19 Haziran 2020 Cuma

RİSÂLE-İ  NUR'DA BULUNAN ŞİRK, HURAFE VE YALANLAR
(47. YAZI )
 HAKİKİ SEKİNE :
Said Nursi Tevbe süresi 40.âyetine dayanarak Cebrail'in, Allah Resulü'ne kağıt üzerinde yazılı adı "sekine" olan bir duayı getirip düşündükten sonra Ali (r.a) ın onu  aldığını iddia etmektedir.
Halbuki Tevbe süresi 40. âyette var olan gerçek "sekine" nin anlamı   huzur, ferahlık, kalp rahatlığı, mutmain  olma,  yatışma, rahat etme, üzüntüden kurtulma, teskin edici husus, sebat, huzur ve korkudan emin olma" anlamlarını taşımaktadır
Aziz ve Hakim olan Allah, "Sekine"yi Said Nursi'nin inandığı gibi sahife  olarak değil,  hicret sırasında Allah Resulü (a.s) ve yanındaki arkadaşına sevr mağarası'na sığındıklarında arkadaşının kalbine ona cesaret ve güç vermek için indirmiştir.
(Tevbe- 40)
 Âyette ad verilmemesine rağmen  Ehl-i Sünnet muhaddislerinin Tevbe süresi 40. âyette bulunan sekinenin Ebubekir'in kalbine  indiğini rivayet edince, beyinsiz aşırı şiiler buna karşı olmak üzere,
 Cebrail (a.s) ın "sekine" adında bir  sahifeyi Allah Resulü'ne indirdiğini fakat ona vereceği sırada onu  düşürüp  Ali'nin onu aldığını dolayısıyla Ali'nin vahiy aldığını yalanını uydurmuşlardır.
Ve gülat-ı Şia'nın bu dünyanın en ahmakça  rivayetini Said Nursi gerçekmiş gibi eserine almaktan çekinmemiştir.
 Halbuki sekinetin yani huzur ve güvenin  mü'minlere  indirildiğini belirten âyetler de  vardır.
   (Tevbe- 26; Fetih- 18,19, 26)
Kur'an'dan az çok haberi olan sekine sözcüğünün  hangi anlama geldiğini bilir.
Allah'tan korkmadan ve  utanmadan manası en açık olan Kur'ani bir kelime ancak  bu kadar amacından uzaklaştırılıp  tahrif edilebilir.
Said Nursi bu "sekine"
 sahifesine o kadar kafayı takmıştır ki eğer söylemiş olduğu her şeyi yazacak olursak iş tamamen komediye dönecektir.
 İnsan bu gibi akıl almaz, batıl te'villeri okurken, zihnine bir sürü düşünce doluyor.
Akıllı bir adamın, bu gibi batıl inanç ve olmayacak hayallere inanması nasıl mümkün oluyor?
Yüce  Allah insana akıl ve tefekkür  vermiştir.
Varlığı düşünsün, saadeti elde edecek usul ve kaideler koysun,
ferdi ve içtimai hayatında zihnini karmaşa ve fikri anarşiye kaptırmasın.
 Yüce  Allah, bunun gibi bir çok güzel ahlak ve üstün meziyetlerle insanı diğer yaratıklardan üstün tutmuştur.
O halde, insan nasıl olur da aklını atar da fikrini bu inanılmaz vehimlerle yorar.
Allah'ın verdiği akıl nimetini  nasıl bu  aşağılık duruma düşürür?
Muayyen şartlar altında akıllarını yitirmiş delilerden başka bunlara kim inanır ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder