31 Ekim 2020 Cumartesi

 ŞİRK BATAKLIĞI KENDİLERİNE ATALARINDAN MİRAS KALDI:

(5.YAZI)

"İnsanlardan bazıları Allah'tan başkasını Allah'a denk ilahlar edinir de onları Allah'ı sever gibi severler.

İman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise onlarınkinden çok daha fazladır.

Keşke zalimler azabı gördükleri zaman anlayacakları gibi bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve

Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi.

 İşte o zaman (görecekler ki) kendilerine uyulup arkalarından gidilenler, uyanlardan hızla uzaklaşırlar ve o anda her iki taraf da azabı görmüş, nihayet aralarındaki bağlar kopup parçalanmıştır.

 (İlâhlara-evliyaya-muhaddis-müctehid-mezhebe) uyanlar şöyle derler: Ah, keşke bir daha  dünyaya geri dönmemiz mümkün olsaydı da, şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık!

Böylece Allah onlara, işlerini, pişmanlık ve üzüntü kaynağı olarak gösterir ve onlar artık ateşten çıkamazlar"

(Bakara- 165, 166, 167)

Menzil tarikatının Semerkand diye bir tv'leri mevcuttur.

İşte bu tv'de bir müşrik şu uydurma hikayeyi anlatıyor.

Kur'an cahili sofi bu saçma sapan hikayeyi  anlatırken,

Dursun Ali Erzincanlı da  hiç itiraz etmeden tebessüm ederek onu  dinlemektedir.

Hikaye şu:

"Ebu Hasan El Harakani'ye  bir kafile ziyarete gider.

 Oradan ayrılacakları sırada Ebu Hasan onlara şöyle der:

"Başınıza herhangi bir şey gelirse, beni vesile ederek Allah'tan yardım isteyin.

 Kafile oradan ayrıldıktan sonra hırsızlar, yol kesiciler, eşkiyalar kervanı soyuyor.

 Ve bu arada kervanda bulunan insanların tamamı "Allah, Allah" diyerek Allah'tan yardım istiyorlar.

 Ama o anda müritlerinden birisi Ebu Hasan El Harakani'nin  tavsiyesine uyarak "Ebu Hasan el-Haraka'nin yüzü suyu hürmetine bizi kurtar" diye dua ediyor.

 Sabah olduğunda bakıyorlar ki herkes soyulmuş,  herkesin malı, mülkü, eşyası alınmış, ama "Ebu Hasan El Harakani" diyenin malına  hiçbir şey olmamış.

Sabah olduğunda Hasan El Harakani'ye giderek diyorlar ki,  biz "Allah" dedik  soyulduk, bu "Ebu Hasan" dedi kurtuldu.

 Bunun sebebi nedir?

 Hasan el- Harakani şöyle cevap veriyor. "Evlatlarım!

Siz isyan ettiğiniz için, günah  işlediğiniz için Allah  sizin duanıza icabet etmez, ama siz beni aracı yapınca Allah'a dua ettim, benim duamı kabul etti"

Yukarıda bulunan hikaye en az Kur'an'ın iki yüz âyetine aykırıdır.

Fakat bu müşriklerin hiçbir zaman Allah, vahiy, tevhid, islam,  Kur'an, ilim, aklı kullanma, tefekkür ve sorgulama diye bir dertleri olmamıştır.

Yine menzil Gavs-ına ölümüne bağlı bağlı olan bir müşrik,  cemaate karşı yaptığı konuşmada aynen şunları söylemektedir.

 "Eğer biz bir insan olmuşsak bu gavs-ın (menzil şeyhi)  sayesindedir.

 Herkes bizi seviyor sayıyorsa bu gavs'ın sayesindedir.

Onun için canımızda  ruh olduğu müddetçe o aileye köle olacağız.

 Biz başımızı yere koyacağız, bütün gavs çocukları  başımıza basıp geçecekler.

 Gene de gavs'ın  hakkını eda etmemiz mümkün değildir.

 Biz ve sizde,  ömrümüz olduğu müddetçe gavs'ın  evlatlarına kölelik edeceğiz, yapmaya da mecburuz, üzerimize farzdır, vaciptir. 

Ölünceye kadar gavs'ın  evlatlarına boyun eğmeye, hizmet etmeye devam edeceğiz"

AYNI ŞAHSIN BAŞKA BİR KONUŞMASI

 "Bizim için gavs'ın köyü, sultan hazretleri'nin köyü her an için mukaddestir, toprağı mukaddestir,

köpeği mukaddestir.

 Hele de gavs'ın  çocukları  ben onların kölesiyim"

Yüce Allah Kur'an'ı Mübin'de şöyle buyuruyor.

"Ey iman edenler!  Müşrikler ancak bir pisliktir..."

(Tevbe- 28)

Yine menzil şeyhine nispet edilen ahmakça bir cümle daha vardır.

Güya şeyh demiş ki:

"Biz istersek ahırı meleklere temizletebiliriz"

Aslında ben bu Kur'an'sız cahillere diyecek fazla bir şey bulamıyorum.

Esas sorun onlara iman eden milyonlarca insanın sapıklığıdır.

Milyonlarca insan bir cahilin arkasından nasıl gidiyor?

Kendilerini ehli sünnet mezhebine nispet  edenlerin ülkelerini dolaşıp görün, inanç ve fikirde  birbirlerinden hiçbir farklarının olmadığını göreceksiniz.

Mesela: 

Dünya İslam âlimleri birliği başkanı Mısırlı meşhur âlim Yusuf El- Kardavi aynen şöyle diyor.

"Şüphesiz Kur'an'da öyle cümleler vardır ki, onları o halleriyle almış olsak, o konuda nasıl amel edeceğimizi bilemeyiz.

 İşte böylesi konuların hepsinde, kendisine başvurulacak kaynak ancak Nebi (s.a.v) den hadis ve sünnetlerin ifadesi olarak yapılan nakildir.

İcma da böyledir.

 Ancak az sayıdaki meseleler üzerinde icma olduğu için, zaruri olarak hadislere başvurulması gerekir.

 Eğer bir kimse, biz ancak Kur'an'da bulduğumuzu alırız, derse, ümmetin icma'ı (söz birliği)  ile kafir olur.

 Artık o kimsenin,  güneşin (ufuktan aşağı) kayması ile gecenin kararmasına kadar ki zaman arasında bir rekat ve bir rekat da  sabah vaktinde (olmak üzere yalnızca iki rekat) namaz kılması gerekirdi.

( İsra- 78)

 Çünkü bu bir rekat, namaz denilebilecek ibadetin en az miktarıdır ve onun fazlası için bir sınır yoktur.

 Dolayısıyla ibadetler için Kur'an yeter sözünü söyleyenin kanı ve malı helal olan bir kafirdir, müşriktir"

( Sünnet Araştırmalarına Giriş, Sünneti Anlamada Yöntem, Sünnet'in Teşrii Değeri,   Prof. Dr.  Yusuf El Kardavi Nida Yayınları sayfa 84 çeviri Prof. Dr. Bünyamin Erol)

Suudi Arabistan'dan Afganistan'a, Pakistan'dan Suriye'ye kadar, nereye giderseniz gidin bu Kur'an cahili dincilerin aşağı yukarı aynı inanca sahip olduklarını göreceksiniz.

Mesela: 

Bir bakalım bizdeki Kur'an cahili dincilerin sapıklığı nasıldır?

"Size beş yüz âyet de  getirseler, eğer selefin (din ataları)  onayından geçmiyorsa, biz buna bid'at  hükmü vermekte tereddüt etmemeliyiz"

(Ebubekir Sifil)

 "Mümkün yok, Kur'an hadissiz anlaşılmaz"

 (Cübbeli Ahmet)

"Sen hadisleri yok sayarsan Kur'an'ı nasıl anlarsın? Bana Kur'an yeter diyenler, çağımızın en büyük fitnesidir"

(Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu)

"Hadisin Kur'an'dan çok Kur'an'ın hadise ihtiyacı vardır. Kur'an Müslümanlığı diye bir sapıklık çıktı"

( F Gülen)

"Kur'an'a uymuyor diye sahih bir hadisi reddeden kimse kafirdir, Müslüman değildir"

 (Mehmet Emin Akın)

"Madem Kur'an her şeyi açıklıyor, bana müziğin haram olduğuna dair Kur'an'dan delil getirin"

(Ubeydullah Aslan)

"Oynama Buhari ile,  oynama Müslim ile, Buhari  çökerse İslam çöker, Müslim  çökerse İslam çöker"

( İhsan Şenocak)

"Buhari'de gök aşağı, yer yukarıdır yazsa benim için bitmiştir. Artık yer gök, gökde yerdir"  Taş sıvı, su katıdır, derim"

 (Nurettin Yıldız)

 Yukarıda bulunan bu cümlelerin  hepsi şirk ve küfürdür.

 Bu inanç ve söyleme sahip olan din adamlarının islam dini ile bir bağlantıları kalmaz.

 Peki yukarıda bulunan  sözlerin  söylenme sebebi nedir?

 Yukarıda bulunan bu sözlerin tek bir açıklaması vardır.

 Kur'an'a olan düşmanlık, Kur'an'a karşı önyargı, Kur'an'ın bilinmemesi ve Kur'an'dan yüzlerin çevrilmesidir.

 Kur'an'a karşı böyle bir cehalet ve yobazlık olunca ahmaklıkta sınır kalmıyor.

 Bu inancın ve ahlakın Kuran'daki karşılığı ve tanımı şöyledir.

"Onlara (müşriklere) : Allah'ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, "Hayır!

Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız" derler.

Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler.

(Hidayet çağrısına kulak vermeyen) kafirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer.

 Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve kördürler. Bu sebeple akıllarını kullanmazlar"

(Bakara- 170, 171)

"Şüphesiz Allah katında canlıların en kötüsü, düşünmeyen sağır ve dilsizlerdir"

(Enfal- 22)

"Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten söz dinleyeceğini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar"

(Furkan- 44)

Dolayısıyla uydurma dini reddeden muhlis  olur, hurafe dini kabul etmeyen muvahhid ve hanif Müslüman olur.

Allah ve Resulü'ne yapılan iftiraları kabul etmeyenler nasıl kafir olur?

Küfür, şirk ve zulüm Kur'an'ın tek kaynak alınmaması ile ilgili bir durumdur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder