4 Ekim 2020 Pazar

 VAHİY YERİNE ŞEYTANLARA TÂBİ OLDULAR 

Yüce Allah Kur'an'da şöyle buyuruyor. 

"Süleyman'ın hükümranlığı hakkında onlar (Yahudi ilim adamları) şeytanların uydurup söylediklerine tâbi oldular. Halbuki Süleyman (vahiy'den sapıp) kafir olmadı. Lâkin insanlara sihir öğreten şeytanlar (hadis uydurup) kafir oldular..."

(Bakara- 102)

Yukarıdaki âyette bulunan "sihir" insanları Allah'ın hidayet yolundan engelleyen din adamlarının uydurduğu hadisler ve mezhep  âlimlerinin ictihadlarıdır. 

Yoksa şeytanların insanlara sihir öğretmeleri mümkün değildir. 

Kur'an'ın hadis ve ictihadlara  sihir demesinin sebebi insanların beyin ve zihinlerini Kur'an'dan uzaklaştırıp ahmaklaştırdığı içindir. 

Dolayısıyla muhaddis ve müctehidler hem kendileri sapmış hemde insanların sapmalarına sebep olmuşlardır. 

Dolayısıyla Muhammed (a.s) ın Kur'an'ın yanında başka bir kaynağı din olarak ortaya koyması olacak bir şey değildir. 

Arkadaşlar! Bunun neticesinde şu gerçekler ortaya çıkıyor. 

 Mezhep âlimlerinin Kur'an cahili olduklarını bilmeyenlere hakkı kabul ettirmenin yolu yoktur. 

 Hikmet kavramının hangi anlama geldiğini bilmeyen, mezhep imamını ilâh ve Rab gibi algılayan dinci  cahillere bir şey anlatmak mümkün değildir. 

Çünkü Kur'an'nın hükmü şöyle tecelli etmiştir. 

"Sen ne kadar üstüne düşsen de insanların çoğu iman edecek değillerdir"

( Yusuf-103)

"İnsanların çoğunun Allah'a imanları şirkle  beraberdir"

(Yusuf-106)

 Bırakın kabir azabını, kabir hayatının olmadığına dair bin(1000)

 âyet bulunmasına rağmen,

kabir azabını kabul etmeyenleri tekfir eden cahillerle konuşmanın bir yararı olmaz.

 "Salatın Nebi'ye ve destek olma ve yardım etme anlamına geldiğini"(Ahzab- 56) bilmeyen mezhep imamları'nın tabiilerine vahiy hidayetini kabul ettirmenin mantığı yoktur.

 İlim adamları, mezhep imamları ve muhaddisleri tarafından Allah yolundan engellenen saf ümmi  halkın bu yazdıklarımla bir alakaları bulunmamaktadır.

 Alimleri tarafından aldatılan  ümmileri hedefe koymam söz konusu değildir.    

Benim hedefim insanları Allah'ın hidayet yolundan engelleyen uydurma dinin sözde ilim adamlarıdır. 

 Kur'an'ın en basit meselelerini anlamamış cahilleri müctehid âlim olarak gören mürekkep yalamışlara Allah'ın mesajını anlatmanın bir çaresi bulunmamaktadır. 

 Özellikle Nebi ile Resul'ün arasında bulunan farkları bilmeyen biri ile mücadele etmenin hiç bir faydası yoktur.

Vahiy'den başka her şeyi reddeden yani Allah'ın kitabına kayıtsız şartsız dinde tek kaynak olarak kabul  etmeyenlere hakkı ulaştırmak  imkansız bir olaydır. 

 "Allah'ın ayetlerine inanmayanlar yok mu, kuşkusuz Allah onları doğru yola iletmez ve onlar için elem verici bir azap vardır. 

Allah'ın âyetlerine inanmayanlar, ancak yalan uydurur. İşte onlar yalancıların ta kendileridir"

( Nahl, 104- 105)

 Kur'an'a karşı kör, sağır ve duygusuz gönlü ölülere vahyin hayat bahşeden sesini duyurmanın bir çaresi yoktur.

 "Andolsun, biz cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar, gözleri vardır, onlarla görmezler,

 kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafil olanlar bunlardır" 

(Araf- 179)

"Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten söz dinleyeceğini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun?  Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar"

( Furkan- 44) 

 Mezhepleri din edinen müşrikler Kur'an'ı  asla kabul etmezler. 

 "Onların akılları ve  vicdanları Allah'ın kitabına karşı kapalıdır"

 (Kehf- 57

 (Ey Nebi ! ) Hakkında azap hükmü gerçekleşmiş kimseyi ve ateşte olanı sen mi kurtaracaksın"

( Zümer-19)

 Mezhebi hakkında bilgisi olan, ilim! sahipleri, yani  uydurulmuş din ile alakalı bir şuur ve inanca sahip bulunan müşriklerle uğraşmanın hiçbir anlamı yoktur.

 Çünkü onların kalp ve  akılları çürümüş yaşayan birer ölü haline gelmişlerdir.

 "Körle gören, karanlıkla  aydınlık,  gölgeyle sıcak bir olmaz. 

Dirilerle ölüler de bir olmaz. Şüphesiz Allah dileyene işittir. Sen kabirdekilere işittiremezsin. Sen sadece bir uyarıcısın"

( Fatır, 19-20-21-22-23)  

O halde biz kime tebliğ görevini yapacağız? 

Kur'an'ı kime anlatacağız? 

"Sen, ancak Kur'an'a uyan ve görmeden Rahman'dan korkan kimseyi uyaralabilirsin. İşte böylesini, bir mağfiret ve güzel bir mükafat ile müjdele"

 (Yasin-11)

 "Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar"

 (Furkan-73)

"Bizim ayetlerimize ancak  o kimseler inanırlar ki, bunlarla kendilerine öğüt verildiğinde, büyüklük taslamadan secdeye kapanırlar ve Rablerini  hamd ile tesbih ederler"

(Secde-15)  

Peki bu uydurma dinin fanatik  müntesipleri ile karşı karşıya  kaldığımızda onlara ne anlatacağız. 

Kur'an'ın Allah tarafından "tefsir"(Furkan-33) "tafsil"(Hud-1) "tebyin"(Nahl-89)"tasrif" (Tâhâ-113)  edildiği, 

Yani tüm yönleriyle açıklanıp detaylandırılmış  olduğu ve Allah tarafından  çok kolay bir kitap haline getirildiği"

(Kamer--17,22,32,40)

 "Kur'an'ın Allah tarafından indirildiğini ve dinin Allah tarafından tamamlandığını"

 (Maide-3, En'am-114,115)

  "Kur'an'ın din ve hüküm olarak yeterli olduğunu ve hiçbir kaynağa ihtiyaç bırakmadığını" 

(Ankebut- 50, 51)

 "Allah'ın huzurunda sadece Kur'an'dan sorumlu olduğumuzu"

(Zuhruf- 43, 44)

"Nebi (as) ın sadece Kur'an'a uyduğunu" (Ahkaf,9- En'am, 106)

"Allah tarafından  indirilmeyen bir şeye iman  etme yükümlülüğünün bulunmadığını"

(Şura,15)

"Allah elçisine sadece indirilen vahye tâbi olması gerektiğinin emredildiğini"

(Yunus,109)  

"Allah elçilerinin  sadece indirilen vahyi  tebliğ ettiklerini"

(Nahl,35, Ra'd,40) 

 "Allah Resulü Muhammed  (Aleyhisselam) Mekke ve Medine'de vefat edinceye  sadece Kur'an ile uyarı vazifesini yaptığını"

(En'am,51, Kaf, 45,  Enbiya, 45) 

"Atalardan gelen dinde bir hayır ve fazilet olmadığını"

(Bakara-170,171- Zuhruf -23,24- Lokman-21-Mâide-104) 

 "Allah elçisinin değerini vahiy'den aldığını ve Resul (as)ı 

yalnız vahyin temsil ettiğini, vayhin dışında hidayet bulunmadığını, vahyin haricinde başka kaynaklar edinmenin şirk olduğunu"

(Kasas,87,88)  

"Tek hidayet kaynağının vahiy olduğunu"

(Yunus,35- Bakara, 121)

"Ahirette sadece şirkin bağışlanmayacağını"

(Nisa,48,116)

 Dolayısıyla rivayetlerin ve mezheplerin şirk olduğunu  ve "şirkin en büyük bir zulüm olduğunu"

(Lokman,13)

 "Vahyin koruma altında olduğunu ve her türlü çelişkiden uzak bulunduğunu"

(Hicr,9, Nisa, 82) 

 Allah elçisi Muhammed(Aleyhisselam)ın sadece Allah'ın yoluna yani Kur'an'a  davet ettiğini" ( Nahl, 125  Yusuf, 108)

"Mezhepçiliğin dağılma, tefrika, parçalanma, ve düşmanlığı  beraberinde getirdiğini"

(En'am,159  Rum, 30,31,32)

 "Dinin yalnız Allah'a özel kılınması gerektiğini"

(Zümer,3,11)

 Pek tabii ki "mühaddislerini ve  müctehitlerini birer ilâh ve Rab  olarak olarak gören" 

(Tevbe,31)

 uydurma dinciler bütün bu ayetlere iman etmeyeceklerinden  dolayı onlara şunları söyleyeceğiz.

 "Size ve  Allah'ın berisinde taptığınız şeyler cehennem odunusunuz siz oraya  mutlaka gireceksiniz"

( Enbiya, 98)

"Size de, Allah'ı bırakıp tapmakta olduğunuz şeylere de yuh  olsun! aklınızı kullanmaz mısınız"

( Enbiya,  67)

 Kur'an müminlere şifa ve rahmet, zalimlere husran olduğu için (İsra, 82)

 imana gelmeyecekler.

 O zaman diyeceğiz ki "Allah bize yeter. O'ndan  başka ilah yoktur. Biz sadece ona güvenip dayanırız. O yüce arşın sahibidir"

(Tevbe,129)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder