7 Haziran 2020 Pazar

İBRAHİM HAKKI VE MARİFETNAMESİ
( 2.YAZI )
 Birazdan İbrahim Hakkı'nın Marifetnamesinden vereceğimiz örnekleri incelememiz "Ehl-i Sünnet âlimi " diye takdim edilen rol modellerini görmemizi, dini yücelttiklerini zannedenlerin ahmaklıklarını ve neler yapabileceklerini, bunun yanında, bu hurafecileri öven mezhepçi yobazların zihniyetini eleştirmekte ne kadar isabetli olduğumuzu gösterecektir.
 Şimdi bakın Ehl-i Sünnet dininin âlimleri nasıl bir eseri övüp göklere çıkarıyorlar?
İbrahim Hakkı diyor ki:
 "...Bütün bu saf saf olan meleklerin ötesinde bir büyük yılan vardır.
Arşı âzam-ı başı kuyruğunun üzerine gelmek üzere çevrelemiştir.
Başı beyaz İnci'den, bedeni sarı altından ve gözleri kırmızı yakuttan yaratılmıştır.
"Her bir tüyünün dibinde bir meleğin tesbih ettiği yüz bin (100.000 ) kanadı vardır.
Bu sarı yılanın tesbihinin sesi diğer bütün meleklerin tesbih seslerini bastırarak onlara büyük korku veriyordu"
"Ağzını açtığı zaman gökleri ve yeri bir lokma etmesi mümkündür"
"Eğer o büyük yılana ilham edilmeseydi onun sesinin heybetinden bütün mahluklar helak olurdu..."
"Bunun altında dördüncü gök vardır ki beyaz gümüştendir"
"Bunun ismi Erkal'un dur"
"Buranın Melekleri at suretindedir" "Reislerinin ismi kabaildir"
 "Bu dördüncü gögün bekçisidir" "Bunun altında üçüncü gök vardır ki sarı yakuttandır"
"Bunun ismi Maun'dur"
 "Buranın melekleri lartal suretindedir"
"Reislerinin ismi saftail'dir"
"Bu üçüncü göğün bekçisidir"
"Allah sözü edilen derya içinde güneş için 360 kulplu elmastan bir araba yaratıp, üzerine güneşi koymuştur"
"Güneşi arabasıyla doğudan batıya doğru çekip götürmeleri için her kulpundan tutacak bir melek tayin etmiştir"
"Ay içinde Hak Teâlâ üç yüz kulplu sarı yakuttan bir araba yaratarak, üzerine ayı yerleştirmiştir"
"Ay'ı arabasıyla doğudan batıya çekip götürmeleri için cevherden 60 kulplu bir kılıf yaratmış, her kulptan tutacak altmış ( 60) melek tayin etmiştir"
"Ay'ın arabasını götüren melekler onu her gün güneşten uzaklaştırdıkça kılıfını tutan melekler de kılıfı her gün aydan biraz daha sıyırarak güneş ile ay karşı karşıya geldiğinde kılıfından tamamen çıkıp dolunay halinde görülür"
 "Sonra ayı güneşe melekler yavaş yavaş yaklaştırdıkça kılıfını da diğer taraftan her gün biraz daha yaklaştırıp ay güneşe iyice yaklaştığında kılıfını aya tamamen giydirirler"
 "Kıyamete kadar bu şekilde devam eder"
"Bu sebepten ay bazen hilal, bazen yarım ay, bazen dolunay şeklinde görülür"
 Verdiğimiz bu örnek, mezhepçi dinin  savunucularından olan ve mezhepçilerin hararetli takdirlerini kazanan İbrahim Hakkı'nın 250 yılı aşkın bir süredir rekor sayıda satan kitabından alıntıydı.
Bu eserde Kur'an'a, ilme, akla ve güzel ahlaka aykırı o kadar yalan, yobazlık ve hurafe vardır ki insanın aklı hayali durur.
Bu kitapta yazılanlar, dini bilgi gibi sunulmuş ve bu kitap diğer Ehl-i Sünnet'in birçok eserleri gibi, "Dini ve  İslami" kitaplardan biri sayılmıştır.
Kur'an basiretine sahip  muvahhidlerle  kendilerini" Ehli Sünnet" olarak niteleyen birçok kişi arasındaki fark bu kitapta da ortaya çıkmaktadır.
Kur'anı tek kaynak olarak görenler bu hurafeleri şiddetle yererken,
Ehli Sünnetim diyenler, ısrarla bu yalan ve dolanları temize çıkarmaya çalışmaktadırlar.
Bu kitaptaki, Kur'an ilim ve hikmetiyle uzlaştırılması imkansız izahlar savunulmuş, üstelik müftüler ve "İslami yayınevleri" bu izahları yapan kitaba ve yazarına övgüler yağdırmışlardır.
Bu açıklamaları yapan Erzurumlu İbrahim Hakkı ise tüm bu ahmaklıkların "tecrübe"yle sabit izahlar olduğunu, Marifetname'de söylemektedir.
 Bu hurafe ve yalanların  nasıl bir tecrübeyle sabit olabileceğinin yorumunu size bırakıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder