9 Kasım 2020 Pazartesi

 RİSÂLE'İ NUR KÜLLİYÂTINDA BULUNAN ŞİRK, HURAFE VE YALANLAR 

(98.YAZI) 

 Said Nursi'nin inancı ve ilmi  seviyesi :

Aynen şöyle diyor.

"Yahudi milleti hubb-u hayat (hayat sevgisi yüzünden) ve dünya perestlikte (dünyaya çok değer vermede) ifrat ettikleri için her asırda zillet ve meskenet tokadını yemeğe müstahak olmuşlar.

 Fakat bu Filistin meselesinde hubb-u hayat ve dünya perestlik hissi değil, belki Enbiya- beni İsrailiyenin  mezaristanı  (israiloğulları Nebilerinin kabirleri) olan Filistin o eski Nebilerin kendi milliyetlerinden bulunması cihetiyle bir cihette bir ehemmiyetli hissi milli  olmasından çabuk tokat yemiyorlar. Yoksa koca Arabistan'da az bir zümre hiç dayanamayacaktı, çabuk meskenete (ezilmeye-mağlup olmaya) girecekti"

 (Şualar- 507)

 Yani Said Nursi kısaca diyor ki: "Filistin'de Yahudilerin zillet ve meskenete düşmemelerinin  sebebi Nebilerinin ruhlarından yardım görmeleridir.

 Ölmüş olan Nebilerinin yüzü suyu hürmetine, hatırına koca Arabistan'da da dayanıyorlar.

Nebilerinin hatırı ve şefaati olmazsa dayanamazlardı.

 Said Nursi neredeyse eserini   Kur'an'a eşit ve ortak olarak  görüyor.

 Şöyle diyor. 

"Evet, bu dehşetli kâinatın fırtınaları ve zeval ve tahribatları içinde ve boşluk nihayetsiz fezada her şey ile alâkadar olan insan için hakiki teselliyi ve istinat (dayanma) ve istimdat (yardım isteme) noktalarını yalnız Kur'an veriyor.

 En ziyade o teselliye muhtaç bu zamanda, bu asırda en ziyade kuvvetli bir surette o teselliyi ispat eden, gösteren Risâle-i Nurdur" (Kastamonu Lahikası- 215 216)

 Halbuki yüzlerce âyette din ve hüküm, güzel ahlak ve öğüt olarak Kuran'dan başka bir kaynağın  olmadığını görüyoruz.

Dinde Nebi (a.s) ın  bile söz söyleme hakkı ve yetkisi bulunmamaktadır. 

(Yunus-15; İsra-73,74,75; Hakka-44,45)

Said Nursi diyor ki:

"Tevrat'ın bir âyeti dahi:  "Muhammed, Allah'ın Resulüdür, Mekke onun doğum yeri, Medine hicret yeri,  Şam onun mülküdür. Ümmeti ise hamd edici kimselerdir" (Mektubat- 167) Tevratın hiçbir yerinde böyle bir âyet  yoktur. 

Bu rivayet bir Emevi uydurmasıdır. 

Şam Muaviye'nin valilik yaptığı yer olduğu için, Emevi beslemesi olan muhaddisler, Şam'ın mübarek ve kutsal bir şehir olduğu ile ilgili bir çok hadis uydurmuşlardır. 

Said Nursi diyor ki:

"Ben bin üç yüz elli seneden beri her asırda üç yüz elli milyon mensupları bulunan ve kâinatın medar-ı iftiharı olan Hz. Muhammed (Aleyhisselam)ın kurduğu muazzam ve nurani ve bütün insanlık için ebedi saadet ve selameti müjdeleyen kutsi..."

 Halbuki islam dini vahiy'le tüm  elçilere indirilen dinin adıdır.

 Yani bu dinin kurucusu Muhammed (Aleyhisselam) değil, Allah'tır.

 Bu dinin önderi de İbrahim (Aleyhisselam) dır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder