5 Ekim 2020 Pazartesi

 RİSALE'İ NUR'DA BULUNAN UYDURMA, HURAFE VE YALANLAR

 (84. YAZI )

Said Nursi kendisini hiç ilgilendirmeyen bir çok ilim dalında    kalem oynatmıştır.

Risale'i Nur Külliyâti, Kur'an tarihi,

Kur'an ilimleri, tefsir, akaid, hadis ilimleri, mezhepler tarihi,

fıkıh usulü gibi ilim dallarına, vahiy, mucizeler,  ilham, velayet, icaz, gayb, tecdit,

 Nübüvvet gibi meselelere yanlış, yalan, uydurma, zayıf, bazen bidatçı  ve aşırı Şia fikirleri  ve yaklaşımları ile doludur. 

Bütün bunlara cevap olarak şu ayeti kerimeyi dikkatinize sunmak istiyorum

"Kendilerine okunmakta olan kitabı sana indirmemiz onlara yetmemiş mi?

 Elbette iman eden bir kavim için onda rahmet ve ibret vardır"

(Ankebut- 51)

Şunu rahatlıkla söylemek mümkündür. 

Risale'i Nur'da, Kur'an'a, bilimsel gerçeklere, akıl ve mantığa bu kadar aykırılıklar olduğu halde "nur" talebeleri hiç  düşünmeden ve sorgulamadan ilâhi vahiy gibi onlara  iman ediyorlar.  

Bu ahmakça  hurafe ve iftiraları  Kur'an'a götürmeden,kayıtsız şartsız kabul ediyorlar. 

Dolayısıyla  Said Nursi onların nazarında bir beşer değil, bir ilah ve sorgulanamaz bir rab konumuna girmiştir. 

 Nurculara göre "Risale'i Nur bu asırda, Kur'an'ın en yüksek ve en kutsal tefsiridir"

 "Bildirdiği gerçekler gökten inmedir.

 Kur'an'a aittir"

Said Nursi'ye göre "Risale'i Nur külliyatındaki bir cümleye, bir kelimeye, bir harfe ve hatta bir noktaya karşı gelmek büyük bir günahtır"

 (83.YAZI)

Cahile göre, "Kur'an okundukça o da okunacaktır"

 Şöyle diyor.

"Kur'an'ın gizli gerçekleri Risale'i Nur ile birlikte bize iniyor!

Allah resulü devrinde Kur'an'ın vahiy suretiyle inmesi gibi, her asırda, Kur'an'ın arştaki yerinden ve  manevi mucizesinden feyiz ve ilham yoluyla onun gizli gerçekleri ve gerçeklerinin kesin delilleri iniyor"

(Şualar- Birinci Şua, yirmi dördüncü âyet ve âyetler üçüncü nokta, C.1 Sayfa- 842)

 İfadeler sadeleştirilmiştir.

 Aslı şöyledir.

 "Kur'an'ın gizli hakikatleri Risale'i Nur'la birlikte bize iniyor"

(Ayet pasajını şöyle tefsir ediyor )

 "Tenzilül kitab" cümlesinin sarih  bir manası asrı saadette vahiy  suretiyle Kitab-ı Mübin'in nüzulü  olduğu gibi,

manevi işarisiyle  de,  her asırda o Kitabı Mübin'in  mertebe-i arşiyesinden  ve mucize-i maneviyesinden  feyiz ve ilham tarikiyle  gizli hakikatleri  ve hakikatlerinin burhanları iniyor, nüzul  ediyor"

Aslında söylediği şey doğrudur.

Ancak söylediği şeyi, tamamen içi hurafelerle dolu Risale'i Nur'a hasretmesi doğru değildir.

Yoksa gerçekten Kur'an'ın metni bir sefer Allah Resulü'ne vahyedildiği halde,  manası, bereketi, rahmeti, hikmeti, ilmi, aklı düşünen insanlar için kıyamete kadar inmeye devam edecektir. 

Kur'an enerji ve  canlılık dolu bir Kitab-ı İlahidir.

Onu belli bir zaman ve zemine sıkıştırmak doğru değildir.

Yalnız, ilim, hikmet, akıl ve tefekkür çizgisine bağlı olarak kendi sistemi yani  bağlam ve bütünlüğü içinde ona gidilmelidir. 

 Allah'ın ilminden inen Kur'an'ı, yalan ve  hurafelere alet etmeye  kimsenin hakkı yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder