EYYÜB SULTAN HURAFESİ
"Emevilerin Miladi 669 yılındaki Kostantinopolis kuşatmasına
katılan ve bu sırada hastalanarak ölen Ebu Eyyüb el_Ensari'nin vasiyeti uyarınca İslam ordusunun ulaşabildiği en ileri noktada defnedildiği ve sahabilerden bir kaçının mezarınında yine o civarda olduğu kabul edilir.
Emevi ordusu çekildikten sonra Bizanslıların kabrin korunmasına özen gösterdikleri, üzerine dört sutunla taşınan bir kubbe yaptıkları ve geceleri burada kandil yaktıkları rivayetler arasındadır.
Ancak İstanbul'un gelecekteki fethinde Ebu Eyyüb el Ensari'nin yol gösterici bir rol oynayacağına dair rivayetler hep yaşayagelmişti.
İşte bu zeminde 1453'te kuşatma sürerken 2. Mehmed'in hocası Akşemseddin'in keramet göstererek
Ebu Eyyüb El Ensari'nin mezarını keşfettiği ilan edilmiş, bunu fethin gerçekleşeceği yolunda önemli bir işaret sayan askerlerinde morali yükselmişti.
Kabrin yeri olarak Akşemseddin'in gösterdiği noktada hemen bir türbe yapılmış, fetih'ten kısa süre sonra da Eyyüb Sultan diye bilinecek olan cami ile medrese inşa edilerek bu yörenin manevi yapısının temelleri atılmıştı"
(TDV. İslam Ans-C.12, Sayfa- 2)
Hikaye bu:
Her halde bu saçma sapan hikayeden daha mantıklı bir şey akıllarına gelmedi.
Yani ümmi halk bu derece Kur'an’ın ilminden ve İslam ahlakından uzaklaştırıldı.
İnsanların akıllarıyla alay etmekten utanmadılar.
Allah'tan korkmadan yüzyıllardan beri topluma aralıksız yalan söylüyorlar.
Ümmeti bu derece aldatmanın sorumluluğundan hiç endişe etmiyorlar.
Eyyüb Sultan!! yalanı ve hurafesi Yahudilik'te, Hıristiyanlık'ta, Budizm'de, Şamanizm'de, Mecusilik'te olabilir.
Fakat Kur'an gibi, Allah'ın ilmiyle nazil olan, bu derece akla değer veren, ilmi kutsayan, tedebbür, tezekkür, tefekkür ve tefekkuh diyen, aklı kullanmaya davet eden bir dinde bunları nasıl söylersiniz?
Demek ki, sizin de kitabınız Kur'an değildir.
Kitabı Kur'an olanını böyle bir saçmalığa inanması ve böyle bir şey söylemesi olacak bir şey degildir.
Kur'an gibi bir kitaba dayanan yüce ve muazzez İslam dini böyle saçma sapan yalanları kabul edip sineye çekemez.
"Eyyüb el_Ensari'nin vefatından 780 sene sonra keramet yoluyla bulunarak İstanbul'un fethine yol gösterici bir rol oynayacak, fethin gerçekleşeceği yolunda önemli bir işaret teşkil edecek ve böylece askerin morali yükselmiş olarak" gibi rivayetlerin zerresini tevhid dini olan İslam kabul etmez.
Bu hikayede tek doğru mevcut değildir.
Eyyüb Sultan hurafesi, İstanbul'un alınması için şehre kutsallık yükleyerek, orduyu savaşa teşvik etmek gayesiyle uydurulmuş yalan ve hurafeden başka hiçbir şey değildir.
Eyyüb Sultan olarak bilinen yerde hiçbir şey yoktur.
Veya Bizanstan kalma bir din ya da Devlet büyüğünün mezarı bulunmaktadır.
Hıristiyan Bizanstan kalma bir mezarı Allah Resulü'nün sahabisi diye insanlara yutturmaya çalışmak en hafif bir deyimle sahtekarlıktır, putperestliktir.
Gerçi orada medfün bulunan Ebu Eyyüb el_Ensari'de olsa İslam açısından zerre kadar bir değeri yoktur.
Hatta orada medfün bulunan bir Nebi ve Resul dahi olsa, manevi açıdan insanlara ne faydası vardır.
Sadece insanların dini duygularını sömürerek, onları günaha sokan bir çok hurafelere ve şirk işlemelerine yol açılmış olur.
Bu çeşit yalanlarla insanların dini duygularını sömürüp aldatırsanız onlardan dürüstlük, erdem, fazilet, güzel ahlak namına bir şey üretmelerini ve akıllarını kullanarak bir icad yapmalarını bekleyemezsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder