19 Haziran 2020 Cuma

ALEVİLİK
 (8. YAZI )
 Aleviliği İslam'ın içinde gören Alevi yazarlara göre Alevilik inancı hakkındaki görüşleri:
"Alevilikteki Tanrı inancının ne denli farklı olduğunu hemen her zaman her konuda olduğu gibi yine deyiş ve nefeslerden öğrenmekteyiz.
Zira deyiş ve nefesler Aleviliğin en önemli kutsal metinleri arasında yer alır.
Hatta ilk sıradadır.
 Alevi inancında Tanrı, evrenden ve insandan ayrı düşünülemez.
Evren ve insan, tanrının tecellisi yani yansımasıdır, denilse de gerçekte açığa vurulmayan bir sır olarak Allah, evren ve insan bir bütünlük içindedir.
Aslında Allah  hakkında böyle bir  inanç ve düşünce, kişiyi İslam'ın dışına çıkarmaktadır. 
Bu nedenle Alevi ve Müslümanların aynı tanrıya inandıklarını söylemek zahiren doğru olabilir ama gerçekte doğru değildir.
Aleviliğe göre Allah hiçbir şeyi yoktan var etmemiştir.
Kendi varlığından yaratmıştır. Görünür âleme çıkarmıştır.
"Hiçbir şey yoktan var olmaz ve var olan hiçbir şey de yok olmaz" biçiminde ifade edilen fizik kuralına uygunluk taşıyan bu inanış, Alevilik'te Tanrı ve yaratma kavramının islami inançtan tümüyle farklı olduğunu göstermektedir. Sünni kökenli büyük Alevi Bektaşi şairi Edip Harabi'nin sözleri dikkat çekicidir.
Aynı zamanda bu sözler, islami inanç sistemine karşı da inanılmaz bir isyanı ortaya koymaktadır.
"Daha Allah ile cihan yok iken, biz anı var edip ilan eyledik.
Hakka layık hiçbir mekan yok iken, hânemize aldık mihman eyledik. Kendisinin henüz ismi yok idi, İsmi şöyle dursun cismi yok idi.
Şekil verip tıpkı insan eyledik.
 Allah ile işte burda birleştik,
nokta-i amaya geldik yerleştik.
Sırrı küntü kenzin orda söyleştik, ismi şerifini Rahman ekledik.
Aşikâr olunca zâtı sıfatı, kün dedik var ettik bu semavatı.
Birlikte yaratık hep kainatı, nam-u nişanını cihan eyledik.
Yerleri gökleri yaptık yedi kat, altı günde tamam oldu kainat.
Yarattık içinde bunca mahlukat, erzakını verdik İhsan eyledik"
Alevilik,  İslam'da var olan Tanrı- Evren ayrımı, yaratan- yaratılan farklılaşmasına bir karşı duruştur. "Gerçi kün emriyle var oldu cihan, Arş-ı kürsü gezdik durduk uzun zaman.
 Boş kalmasın diye bu kevnü mekan, Adem'in halkını(yaratılışını)ferman eyledik.
 İrfan olan bilir sırrı müphemi, izhar etmek için ismi azamı, çamurdan yoğurduk yaptık Adem'i"
Ruhumuzdan bir ruh revan eyledik, böyle cilvelerle vakit geçirdik.
Biz enbiya ile çok iş bitirdik, başka bir nebiyi zişan getirdik.
Anın her nutkunu Kur'an eyledik.
Küffarı Kureyşi ettik bahane, Muhammed Mustafa geldi cihane, Halkı davet etmek için imane, Murtaza'yı(Ali ) ona İhvan eyledik. Bu sözleri sanma her insan anlar, Kuş dilidir bunu Süleyman anlar. Bu sırrı mübhemi arifan anlar. Çünkü cahillerden pinhan eyledik" Alevilik'te tanrı inancı Vahdeti Vücut felsefesine dayanır.
Buna göre özü gereği var olan varlık birdir ve bu da Allah'ın varlığıdır.
 Bu varlık, zorunlu ve öncesizdir. Çokluk, parçalanma, değişme ve bölünmeyi kabul etmez.
Biçimi ve sınırı yoktur.
 Buna mutlak varlık, saf varlık adı verilir.
Mutlak varlık, varlıklar dünyasına nispetle bir ayna gibidir, anlaşılır ve duyulur tüm nesneler onda görünür. Başka bir ifadeyle tanrı, zatı ile değil ama fiil ve sıfatları ile tüm varlıklara mutlaklık özelliğini yitirmeksizin ve değişme, bozuluşa uğramaksızın görünür.
Bu nedenle varlıklarda onun aynısıdır.
Tüm Evren Tanrı'nın varlığı nedeniyle var olur.
Vahdeti Vücut inancı, varlık hakkındaki temel düşünceye bağlı olarak dinlerin birliği düşüncesini de içerir.
 Buna göre bütün dinler temelde birdir.
Çünkü bütün yaratıklar Tanrının bir tecellisidir. Dolayısıyla tapınılan her varlıkta tanrının bir tecellisine ibadet edilmektedir.
 Böylece bütün insanlar gerçekte çeşitli süretlerde görünen tek bir Tanrıya ibadet etmektedirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder