PARALEL DİN
(20. YAZI)
Paralel şirk dininin kurucuları yani evliya ve ilahlar dininin alimleri, paralel dini meşrulaştırmak ve gerçek bir dinmiş gibi göstermek için baş vurdukları en etkili yol "atalarımızın dini, atalarımızın yolu" sözüyle dinlerinin doğru bir yol olduğuna kanıt olarak kullanmakta ve böylece milleti etkilemeye çalışmalarıdır.
Halbuki Kur'an'a baktığımızda
insanlık tarihinde ve içinde bulunduğumuz toplumun büyük çoğunluğunun dini ve din adına sergiledikleri uygulamalar, onun doğru din ve hidayete giden bir yol olduğunu asla göstermez.
"Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O işitendir bilendir"
( En'am- 115)
"Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tabi olmaz ve onlar sadece saçmalıyorlar"
(En'am- 116)
"Onların çoğu, Allah'a şirk koşmadan iman etmezler"
(Yusuf-106)
Dolayısıyla bugün yeryüzünde nerede olursa olsun sorgulamadan kabul edilecek bütün dinler paralel din sayılırlar.
Kur'an'ı Mübin yüzlerce ayette ataların dinini sorgular, reddeder ve batıl bir yol olduğunu ortaya koyar.
Kur'an'a göre Allah tarafından indirilmeyen bütün dinler paralel dindir.
"Onlara(müşriklere) Allah'ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar,
"Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" derler. Peki ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler?"
(Bakara- 170)
"(Hidayet çağrısına kulak vermeyen) kafirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer.
Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu yüzden düşünmezler"
(Bakara-171)
Allah'ın gönderdiği hiçbir elçi paralel dine karşı başarılı olamamıştır.
Yani İlahların ve evliyanın şirk dininin alimleri, mollaları, müftüleri, seydaları her zaman ve zeminde elçileri yalanlamış ve hakarete maruz bırakmışlardır.
"Senden önce de hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek mutlaka oranın varlıklıları: Babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız, derlerdi"
(Zuhruf- 23)
"(Elçileri) Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirmişsem (yine mi bana uymazsınız)? deyince, dediler ki:
Doğrusu biz sizinle gönderilen şeyi ( Tevhid'i) inkar ediyoruz"
"Biz de onlardan intikam aldık. Bak, yalanlayanların sonu nasıl oldu"
(Zuhruf- 24, 25)
Allah'tan indirilen din bir kenara bırakılıp, herhangi bir kişinin veya kurumun içtihatlarını,
inançlarını, fikirlerini ve uygulamalarını din olarak kabul ettiğimizde paralel dini yaşamaya başlamış oluruz.
Bu dinin adının Hıristiyanlık, Yahudilik, Sünnilik ve Şiilik yada bu kişilerin adlarının Ebu Hanife, Şafii, Maliki, Hanbeli,
Caferi, Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, Celaleddin-i Rumi, Muhyiddini Arabi, Bayezit-i Bestami, Said Nursi olması hiçbir şey değiştirmez.
Bundan dolayı Allah sürekli olarak Yahudi ve Hıristiyan din adamlarını reddediyor.
"İbrahim, ne Yahudi, ne de Hıristiyan idi, fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslüman idi, müşriklerden de değildi"
(Âli İmran- 67)
Kur'an'ı Mübin'e baktığımda Yahudilik, Hıristiyanlık, Şiilik ve Sünniliğin arasında bir farkın olmadığını görüyoruz.
Hatta Ehli Sünnet ve Şia'nın din adamları Yahudi ve Hıristiyan din adamlarından daha bozuk kaynaklara sahiptirler.
Hatta yalan ve iftira bakımından Yahudi ve Hıristiyanların kaynakları Ehli sünnet ve Şia'nın kaynaklarının yüzde biri bile değildir
Bir kez daha söylemede fayda vardır.
Allah tarafından elçilere indirilmeyen bütün dinler paralel din sayılır.
Dolayısıyla Yahudilik, Hıristiyanlık, Şiilik ve Sünnilik ( Diyanet, Nurculuk, Süleymancılık, bütün Tarikatlar, Kur'an'ı tek kaynak kabul etmeyen tüm cemaatler, bütün tasavvufi düşünceler) ilahların ve evliyanın şirk dinidir, paralel din kabul edilmesi gerekir.
Allah'a adamımız emredilen bir ömrü sakın şeytanın şirk yolunda israf etmiş olmayalım.
Allah'a armağan olması gereken bir hayat şeytanın dini uğrunda cehennemde son bulmasın.
Yüce Allah ahirette cehennem azabına arz edilecek olan müşrik kafirlere şöyle nida edecek "..Dünyadaki hayatınızda bütün güzelliklerinizi harcadınız, onların zevkini sürdünüz.
Bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı alçaltıcı bir azap ile cezalandırılacaksınız"
(Ahkaf-20)
Rahman ve Rahim olan Allah Kur'an'ı Mübin'de şöyle buyuruyor.
"De ki: Bana, dini Allah'a hâlis kılarak O'na kulluk etmem emrolundu.
Bana Müslümanların ilki olmam emrolundu.
De ki: Rabbime karşı gelirsem, doğrusu büyük günün azabından korkuyorum.
De ki: Ben dini sadece Allah'a özel kılarak yalnız ona kulluk ederim.
(Ey müşrikler! ): Siz de O'ndan başka dilediğinize kulluk edin! De ki:
Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini hüsrana sokanlardır.
Bilesiniz ki, bu apaçık bir hüsrandır"
(Zümer- 11, 12, 13, 14, 15)
Paralelci müşrikler, dünya hayatında Allah için çok ameller işlediğini zannederken ahirette sadece Allah'ın gazabını ve cehennem azabını görecektir.
Şu muhteşem örnek bizim için bir ibret olsun.
"İnkâr edenlere gelince, onların amelleri, ıssız çöllerde serap gibidir ki susayan onu su zanneder,
nihayet ona vardığında orada herhangi bir şey bulamamış, üstelik yanıbaşında da (şirk koştuğu) Allah'ı (onun azabını) bulmuştur.
Allah ise, onun hesabını tastamam görmüştür. Allah hesabı çok çabuk görür"
(Nur-39)
"Yahut (o müşriklerin inanç, duygu ve amelleri) engin bir denizdeki yoğun karanlıklar gibidir, (öyle bir deniz) ki, onu dalga üstüne dalga kaplıyor, üstünde de bulut....Birbiri üstüne karanlıklar ...."
İnsan, elini çıkarıp uzatsa, neredeyse onu dahi göremez.
Bir kimseye Allah aydınlık vermemişse, artık o kimsenin nurdan nasibi yoktur"
(Nur- 40)
Bu konuda diğer bir ayette Rahman ve Rahim olan Allah şöyle buyuruyor.
"Rablerinin (tevhid nimetini) inkar edenlerin durumu (şudur) :
Onların amelleri fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. Kazandıklarından hiç bir şeyi elde edemezler. İyiden iyiye sapıtma budur"
(İbrahim-18)
Başka bir ayet şöyledir.
"Onların yaptıkları her ameli ele alırız, onu saçılmış zerreler haline getiririz (değersiz kılarız) "(Furkan- 23)
Bu konuda en önemli ayet şudur.
"Kafir (müşrikler), benimle beraber kullarımı dostlar (Evliya) edineceklerini mi sandılar?
Biz cehennemi kafirlere bir konak olarak hazırladık. De ki:
Size,( yaptıkları) işler bakımından en çok ziyana uğrayanları bildirelim mi?
(Bunlar) iyi ameller yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında bütün emekleri boşa giden kimselerdir"(Kehf-102, 103, 104)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder