiseyi aldın gittin, dedi.
Hizmeti de o kadarmış.
Tamam tamam dedi, şimdi hatırladım seni dedi.
Beyazıt'ı Bestami unuturmu!
Bak bak işe bak!
Yani mesele tanımak, mesele sevmek, mesele muhabbet!
Tabi ondan sonra hizmetinin derecesine göre yakınlığın artar.
Amma velakin bir veli'nin bile Allah'ın yanında bu kadar hatırı var.
Ya bütün "peygamberlerin" hürmetine kurtulduğu Muhammed Mustafa (s.a.v)"
Halbuki Rahmân ve Rahim olan Allah Kur'an'ı Mübin'de aynen şöyle buyuruyor.
( Ey Rasul!)
Hakkında azap hükmü gerçekleşmiş kimseyi ve ateşte olanı sen mi kurtaracaksın?
(Zümer-19)
Ataları olan Ehl-i Sünnet dininin muhaddis ve müctehidleri Kur'an'a iman etmediler ki, Cübbeli Ahmet iman etsin.
İşleri güçleri Allah'ın ayetlerini rant yapmak, alaya almak, onları gizlemek, yalanlamak, inkâr etmektir.
Dolayısıyla yukarıdan aşağıya, baştan sona kadar, tümüyle Şia ve Ehli Sünnet'in dini hurafe ve batıl bir dindir.
Şu geçici dünya hayatında çıkar ve menfaatleri için yaptıklarını ümmi insanlara din ve iman diye sattılar.
(Âli İmran- 187; Tevbe- 34)
Aslında benim için cübbeli Ahmed'in zerre kadar bir önemi yoktur.
Cübbeli Ahmed'in benim yanımda sivrisinek vızıltısı kadar bir değeri yoktur.
Beni esas ilgilendiren şey Cübbeli Ahmed'in şirk, hurafe, ve akılsız hezeyanlarına hiçbir şekilde ses çıkarmayan diğer ehli Sünnet'in dincileridir.
Diyanet İşleri Başkanlığından ilâhiyat Prof larına kadar herkes Cübbeli'nin söyledikleri küfür dolu konuşmalarına karşı sessiz şeytan kesilmiş bir durumdadır.
Yoksa ben hiç bir zaman cübbeli Ahmed'i ciddiye almam.
Baştan aşağıya her şeyi ile yalancı ve sahtekar olduğu belli olan bir şarlatanı ciddiye almak Kur'an ehli muvahhidlere yakışan bir durum değildir.
Tarikat kanalı olan Lâlegül tv'de söylediklerine dikkatinizi çekmek istiyorum.
Diyor ki
"Efendim Abdulkadir Geylani (dünya) elimin içinde diyor.
Misketi çevirdiğim gibi bütün dünyayı çeviririm" diyor.
"Bir gözümün kenarıyla, kaşımın ucuyla da bütün dünyayı tavaf eder gelirim" diyor.
"Ben âlemlerin kutuplarının kutbuyum" diyor. Abdulkadir Geylani'nin şânını ve şerefini okuyun.
Evliyaullahın makamını okuyun kardeşim, feyiz gelir size!
Şimdi bir rivayet söyleyelim.
Abdulkadir Geylani ( k.s) in faziletli 40 salavatı şerifede geçen bir rivayet.
Tabi burada 41. sahifede bazı beyitler var.
Bu beyitleri okuduğunuzu biliyorum.
Arapçalarını aldım, ama özetle aldım, çok uzundu.
"Mesela, okudunuz mu bilmiyorum.
Allahu Teala bereketlerini ve feyizlerini bu saatte üzerimizden eksik etmesin.
"Kabrim beytullahtır" diyor.
"Ziyaretime gelen, koşa koşa gelen İzzet ve rıf'at(yücelik) ile döner"
Şu feyze bak yahu, insana şey geliyor.
"Sırrım Allah'ın sırrıdır" diyor.
"Mahlukata (yaratılmış her şeye) sirayen eden sır, Allah'ın sırrı bende sirayet etmiş" diyor.
(Abdulkadir Geylani) ölü'yü diriltiyordu.
(Nurcuların bediüzzamanı
Said Nursi'de bu şirk'e iman ediyor ve Risale'i Nur'da bir hikaye eşliğinde bu hurafeyi dile getiriyor)
(Abdulkadir Geylani) Sen bana sığın" diyor.
"Bana dost olmak istersen, emrim Allah'ın emridir" diyor.
"Allah bana tasarruf verdi!
(Tasarruf = Tarikatlarda şeyhin kainatta istediği şeyi yapma yetkisidir)
"Ol dedim mi olur"
Sen bana sığınırsan, mektubatta geçiyor, sende ol dersen olur" diyor.
"Geçmiş bütün evliyanın güneşi battı"diyor, benim güneşim ufukta ebedi batmayacak" Gavs, gavsı ceylani,
Adamı denizin ortasında kurtarır! havada kurtarır!
Ya gavs dedin mi! gavs'ı ceylani, hemen gelir! Kaç kere denemişim, havada düştü düşeceğiz, küt iniyoruz aşağıya, pat çıkıyoruz yukarıya, hayatımız uçaklarda geçti.
( Allah'a) oku oku oku uçak durmuyor.
Ya gavs! dedin mi, gelir!
İmamı Rabbani onun büyüklüğünü söylüyor. Tutarlar havada uçağı tutarlar!!!
Sen merak etme!
Bana hurafeci hoca derler, sensin hurafeci"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder