23 Ekim 2020 Cuma

 HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR

 (40 . YAZI )

Eğer dile getirdiğimiz gerçeklerin doğru olduğuna imanınız varsa lütfen gereğini yapın ve mezhepçi düşüncedeki diyanet vaizlerini, cemaat liderlerini ve tarikat şeyhlerini islam dinine eşit kılmaktan vazgeçin. 

Bilin ki bu cahilâne bilgileriyle "gerçek dindarlar" onlar değil, sizsiniz. 

 İslam dininde, dinci meslek kuruluşları yoktur. 

Aksi takdirde din bir rant ve menfaat aracı olur.  

Zaten bugün din, diyanet ve cemaatlerin elinde bir oyun ve eğlence olmuştur. 

Seccadesinden haccına, zikirmatiğinden hatmine, salâtından salavâtına, mevlidinden türbesine, umresinden dua kitaplarına, tesbihinden tesbihâtına, Yasin'inden mukabelesine, telkininden kandiline kadar din tamamen bir menfaat aracı haline getirilmiştir. 

Yüce Allah şöyle buyuruyor. "Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri bir tarafa bırak!( Onlara zerre kadar değer verme) kazandıkları ameller sebebiyle hiçbir nefsinin felakete düşmemesi için Kur'an ile nasihat et. O nefis için Allah'tan başka ne bir dost vardır ne de şefaatçi..."

 (En'am- 70)

 Bu ayeti kerimenin en büyük gerçeklerinden birisi şudur. 

Ahirette seni ateşten kurtaracak yegane güç senin amelindir.  

O halde onun kitabına sarılacaksın.

Ne Allah Elçilerinin, ne Ebu Hanife nin, Ne Şafinin, ne cemaat liderinin ve ne de tarikat şeyhinin sana zerre kadar bir yararı olmayacaktır.

 "Allah kuluna yetmez mi?

( Zümer- 36)

 "Allah'tan geri çevrilmesi imkansız bir gün gelmeden önce, Rabbinize uyun. Çünkü o gün, hiçbiriniz sığınacak hiç bir yer bulamazsınız. itiraz da edemezsiniz"

( Şura- 47) 

Yani kendinize güvenin, korkmayın ve inancınıza sahip çıkın. 

Belki eskiden, Şia ve  Ehl-i Sünnet'in  dinini sorgulamış olsaydık bizi yok ederlerdi. 

Kur'an'ın yeterli olduğunu, mezheplerin sapkınlığını savunmanın karşılığı muhafazakar yönetimlerde ölümdü. 

Günümüzün demokrasi sistemi, insan haklarına verilen değerler, mezheplerin savunduğu rejimlere nazaran, birçok hususta Kur'an'ın özgürlük sistemine daha yakın ilkeler içermektedir. 

Bunun en büyük kanıtı birçok cemaat liderinin ülkelerindeki çeşitli baskılardan dolayı küfrettikleri batıya iltica etmeleridir. 

Din ve fikir hürriyetine muhtaç olan   hiç kimse Mekke ve Medine'de  yaşamak istemez. 

Çünkü Suudi Arabistan'da yaşamak için Kur'an'ın gerçeklerini inkar, Buhari'nin rivayetlerini sualsiz, sorgusuz, kayıtsız şartsız kabul etmek zorundasınız. 

Bu yüzden günümüz Medine ve  Mekke'sinde Kuranı savunan birisinin yaşaması asla mümkün değildir. 

Bundan dolayı diyanet, fetö, cübbeli ve  benzerlerinin yani Ehl-i Sünnet'in şeriat hakimiyetindeki bir ülkede yaşamaktansa, Hiristiyan Avrupa'sında yaşamak bir muvahhid için daha elverişlidir. 

Dolayısıyla muhafazakar ve gelenekçi bir toplumda,  din ve hüküm olarak Kur'an'a gitmek mümkün olmadığı için,  seçim, şura ve  demokrasi Kur'an'a dayalı bir İslam anlayışını savunanlar için büyük avantajları beraberinde getiriyor.

 Kur'an, ilim ve akla dayalı bir İslam anlayışını savunanlara düşen görev, seslerini çok daha kuvvetli bir şekilde yükseltip, yüce islam dinini karanlıklarda boğan mezhepçi zihniyettekilerin dinle özdeşleştirilmesini önlemeye çalışmaktır. 

Böylelikle, insanla dini birbiriyle çeliştiren mezhepçi zihniyetin dinden uzaklaştırdığı, hatta dinsizliğe ettiği mantıklı kitlelerin önemli bir bölümü umarız, insanla, bilimle, mantıkla kol kola ilerleyen Kur'an'ın anlattığı islam'ı tanıyınca, dine yeniden ısınacak ve Kendi hatalarını tamir edeceklerdir.

Kur'an'ın ifadesiyle 

 "Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil gelmiştir. ve size apaçık bir nur indirdik"

(Nisa- 174)

"Ey insanlar! Size rabbinizden bir öğüt, gönüllerde olana bir Şifa, Mü'minler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir"

(Yunus- 57) 

"De ki, kesin delil ancak Allah'ındır"

 (En'am- 149 )" Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a)sımsıkı sarılın, ondan ayrılmayın..."

 (Âl-i İmran- 103)

 "İman edenlerin Allah'ı anma ve ondan İnan Kur'an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilen (Yahudi ve Hristiyanlar) gibi olmasınlar.

 Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan bir çoğu yoldan çıkmış kimselerdir" (Hadid- 16)

 Eğer Kur'an'ın anlattığı İslamı savunanlar, fırsatları değerlendirip üzerlerine düşeni canla başla ibadet aşkıyla yapmazlarsa, Kur'an-ı, para karşılığı, pazarlıklar yapıp okuyan İmamlar, mevlithanlar,  muskacı  sahtekarlar, maddi ve manevi sömürünün ustadı şeyhler, dini  menfaat aracı yaparak halkın kanını, parasını, imanını daha uzun yıllar emmeye devam edeceklerdir.! Sahtekar dinci ile dinin özdeşleştirilmesindeki yanlış, Kur'an ayetlerindeki açıklamalar ile örneklendirilmiştir.

Fakat Kur'an'ı gönül eğlendirmek  için okuyup köşe dönmeye çalışanlar, bu âyetlerin manasını anlayamazlar.  

Yüce Allah şöyle buyuruyor.

"Ey iman edenler! Biliniz'ki Hahamlardan ve Rahiplerden bir çoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve insanları Allah yolundan engellerler..."( Tevbe- 34) isterseniz "Hahamlar ve Rahipler" kelimelerin yerine "İmamlar ve müftüler" veya "cemaat liderleri ve Şeyhler "veya "İlahiyatçı Prof'lar ve Diyanet" kelimeleri ile değiştirebilirsiniz.

 Bunun hiçbir farkı  yoktur.

 Neden farkı  yoktur bilir misiniz? Çünkü ayet,"Ey iman edenler!..." diyor da onun için, yani Yahudi ve Hristiyanların din büyükleri milletlerini sömürdüler, emdiler, tükettiler, dini en büyük rant haline getirdiler. 

"Ey iman edenler!..." sizin din büyükleriniz de aynısını yapacaklardır. Bundan Kurtuluş yoktur. Ona göre dikkatli olun,demek istenmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder