RİSALE'İ NUR'DA BULUNAN ŞİRK, HURAFE VE YALANLAR
(85. YAZI )
Said Nursi diyor ki :
"Risâle'i Nurlar, ne doğunun kültüründen ve ilimlerinden ne de batının felsefe ve bilimlerinden alınmış ve iktibas edilmiş bir nurdur.
O, gökten inmiş, Kur'an'ın doğunun da batının da üstünde olan arştaki yerinden alınmıştır"
(Şualar- Birinci Şua C. 1, sayfa 833) Said Nursi, daha ileri giderek şunları söyler.
"Risâle'i Nur denilen otuz üç adet söz, otuz üç adet mektup, otuz bir adet Lem'alar, bu zamanda, Kur'an'daki âyetlerin ayetleridir.
Yani onun gerçeklerinin gerçekleridir"
( Şualar- Birinci Şua Yirmiikinci Âyet ve Âyetler, C.1 Sayfa 841)
Said Nursi, Risâle'i Nur'un kutsal sayılması için akla gelen her şeyi söylemiştir.
Diyor ki : "Sözler" Şüphesiz Kur'an'ın nurlu parıltılarıdır.
Açıklanmaya muhtaç yerleri eksik olmamakla birlikte tümüyle kusursuz ve eksiksizdir.
Risâle'i Nur bu asırda, bu tarihte bir "urvet-ül vuska" dır.
Yani çok sağlam, kopmaz bir zincir ve bir "Hablullah" yani Allah'ın ipidir. Ona elini atan, yapışan kurtulur" Unutulmamalıdır ki, "urvet-ül vuska" (kopmaz bağ) ve "hablullah" (Allah'ın gücü, Allah'ın himayesi) kavramları Kur'an'a ait kavramlardır.
Bir insan içinde binlerce şirk, yalan, iftira ve hurafe bulunan bir esere nasıl olur da, yüce Allah'ın kendi kitabına vermiş olduğu bir ismi layık görür.
REENKARNASYON
"Hakikatı Muhammedi'ye, Muhammed (a.s) ın tarihi şahsiyeti değildir.
Buna inananlara göre hakikat, her devirde değişen isim ve suretlerde Muhammed (a.s) Elçi veya veli olarak ortaya çıkar."
(Hasan Kamil Yavuz, insanı kamil, Altınoluk Mecmuası, Temmuz, 1996- sayı 125. sayfa 31)
Said Nursi kendisinin de öyle olduğuna İnanır.
Onun sözleri şöyledir.
"Ben bu anda, seksen Said'in özü olarak ortaya çıkmışım.
Onlar zincirleme şahsi kıyametler ve zincirleme tenasuh, yani ruh göçü ile çalkalanıp, beni şu zamana fırlatmışlardır.
Şu Said, yetmiş dokuz ölü ve bir konuşan canlının özetidir.
Eğer zamanın suyu donup dursa ve farklı bedenlerde ortaya çıkan Saidler birbirlerini görseler, ciddi farklılıklardan dolayı birbirlerini tanımayacaklardır.
Ben o bedenlerin üstünde yuvarlandım, iyilikler ve lezzetler dağıldı gitti.
Sıkıntı ve üzüntüler birikti kaldı.
O konak yerlerinin her birinde ben bendim, ölümümden sonra gelecek konaklarda da yine ben ben olacağım.
Bu konak yerinde yani vücuttaki hücreler nasıl yılda iki kere vücuttan ayrılıyorsa ben de o şekilde elbise değiştiririm, yırtılmış Said'i atar, yeni Said'i giyerim"
Said Nursi'nin, "Ben bu anda, seksen Said'in özü olarak ortaya çıkmışım" sözü önemlidir.
Çünkü tevrat'a göre Adem (a.s)dan Yakup (aleyhissela)mın ölümüne kadar 2413 sene geçmiştir.
Yusuf (a.s) 110 yaşında, Musa (as) da 120 yaşında vefat etmiştir.
Yakup'tan İsa (a.s) doğumuna kadar da toplam 160 sene geçmiş olsa yaklaşık 4 bin yıl eder.
Said Nursi 1960 ta vefat ettiğine göre, Tevrat'a göre, ilk insandan onun ölümüne kadar 5960 sene geçmiş olur.
Bunu seksene bölünce onun girdiğini iddia ettiği her beden ortalama ömrü 75 Yıl eder.
Bu sebeple sekseninci beden sözü düşünülerek ve hesap edilerek söylenmiş bir sözdür.
Said Nursi'nin sadeleştirilen yukarıdaki sözlerinin orijinali şöyledir.
"Ben bu anda, seksen Said'den telhis ile tezahür etmişim.
Onlar müselsel şahsi kıyametler ve müteselsil istinsahlar ile çalkalanıp şu zamana beni fırlatmışlar.
Şu Said yetmiş dokuz meyyit, (ölü ) bir hayyı natıkın fihristesidir.
Eğer zamanın suyu donup dursa mutemessil olan o Saidler birbirlerini görseler, şiddeti tehaluften (vücudun zaman içerisinde değişime uğramasından dolayı ) birbirlerini tanımayacaklardır.
Ben onların üstünde yuvarlandım, hasenat, lezzet dağıldı kaldı.
Seyyiat,(günahlar) âlâm (elemler ) toplandı, yüklendi.
Nasıl ki şimdi o merhalelerde daima ben benim.
Öyle de, mevtimle gelecek menzillerde de yine ben benim. lakin her senede şu menzilhanelerdeki zerrat, iki muhacereti umumi yaptığından, ene dahi libasını değiştirir, yırtılmış Said'i atar, yeni Said'i giyer"
(Said Nursi işarat cilt. 2, Sayfa 2340 Şualar birinci Şua)
Bu reenkarnasyon inancıdır.
Said Nursi en tepede olduğunu, kıyamete kadar da en tepede kalacağını söylüyor.
Yani gelmiş büyük Allah elçileri ile her devirde gelen mürşid, müceddid, mehdi ve beklenen İsa odur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder