RİSÂLE'İ NUR KÜLLİYÂTINDA BULUNAN ŞİRK, HURAFE VE YALANLAR
(93. YAZI)
Nurcular, Risâle-i Nur Külliyatını inanç ve sözleriyle Kur'an'dan üstün tuttukları için zalim oldular.
Said Nursi aynen şöyle diyor.
"... Kimin haddidir ki, bu Nurlarda yanlışlık bulsun. Onun için bir harfine dokunmayı azim (büyük) bir günah işliyor telakki ediyorum..."
(Barla Lahikası-62)
Said Nursi'nin tek amacı, insanların eserine boyun eğmesi ve sadece eserine itaat etmeleridir.
Diyor ki:
"Ey göklerin ve yerlerin yaratıcısı!..." Kur'an'a ve imana hizmet için, insanların kalplerine Risâle-i Nur'a itaat ettir, boyu eğdir! Hz. Musa (Aleyhisselam)a denizi ve Hz. İbrahim (Aleyhisselam)a ateşi ve Hz. Davut (Aleyhisselam)a dağı- demiri ve Hz. Süleyman (Aleyhisselam) a cinsi ve insi ve Hz. Muhammed (Aleyhisselam) a Güneş'i ve Ay'ı boyun eğdirdiğin gibi, Risâle-i Nur'a kalpleri ve akılları boyun eğdir!..."
(Asa-yı Musa- 211)
Halbuki Kur'an'a baktığımızda Allah ve Resulün'den başka hiç kimseye itaat emredilmemiştir.
Yani İtaat kavramı Kur'an'da Nebi bağlamında kullanılmamıştır.
"Güneş ve Ay'ın Allah Resülüne boyun eğdirilmesi" olayı da, uydurma rivayetlerde ve Said Nursi'nin, "Mektubât-19 Mektup mücizât-ı Ahmediyye" kitabında geçen "Resülüllahın ikindi namazının kazaya kalmaması için güneşin yerinde durması, bir parmağının işaretiyle ayın ikiye yarılması mucizesi" gibi yalan rivayetlerdir.
İnsanın içinden Said Nursi'ye şöyle sorması geliyor.
"Sen kimsin ki, insanlar senin eserine boyun eğsin ve senin kitabına itaat etsinler?
Sarhoş olan Lut (a.s) ın kavmi gibi, ne dediğini bilmeyen Said Nursi diyor ki:
"Madem hakikat budur; ya diyeceksiniz ki: "Pek harika ve mağlup olmaz bir deha bu işi çeviriyor" veya diyeceksiniz: "Gayet inayetkerane bir hıfz-ı ilâhidir" (Allah'ın yardımı ve koruması altındadır)
"Elbette böyle bir deha ele mübareze (mücadele-tartışma-atışma) etmek hatadır, millete ve vatana büyük zarardır.
Ve böyle bir hıfz-ı ilâhi ve inayet-i rabbaniyye (Allah'ın koruması altında ve Allah'ın yardımına mazhar olmuş) bir esere karşı gelmek, Firavununâne (Firavun'un ahlakına benzer) bir temerrüttür" (kafa tutma-inatla direnme-karşı gelme)
(Emirdağ Lahikası-1 11)
Asıl acı olan şey, nurcuların Kur'an yerine koydukları ve Allah tarafından indirilmiş vahiy gibi iman ettikleri, içinde bir sürü şirk ve küfür sözler olan Risâle-i Nur külliyatını, Diyanet İşleri Başkanlığının bastırıp dağıtmasıdır.
Said Nursi ve şakirtlerine göre Risâle-i Nur, Allah Resulü'nün vâdettiği, Ali'nin müjdelemesi, Abdulkadir Geylani'nin yardımı ve Gazali'nin tavsiyesi ve İmam-ı Rabbani'nin gaybdan haber vermesidir"
Emirdağ Lahikası- 1,98 )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder