HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR?
(36. YAZI )
Kur'an'ın Mübin'e baktığımız zaman dürüstlük, din adına mücadele, emri bil maruf nehyi anil münker, Allah elçilerinin kıssaları, şirk ve ihlas, güzel ahlak gibi erdemlerin ağırlıkta olduğunu görürüz.
Oysa Emeviler ve Abbasiler döneminde sarık, cübbe, sakal, elle yemek yemenin fazileti, yemekten sonra elleri yalamak, resim yapmanın ve satranç oynamanın haram oluşu, Allah Resulünün cinsel hayatı, kadınların haklarını kısıtlayıcı kimi uygulamalar gibi kaynağı Kur'an'da yer almayan yüzlerce hatta binlerce konunun "sünnet" yapıldığını görüyoruz.
Bu uydurmaların en önemli sebeplerinden biri Arapların örf ve adetlerini dinselleştirerek :
Arap olmayan Müslümanları da araplaştırmaktı.
Eğer bu örf ve adetler dinsel- sünnet- kisvesine sokulup kitlelere sunulmuş olmasaydı, kimse Arapların bahsedilen örf ve adetlerini benimsemeyecekti.
Fakat kitlelere Arap adet ve gelenekleri başlığında değil de,"Resülullahın sünneti, sevap kazanmanın yolu, İslam'ın şartı,takvanın yolu, ihlas hazinesi" gibi başlıklarla sunulan bu örfler, Arap olmayan milletlerin araplaştırılmasını sağlamıştır.
Bugün Türkiye'de birçok cemaatin hatta milliyetçi geçinen çevrelerin bile bu örf ve adetleri, Araplardan daha şiddetle savunması, Arap kavmiyetçiliğinin bu taktiklerinde ne kadar başarılı olduğunu göstermektedir.
Abbasi döneminde kaleme alınan Buhari, Müslim gibi ehli sünnetin benimsediği hadis kitapları, yine aynı dönemde kurulan ve yayılan Hanefilik, Şafiilik, Öalikilik, Hanbelilik gibi mezhepler Arap kavmiyetçiliğini kitlelere "sünnet "ve" sevap "nitelendirmeleri ile yutturulmuştur.
HADİS ETİĞİ :
Max Veber "protestan etiği" kitabında, protestan mezhebinin insanların zihinlerini nasıl şekillendirdiğini ve bu şekillendirmenin nasıl kapitalizm sistemini meydana getirdiğini anlatır.
Bir fikrin, bir inancın, bir mezhebin zihinleri şekillendirmesinin, bu zihinsel dönüşümün ise sosyal ve ekonomik değişim sürecini tetiklemesini anlatmada bir dünya klasiği olan "Protestan etiği" kitabı İslam alemine ve özellikle Emevi hayranı Ehli Sünnet mezhebine güzel bir örnektir.
Eğer benzer bir yaklaşımla hadislerin, hadisçi mezheplerin oluşturduğu zihinsel yapının ne gibi katliamlara, zulümlere ve vahşetlere sebep olduğu incelenirse, İslam adına bilimsel ve kültürel alandaki geri kalmışlığın kökeninde bu zihinsel yapının olduğu sonucuna varılacağı inancındayız.
"Kim resim yaparsa, Allah ona kıyamet günü yaptığı resim sebebiyle, resimdekilere ruh üfleyinceye kadar azap eder. Hiçbir zaman resimdekilere ruh üfleyemez"( Buhari- Tabir 45, Nesai- Ziynet 114)
"Köpek ve resim bulunan eve melekler girmez"
(Tirmizi hadis no 2955) Mezheplerin, dolayısıyla Şia ve Ehli Sünnet âlimlerinin sanata, özellikle resim yapmaya olan düşmanlığın altında yine bu rivayetler yatmaktadır.
Adam televizyonda konuşurken bile resim yapmanın haram olduğunu söylüyor.
Resim yapmak ile alakalı Kur'an'da en ufak bir yasak olmamasına rağmen rivayetler ve mezhepler tarafından bu güzel sanat dalı en merhametsiz rivayetlerle yasaklanmıştır.
Sanata "din" adına yapılan zulmü iyice görmek için şu uydurma hadisleri de incelemek gerekmektedir.
"Resim yapanlara kıyamet günü muhakkak azap olunur. Bu kimselere "yaptığınız resimleri diriltin" denir.
(Süneni İbni Mace 2151)
"Şu resimleri yapanlar yok mu? işte kıyamet günü bunlara "haydi yaptığınız resimlere can verin" diye azap edilir"
( Buhari 12)
"Kıyamet günü en şiddetli azaba uğrayacak olan ressamlardır"
( İbni Hacer el-Heytemi İslam'da helal ve haramlar; Buhari Tasvir 89) Sonuncu hadise göre resim yapmak şirkten, ana babaya isyandan, adam öldürmekten, yolsuzluktan, devlet malını yemekten bile daha tehlikeli ve daha büyük bir günah olarak sayılmıştır.
Halbuki resim yapmak Allah'ın Ademoğluna verdiği en güzel yeteneklerden biridir.
Fakat vahşi ve ilkel kafa rivayetler yoluyla din haline gelmiştir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder