23 Haziran 2020 Salı

KAFİR, ZALİM VE FASIK OLANLAR KİMLERDİR?
Rahmân ve Rahim olan Allah Kur'an'ı Mübin'de şöyle buyuruyor.
 "Hakka batılı karıştırmayın, bile bile hakkı gizlemeyin"
(Bakara-42)
Ali ile Muaviye'nin arasında yapılan Sıffin savaşından sonra "hakem" olayı ile dini ilk siyasallaştıran Hariciler olmuştur.
Çok ilginçtir, Şia ve Ehli Sünnet'in dini adamları Haricileri sevmedikleri halde dini siyasallaştırma fikirlerini benimsemişlerdir.
Dolayısıyla buradan hareketle Şia ve Ehli Sünnet dininin âlimleri    âyetlerin bağlamından kopararak şu  cümlelerle sürekli olarak devlet adamlarını tekfir ederler.
"...Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir"
(Mâide-45)
"...Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir"
(Mâide-46)
"...Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fasıkların ta kendileridir"
(Mâide-47)
Aslında Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğüne  baktığımızda "hüküm" kavramının devlet adamları ile ilgili  değil, din adamlarıyla ilgili kullanıldığını çok açık olarak görüyoruz.
Yani bu âyetlerde kasdedilen şey, devlet adamlarının karar ve tasarrufları, adliye hukuk ve adliye sarayları değil,
 Din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiçbir kaynağa itibâr edilmemesi ile ilgilidir.
 Dolayısıyla Kur'an'da var olan "hüküm" kavramları devlet ve hukuk  adamlarından daha çok insanlara din anlatan ilim adamlarını ilgilendirmektedir.
Çünkü devlet adamları nihayetinde ilim adamlarının önlerine koyduğu hükümlerle insanları yönetmeye çalışırlar.
Âyetlere dikkat edildiğinde hepsinde  "Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse" buyrularak,  hüküm (din- hayat-yaşantı-inanç) anlamında olup  sosyal, ictima'i, ekonomik, kültür olarak  Allah'ın indirdiği vahiy'den başka hiçbir kaynak olmaması ile ilgili bir kavramdır. 
Peki Şia ve Ehli Sünnet dininin âlimleri vahyi tek kaynak kabul eden muvahhidleri "sapık" ve "en büyük   fitne" olarak görüyorlarsa devlet adamları "Allah'ın indirdiği" ile nasıl hükmedecektir.
Yok eğer atalarının söz ve ictihadlarını Allah'ın dini gibi kabul ediyorlarsa, bu da çok çirkin bir yalan ve Allah'ın üzerine atılmış  büyük bir iftiradır.
Siz atalarınızdan gelen yalan ve iftiraları Allah'ın  indirdiği vahiy yerine koyamazsınız.
Kur'an'da bulunan "hüküm" kavramının "din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiçbir kaynak edinmemekle ilgili olduğunu" gösteren âyetler.
"Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak  ve onu korumak üzere hak olarak kitabı (Kur'an'ı) gönderdik. Artık aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet;  sana gelen gerçeği  bırakıp da onların arzularına uyma. ( Ey ümmetler!) Her birinize bir şeriat ve bir yol verdik. Allah dileseydi (iradenize ipotek koysaydı) sizleri bir tek ümmet  yapardı;  fakat size verdiğinde (yol ve şeriatlerde)  sizi denemek için böyle yaptı. Öyleyse iyi işlerde birbirinizşe yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık size üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeylerin gerçek tarafını O haber verecektir"
 (Sana da şu talimatı verdik):  Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve onların arzularına uyma. Allah'ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamalarına  dikkat et. Eğer hükümden (Kur'an'dan) yüz çevirirlerse bil ki  bununla  Allah ancak, günahlarının  bir kısmını onların başına bela etmek ister. İnsanların birçoğu da zaten yoldan çıkmışlardır.
 "Yoksa onlar (İslam öncesi)  cahiliyehükümlerini mi arıyorlar? İyi anlayan bir topluma göre, hükümranlığı Allah'tan daha güzel kim vardır"
( Maide- 48, 49, 50 )
"Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıkların ileri sürenler görmedin mi? Tağut'a inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, Tağut'un (hadisler-ictihatlar -mezhepler)  önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Halbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor.
Onlara Allah'ın indirdiğine (kitab-a) ve Resul'e  gelin (onlara balvuralım, sadece onları kaynak kabul edelim)   denilğildi zaman, münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün. Elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felaket gelince hemen, biz yalnızca iyilik etmek ve arayı bulmak istedik, diye yemin ederek sana nasıl gelirler! Onlar Allah'ın, kalplerindekini bildiği kimselerdir, onlara aldırma,  kendilerine  öğüt ver onlara, kendileri  hakkında tesirli söz söyle.  Biz her Resulü-- Allah'ın izniyle ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar( vahiy'den başka kaynaklara başvurarak)  kendilerine zulmettikleri zaman (kendisine vahiy  indirilen  Allah'ın Resulü olarak)  sana gelseler de Allah'tan bağışlanmayı  dileseler.  Resul de onlar için istiğfar  etseydi (vahiy indirerek) Allah'ı ziyadesiyle affedeci bulurlardı.
"Hayır Rabbine andolsun ki aralarında çıkan (dini)  anlaşmazlık hususunda (Allah'ın Resulü olarak) seni hakem kılıp sonra da (indirilen vahiy ile)  verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı durmaksızın  onu tam manasıyla kabul etmedikçe iman etmiş olmazlar"
(Nisa-60/65)
Sonuç olarak:
"Allah'ın indirdiği hükümler" den maksat Kur'an'ın tek kaynak kabul edilmesi olduğu için asıl ve gerçek olarak kafir, zalim ve fasık olanlar devlet adamları değil, insanları Allah'ın hidayet yolundan engelleyen din adamlarıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder