ŞİA'NIN İTİKADİ DURUMU
(8.YAZI )
el -Alleme el-Hilli lakabıyla tanınan ünlü Şii âlim ve müellif ibnul -Mutahhar, Ali'nin imamatini nakli deliller ile ispat edebilmek için el-Elfeyn fi imameti Emiril-Mü'minin Ali b. Ebi Talib adlı eseri kaleme almış(Beyrut 1982 )
Ve bu eserinde iki bin (2000)âdet nakil ( âyet ve hadisi) delil saymıştır.
İleride görüleceği üzere, Şia'nın bir çok müellifi de Ali'nin Allah Resulün'den sonra onun halifesi, Mü'minlerin Emiri ve vâsisi olduğunu ispat edebilmek için çok sayıda âyet ve hadis zikretmektedirler.
Şii müfessirler de bir çok ayeti İmamet eksenli olarak yorumlamaktadırlar.
Bütün bu delillerin sıralanması kuşkusuz bu çalışmanın sınırlarını aşar.
Burada Şia'nın bugün dâhi bu konuda mutlak delil olarak kabul ettiği bir kaç hususa değinmek, İmamiyye Şia'sının anlayışı üzerinde durmakla yetineceğiz.
- MENZİLE HADİSİ -
Şia'ya göre Allah Resulü ( Aleyhisselam ) hicretin 9.yılında Tebuk gazvesine giderken Ali için söylediği
"Senin benim yanımdaki konumun (Menzile )Harun'un Musa'nın yanındaki konumu gibidir.
Ancak benden sonra Nebi gelmeyecektir"
(İbni Sâd- 3, 23, Buhari- Megazi -78 (V. 129)
Müslim -Fedailus -Sahabe -4 (2 1870 )
Müfid -el -İrşad, 11)
Ebi Mansur Ahmed bin Ali b. Ebi Talib et -Taberi, el ihticac, Beyrut, 1983 -1,36)
Şeyh Saduk, bu hadisin imamete delalet ettiğini teyid ederek diyor ki, "Cabir b. Abdullah'tan Allah Resulü'nün Ali için söylediği
"Senin benim yanımdaki konumun, Harun'un Musa'nın yanındaki konumu gibidir..."sözünün anlamı soruldu.
O, vallahi bununla hayatında ve vefatından sonra onu ümmeti için kendi yerine halife tayin etmiştir.
Ona itaat etmeyi farz kılmıştır.
Bu sözden sonra kim onun halifeliğine tanıklık etmezse o zalimlerdendir "dedi.
(Şeyh Saduk, Me'ani -Ahbar, Beyrut 1990, 74, Nebile -116, krş, Müfid, el-ifsah -6)
Buna göre hadiste istisna edilen Elçilik hariç, bütün durumlarda Resülüllah'a göre Ali'nin konumu, Musa'ya göre Harun'un konumu gibi kabul edilmekle daha sonra da Harun(a.s) da var olan hasletler sıralanarak aynı hasletlerin Ali'de de var olduğu vurgulanmaktadır.
Hatta daha fazlası..."
Şii âlimlere göre resüllük misyonu hariç Harun için var olan her makam ve mansıb Ali içinde mevcuttur.
Bu bağlamda Musa (a.s) ın duasını içeren aşağıdaki âyet zikredilerek Harun (a.s) ile Ali (r.a) arasındaki benzerlikler sıralanmaktadır.
"Bana âilemden bir vezir ver. Kardeşim Harun'u, onunla beni kuvvetlendir. Ona (elçilik) işimde ortak et"
(Tâhâ 29-30)
Harun ile Ali'nin sema'daki iki parlak yıldız ve yüzdeki iki göz mesabesinde oldukları, her ikisinin de ümmetlerine aynı görevi üstlendikleri birinin diğerinden farklı bir ayrıcalığı olmadığı sıklıkla dile getirilmektedir.
Bazı rivayetlere bakıldığında Şii ravilerin, Ali'yi neredeyse Risalet görevinde de Allah Resulü (Aleyhisselam)a ortak kılma çabası içerisinde oldukları düşüncesine kapılmaktan insan kendisini alamamaktadır.
Birçok rivayette bu düşünce açıkça ortaya konmaktadır.
Nitekim İbni ebil Hadid, İmamı Cafer es- Sadık'ın şöyle dediğini nakletmektedir "Ali (Aleyhisselam) nübüvetten önce Rasulullah(Aleyhisselam ) ile birlikte ışık görüyor, ses işitiyordu.
Nebi (a.s) ona şöyle dedi.
"Ben Nebilerin sonuncusu olmasaydım sen Nübüvvette bana ortak olurdun"
"Sen Nebi değilsen de Nebi'nin vâsisi ve vârisisin.
"Dahası vâsilerin efendisi ve muttaki Kulların imamısın "( İbni ebil Hadid,10 - 13-20)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder