ÖLÜM ANINDA MELEKLER AZAP EDER Mİ?
Kur'an'ı Mübin'in bağlam ve bütünlüğünü bilmeyen veya uydurma dinin rivayet ve ictihadlarına mahkum olan birinin çok zor anlayacağı iki âyet'i kerime vardır.
Aslında Kur'an'a göre kabir sorgusu ve azabı olmadığı gibi kabir hayatı diye bir şey de yoktur.
Buna bağlı olarak vefata yakın olan bir kişinin, herhangi bir hastalığı sebebiyle maddi olarak duyduğu acı ve ızdırap dışında yüce Allah tarafından veya melekler vasıtasıyla azap edilmesi olacak bir şey değildir.
Çünkü Kur'an'ın onlarca âyetine göre sadece dünya hayatında sağlıklıyken cezalandırma ve kıyametten sonra cehennem azabı vardır.
Ancak şu da bir gerçektir.
Kadim müşriklerin dünya hayatında cezalandırılmaları ile Kur'an indirildikten sonra cezalalandırma yöntemleri bir değişikliğe uğramıştır.
Kadim toplumlar küfür ve şirk'lerinden dolayı olağanüstü ve toplu bir şekilde cezalandırılırken,
"Nitekim, onlardan her birini günahı sebebiyle cezalandırdık.
Kiminin üzerine taşlar savuran rüzgarlar gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk.
Allah onlara zulmetmiyor, asıl onlar kendilerine zulmediyorlardı"
(Ankebut-40)
Allah Resulü'nden sonra ise zalimler ahlaki ve bireysel olarak cezalandırılıyor.
"Kendisine ortak koşmaksızın Allah'ın hanefileri(onun birliğini tanıyan müslümanlar olunuz) Kim Allah'a ortak koşarsa sanki o, gökten düşüp parçalanmış da kendisini akbabalar kapışmış, yahut rüzgar onu uzak bir yere sürüklemiş nesne gibidir"
(Hac- 31)
Yani Kur'an indirildikten sonra cezalalandırma anarşi, kaos, savaşlar, ekonomik buhran, terör, düşman istilası şeklinde gerçekleşiyor.
Dolayısıyla dünya hayatındaki cezalandırma ve kıyamet saatinden sonra sadece ve sadece cehennem azabı vardır.
"Onlara(müşrik ve kafirlere) dünya hayatında azap vardır. Ahiret azabı ise daha şiddetlidir"
Râd- 34)
"Bundan dolayı biz de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o uğursuz günlerde soğuk bir rüzgar gönderdik.
Ahiret azabı elbette daha çok alçaltıcıdır. Onlara yardım da edilmez"
(Fussilet- 16)
Cimriliklerinden dolayı bahçe sahiplerinin nasıl cezalandırıldıkları anlatıldıktan sonra şöyle buyrulmuştur.
"İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi"
(Kalem- 33)
Kur'an'a göre sadece dünya hayatında sağlıklı, irâde ve aklı yerinde iken ve isyankar olma anında ile kıyamet saatinden sonraki cehennem azabından başka azabın olmadığı ile ile ilgili yüzlerce âyet vardır.
Fakat Şia ve Ehli Sünnet âlimlerinin Kur'an'ın manasında yaptıkları tahribat nedeniyle bağlam ve bütünlüğü dağıtılmış iki âyeti anlamı zor olmuştur.
1. Âyet
"Melekler onları vefat ettirirken, onların yüzlerine ve sırtlarına vurduklarında nasıl olacak"
( Muhammed-27)
2. Âyet
"Bir görsen, melekler o inkarcıları vefat ettirirken onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak "tadın yakıcı azabı" derler"
( Enfal- 50)
Uydurma din âlimlerinin söylediği gibi melekler insanları vefat ettirirken azap ederler mi?
Yukarıda söylediğimiz gibi Kur'an'ın yüzlerce âyetine göre dünya hayatındaki cezalandırma ve âhirette olan cehennem azabından başka hiçbir azap söz konusu değildir.
Yüce Allah hesaptan önce yani sorguya çekmeden, muhakeme etmeden, savunma almadan, hiçbir zaman azap etmez.
Karakolda azap ve işkence olmaz.
Ölüm anında aciz olan bir insana Allah azap etmez.
Peki bu iki ayeti nasıl anlamak gerekir?
Söz konusu âyetleri iki bölüme ayırmak gerekir.
Birinci bölüm, "meleklerin, kafirlerin canlarını almaları"
İkinci bölüm, "kafirlerin cehennemdeki azaplarıdır"
Yani Âyetlerin Kur'an'daki sisteme göre manaları şöyledir.
Âyetleri metinleri ile yani Arapçası ile birlikte görelim.
"Velev terâ iz yeteveffellezine keferul meléiketü" "melekler onları vefat ettirirken onları bir görsen"
Âyetin bu cümlesi meleklerin kafirlerin canlarını aldıkları anı haber veriyor.
"Yedribune vucuhehum ve edbérâhum ve zuku azâbel harik"
"yakıcı azabı tadın diyerek yüzlerine ve sırtlarına vuracaklardır"
(Enfal-50)
Buda cehennem azabıdır.
Yani ölüm ile cehennem azabı arasında o kadar kısa bir mesafe var ki,
kişi öldükten hemen sonra, binlerce sene kabirde kalsa bile kendisine bir saat gibi gelecektir.
Bu ister kafir olsun ister mümin olsun hiç farketmez.
İşte şu âyet aynı hakikatı gösteriyor.
"Onlar, meleklerin, "Size selam olsun.
Yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir"
(Nahl-32)
Kişinin vefatından hemen sonra ya cennet nimetleri veya cehennem ateşi vardır.
Ashab-ı Kehf buna en güzel delildir.
Üç yüz sene mağara uykusu bir günden az gibi geçmiştir.
Adem(a.s) zamanında ölen ile kıyamet saatinde ölen arasında hiçbir fark yoktur.
Her ikisi de kabirde aynı zamana mahkum olurlar.
Yasin- 51, 52, 53; Nahl- 26-27; Müminün-- 14, 15, 16. Âyetleri dünya hayatından direkt olarak mahşere çıkılacağını gösteren en güzel örneklerdir.
Yani dünya hayatı ile kıyamet arasında bir mesafe ve zaman kaybı söz konusu değildir.
Zaman göz açıp kapayıncaya kadar geçecektir.
Yat ve kalk, işte o kadar.
Ancak şu da Kur'an'ın bir gerçeğidir.
insanlar vefatları anında nereye gideceklerini görürler.
( Yunus-- 90, 91; Müminün-- 99, 100; Mümin-- 84, 85; Nisa-- 159 )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder