ALEVİLİK
(6.YAZI )
EVRENİN YARATILIŞI :
Kur'an'a göre evren yoktan var edilmiştir.
Alevilik inanışında ise yaratılış, kudretten kopan ve arşta asılı duran bir kandil'den
(Güneş) gelen ışığın yeryüzüne ulaşması ile başlamıştır. Alevi inanışının esası olan ışık aracılığı ile varoluş İslam'ın anlatımları arasında yer almaz.
İNSANIN YARATILIŞI :
Alevilik ile İslam inanışı arasındaki bir diğer önemli fark insanın yaratılışındaki inanç farklılığıdır. İslam inancına göre Allah Adem'i topraktan yaratmıştır.
Alevilik'te ilk insanın yaratılışı çok farklıdır.
Alevi inancında ilk insan kırklar meclisinde, kırklar meclisi'nin kararı ile kırklardan birinin özünün, seçilmiş varlığa (hüruh'u naci) katılmasıyla yapılmıştır.
Evrenin yaratılışı, insanın yaratılışı, ahiret, cennet -cehennem ve Allah'ın tanımlanması gibi en temel konularda İslam'dan çok farklı inançlara sahip Aleviliğin İslam'ın bir mezhebi gibi sunulamayacağı gayet açıktır.
Aleviliği islamdan asıl ayıran, bu inanç farklılıklarıdır.
Eğer Alevilik İslam'dan en temel konularda bu kadar keskin çizgilerle ayrılmamış olsaydı 400 yıl boyunca süren Aleviliği İslam içinde eritme ve monte etme çabaları başarıya ulaşmış olurdu.
Alevilik kendine özgü bir kültür ve bir inançtır.
Anadolu'da şekillenen, Balkanlarda, Ortadoğu'da, Avrupa'da yaşayan milyonlarca insanı etkileyen Alevilik ortaya çıktığı coğrafyada İslam dışında bütün inaçlarla kaynaşmış, hulul öğretisini onlardan aldığı katmanlarla zenginleştirmiştir. ALEVİ İNANIŞI İÇİNDE ALİ :
"Yoğ iken yerle gökler ezelden kudret kandilinde punhan Ali'dir.
Kün deyince bezmi elestten evvel Âlemi var eden Sultan Ali'dir"
(Genç Abdal)
Alevi sözcüğünün Ali'ye ve ehli beyt'e (Allah Resulü'nün ailesi, hane halkı) bağlı olmak anlamına geldiğini, kendilerinin'de Ali'ye ve Muhammed ( a.s) ın ailesine bağlı, gerçek Müslüman olduklarını söyleyerek kendilerini Müslümanlık içinde gizleyen Aleviler, zaman içinde Ali sözcüğünün Alevi söylemi içinde çok fazla yer alması ve Ali'ye beslenilen sevginin beklenenden fazla artması üzerine, Ali sözcüğüne, Alevi inanışına (Hulul) uygun anlamlar yükleyerek, bu ismi Alevi felsefesinin bir öznesi haline getirmişlerdir.
Şeriat kapısında olmasa bile, Aleviliğin diğer kapılarında
(Tarikat, Marifet, Hakikat) Ali etiyle, kanıyla yedinci yüzyılda yaşamış Muhammed ( a.s) ın amcasının oğlu ve damadı olan tarihi kişilik olmaktan çıkarılmıştır.
Alevi inanışında, edebiyatında ve ibadetinde Ali (r.a) kişi olmaktan uzaklaştırılmış bir ilâh haline getirilmiştir.
Alevilere göre Ali, yaratanın görünen yüzü olan güneşin doğuş hali ve ışığıdır.
Alevi sözlü geleneği içinde Ali'nin Nur (ışık) ifade eden bir kavram olduğunu ve bunun bir sır olarak korunduğunu, Alevi nefeslerinde adı geçen Ali'nin İslamiyet'in erken dönemlerinde yaşamış tarihi kişilik olmadığını ifade eden sayısız deyiş vardır.
Yani Ali hulul inancına uygun bir konuma getirilmiştir.
"Müminler sırrını ilden sakınır. Kendin bilmezlere sözün dokunur. Genci Abdal dört kitaptan okunur. Evveli âhiri destan Ali'dir"
(Genç Abdal )
"Hakkın kandili'nde gizli nihan da,
La mekan elinde sır idi Ali,
Küntü kenzin esrarı andadır.
Dünya kurulmadan var idi Ali"
( Devrani)
Aleviler çeşitli nefeslerinde, ışığın yapmaya kadir olduğu olayları veya ışık aracılığı ile var edilmiş olanları anlatırlarken ışık öznesi yerine Ali adını kullanmışlardır.
"Tevalla: Sırrı" içinde bunu anlamak kolaydır.
Ancak bu sırra vakıf olmayanlar kolayca Alevilerin Ali'yi ilahlaştırdikları yargısına kapılabilirler.
Aleviler kendi gizliliklerinde Ali'ye "Işık" anlam ve kavramını yükleyerek, ışığın varoluştaki rolünü kolayca ifade etmişler.
Işığa olan sevgi ve saygılarını çok tanrıcılık suçlamalarına hedef olmadan yaşatabilmişlerdir. Unutmamak gerekir ki, Ali ismine yüklenen "ışık" anlamı, bir zorunluluktan, var olma ve varlığını sürdürebilme kaygısından doğmuştur.
Bu durum Emevi Ehli sünnet ikliminde, gizli bir din olarak saklanmanın, zaman içinde oluşmuş bir dayatması gibidir.
En sevdikleri, gönülden bağlı oldukları yaratılışın sebebi saydıkları Nur'a (ışığa ) doğrudan seslenebilmek, onu başka kisveler altında gizlemek, sırra vakıf Aleviler için sancılı olmakla beraber zaman içerisinde bütün Alevilerin razı olacağı kendi inançlarına uygun bir din haline getirilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder