HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR ?
(41. YAZI )
Mezhepçi hurafeciler,
"Kur'an öyle yüce, öyle mübarek bir kitaptır ki, bizim gibi âciz ve günahkar insanlar, Kur'an'ı ne kadar uğraşsalar anlayamazlar" şeklinde izahlarla, ilk bakışta Kur'anı övüyormuş gibi görünseler de, aslında insanları Kur'an'dan uzaklaştırmışlardır.
Kur'an'ı insanlar anlayamayacaksa, Kur'an niye vahyedildi?
Niye Kur'an insanlara hitaplarla dolu?
Niye Kur'an belli başlı kişilere değil de, herkese hitap etmektedir? Ku'ran'ı anlaşılmaz kılmak için, "Kur'an'ı anlamak zordur, hatta imkansızdır" diyenler, dünyada ve ahirette rezil olacaklardır.
Halbuki Kur'an'ı Ebubekir ve Ömer kadar Ebu Cehil ve Ebu Leheb de anlıyor ve şunu diyorlardı.
"Bu Kur'an'ı Sakın dinlemeyin, okunurken gürültü yapın. Umulur ki galip gelirsiniz"
( Fussilet- 26)
Kafirler, müminlere galip gelmenin en önemli dayanağının Kur'an medeniyetinin yayılmasını engellemek olduğunu çok iyi biliyorlardı.
Geçmişte müşriklerin, günümüzde cahil mezhepçilerin hesapları aşağı yukarı aynı merkezde gelip birleşmektedir.
Kur'an anlaşılmaz olunca kitleler, mezhepçilerin imamlarına, şeyhlerine, gavs ve kutuplarına, uydurma evliya ve ilahlara mahkum kalacaklardır.
Kur'an, anlaşılmaz ve zor olarak kabul ettirilince, ilkel Emevi uydurmaları ve Abbasi eklemeleri dinin bir bölümü olup olmadığı sorgulanmayacaktır.
Çünkü tüm bu hurafe ve yalan eklemeler ancak Kur'an'ın temizliğiyle layık oldukları yerleri boylayabilirler.
Kur'an'ın anlaşılmaz ve zor olduğunun ilanıyla, Kur'an'ın hakemliği elinden alınıp mezheplere verilince, Emevi- Abbasi artı Osmanlı patentli çelişkiler, yalanlar, hurafeler, zorluklar, baskılar halk üzerinde devam edecektir.
Halbuki Kur'an'ın çok kolay olduğu ve rahat anlaşılabileceği ile alakalı birçok ayet vardır.
"Andolsun ki biz Kur'an'ı öğüt almanız için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mu?
( Kamer- 17-22 -32 -40)
"Ey Nebi! Biz Kur'an'ı, onunla Allah'tan sakınanları müjdeleyesin ve şiddetle karşı çıkanları uyarısın diye senin dilinle indirilip okuyarak kolaylaştırdık"
( Taha- 97)
"Biz Kur'an'ı öğüt alsınlar diye senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladığık"
( Duhan -58)
Kur'an, cahil bedevilere de, alimlere de hitap etmektedir.
Daha önceki yazılarımızda ele aldığımız gibi Kur'an, insanların öğüt almaları için kolaylaştırılmış Allah kelamıdır.
Belki de dünyanın en kolay bir kitabıdır.
İnsanlar anlamadıkları kitaptan nasıl öğüt alacaklardır. Anlaşılmayan bir kitap nasıl rehber olur?
Ancak bir tecrübe olarak şunu söyleyebilirim.
Kur'an'ı, aklını kullanan saf, iyi niyet sahipleri, akılsız ve tefekkürsüz ilim adamlarından daha iyi anlayabilirler.
Kuran'ı anlamak için ön yargı olmayacak, akıl kullanılacak ve Kur'an tek kaynak olarak kabul edilecektir.
Çünkü Kur'an kendini zorla insanlara kabul ettirmez.
Kur'an'ın anlaşılmaz olduğunu iddia etmek yüzlerce ayeti inkar anlamına gelecektir.
Kendi bağlam ve bütünlüğü içinde, ona yoğunlaşan ümmi bir Müslüman, bir müfessirden yüz kat daha iyi Kur'an'ı anlayabilir.
Elmalılı Hamdi Yazır'ın aksine Kur'an okumak ve ona dokunmak için abdeste gerek yok diyen bir çok arkadaşa rastlamışımdır.
Çünkü Elmalı bu konuyu kendi bağlam ve bütünlüğü içinde anlamış olsaydı Kur'an'a dokunmakla alakalı âyetlerin tümünün Mekki olduğu ve Mekke müşriklerinin iftiralarına bir cevap oldukları, şeytanların ona yaklaşamayacakları, Kur'an'da herhangi bir tasarrufa sahip olmadıkları yani konuyla alakalı âyetlerin iman edenlerle ilgili değil, Müşriklere cevap olduklarını anlayacaktı.
Yani Ey Mekke müşrikleri! Bu Kur'an'ı Muhammed'e şeytanlar indirmedi, onu melekler indirdi, şeytanlar ona dokunamaz, ona yaklaşamaz, Kur'an onlara karşı koruma altındadır.
Kur'an'a iftira ederek Yalan söylemeyin, demek istenmiştir. Aşağıdaki sürelerde numaraları verilen âyetlerin hepsi bu gerçeği anlatmaktadır
( Vakıa- 77, 78 ,79 ;Tekvir- 25; Şuara- 210, 211, 212 ;Abese- 11, 12, 13, 14 15)
Emevi, Abbasi, Osmanlı Ehli sünnet anonim uydurma ilahların ve evliyanın şirk dininin en fanatik taraftarları Osman ünlü ve Prof Ramazan Ayvalı'nın Şeyhleri "Saadeti Ebediye" yazarı Hüseyin Hilmi Işık, söz konusu kitabında Kur'an'ı Mübin'i anlamaya çalışanlara şu uyarıyı yapıyor " Seyyid Abdulhakim Efendi( k.s)buyurdular ki:
İbadet emirleri yapmak demektir. Kur'an'ı Kerim'i, hutbeyi okumak ibadettir.
Bunların manasını anlamak emir olunmadı.
Bunları anlamak ibadet değildir. Kur'an'ı Kerimi anlamak için 72 yardımcı ilmi ve sekiz temel ilmi öğrenmek lazımdır.
Ancak bundan sonra Kur'an'ı Kerimi anlamaya istidat hasıl olup,Cenabı Hak nasip ederse anlayabilir. Herkes Kur'an'ı anlamalıdır demek, dine müdahale etmek olur. Kur'an'ı anlamak için istidadı çok olan on sene, orta olan elli sene çalışmak lazımdır.
Bizim gibi istidadı az olanlar ise yüz sene de çalışsak anlayamayız. Şeriatte ilim diye faideli bilgilere denir.
Faideli bilgiler saadeti ebediye'yi elde etmeye, yani Allah'ın rızasını kazanmaya vesile olan ilmihal ilmidir.
Bu ilmihal kitaplarına İslam bilgileri denir "Gerçekten de Emevi, Abbasi, Osmanlı, Diyanet, nurcular, Süleymancılar yani bütün cemaat ve tarikatlar, Suud âlimleri ve Saadeti Ebediyeciler aynı kafa yapısına sahiptir.
Bunların anlayışında din tamamen ilmihal kitaplarından ibarettir.
Bu yüzden medreselerinde sadece Arapça ve ve fıkıh kitapları okutulur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder