11 Ekim 2020 Pazar

 DÂVET 

İmanın Allah indinde geçerli olmasının şartı dinin O'na özel kılınmasıdır. 

 Yani bir insan hem Hristiyan, hem Müslüman, hem Yahudi hem Müslüman, hem Şii hem Müslüman, hem Sünni hem Müslüman, hem nurcu hem Müslüman, hem tarikatçı hem Müslüman, hem Süleymancı hem Müslüman olamaz. 

Bir insan ya Müslüman veya gayri müslim olur. 

Çünkü bu dinlerin kaynakları birbirinden çok farklıdır ve Kur'an'la yakından- uzaktan hiç bir ilişkileri yoktur. 

Din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka kaynak kabul edenler Allah'a iman etmiş olmazlar. 

Sadece Allah'a teslim olmak için, iman, güzel ahlak, hidayet ve rahmet olarak yalnız indirilen vahye tâbi olmak şarttır. 

Allah'ın kim olduğunu ve kendisine nasıl iman edileceğini, Resüllerin ahlak ve mücadelelerini, İslam dininin özelliklerini son indirilen vahiy haricinde hiç bir kaynak  ortaya koyamaz.

Çünkü islam dini, yani tevhid nimeti  Kur'an ile tamamlanıp mukemmelliğe ulaştı.

 (Mâide-3)

Dolayısıyla tam manasıyla doğru ve sahih olarak Allah'a iman etmek ve hanif İslam'a ulaşmak için yegane  hidayet ve rahmet kaynağına ulaşmaktan başka bir yol bulunmamaktadır. 

 Kur'an, ehli kitab-ı yani Yahudi ve Hristiyan din adamlarını bir şeye dâvet eder, aslında bu dâvet dolaylı yoldan Şia ve Ehli Sünnet dininin âlimlerine de bir çağrı oluyor. 

Kur'an'ın ehl-i kitab'a (Yahudi, Hristiyan, Şii, Ehl-i Sünnet din adamlarına) en önemli dâveti şudur. 

 (Ey Resül!) De ki: Ey Ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz: Allah'tan başkasına kulluk yapmayalım; O'na hiçbir şeyi şirk  koşmayalım ve Allah'ı  bırakıp da  (onun yanında, ötesinde, berisinde) kimimiz kimimizi rabler edinmesin.  

Eğer onlar yine  yüz çevirirlerse, işte o zaman şahit olun ki biz sadece Allah'a teslim olanlarız! deyiniz"

(Âli İmran-64)

Yukarıdaki davetle birlikte Şia ve Ehl-i Sünnet dininin âlimlerine diyoruz ki:  

"Hep birlikte Allah'ın himayesine  (Kur'an'a) sığının; parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini (Kur'an'ı) hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de, gönüllerinizi O  birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi  o kurtarmıştı.İşte Allah size ayetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız"

"Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir ümmet bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir"

"Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır"

(Âli İmran-103, 104,105 )

Şia ve Ehli Sünnet dininin âlimlerine sorumuz şudur : 

Dünya hayatında sizi huzur ve refaha ulaştırmayan bir din, âhirette niye cennete götürsün? 

Yani dünya hayatında cehennemin mutfağına sizi mahkum eden bir din, âhiret saadetinize vesile olabilir mi?  

Uydurma dininizde hayır ve fazilet olsaydı, dünyada sizi zillet ve perişanlığa mahkum etmezdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder