3 Mart 2021 Çarşamba

 

ŞİA'NIN İTİKADİ DURUMU
(2. YAZI )
İmam ve vâsi  ile ilgili inanışın doğal sonucu olarak Şia toplumu, imamın, beşeri yaratılışın üzerinde bir kişiliğe sahip olduğunu, yaptığı  her şeyin doğru ve kabul edilmesi gerekli olduğunu, bütün emir ve yasaklarını olduğu gibi onaylamak gerektiğini açıkça ifade ederler.

Bütün bu iddialar Şia'nın çoğunluğuna göre böyledir.

Şia'nın  çok az bir kısmı bu fikirlere karşı gelmektedir.

Şiilere göre on iki imamın her birinin  emir ve yasakları, dinin emir ve yasakları gibidir.

Bu inanış yüzünden Şia ile Ehl-i Sünnet arasında günümüze kadar çok çetin mücadeleler devam etmektedir.

Müslümanların çoğunluğu Allah Resulü'nün son Nebi olduğuna inanmaktadır.

Ahzab süresinin 40.âyetinde de bu gerçek açık bir şekilde ifade edilmektedir.

"Muhammed sizin adamlarınızdan hiç birinin babası değildir. Ama o Allah'ın Resulü ve Nebilerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir "

Şianın iddia ettiği gibi şunu söylediğimizi varsayalım "Allah Resulü olan Muhammed ( Aleyhisselam ) Ali'yi kendisinden sonra vâsi ve imam yapmak istemiş fakat bunu başaramamıştır, çünkü çevresinde olanlar  bunu yapmasını engellemişlerdir.

Bu iddia saçma ve yalan olduğu kadar, Allah Resulü'nün bazı gerçekleri insanlardan duyduğu korkuyla gizlediğine dair ima barındıran bir iftiradır.

Şia da modern dönemde bile aşırılık  gösteren birçok alim  göstermek mümkündür.

Kum şehrinde usul yani yöntembilim (itikad) hocalarından Şeyh Muhammed Hüseyin el Vahid-el Horasani, Yüce Allah tarafından  yaratma ve rızık  vermek gibi fiillerinin imamlara havale (tefviz) edildiğini, onların varlıkların faaliyetlerinde vasıta  olduklarını savunmakta, bu tefviz'in sahih ve  geçerli olup Allah inancıyla çelişmediğini  söylemektedir.

El-Horasani'nin  görüşleri hakkında fikir vermek için şu ifadesini aktarabiliriz

"İmamlar, varlığın dayandığı  şeyin failleridir.Varlık ise Allah'tandır.

Asrın imamı kul olmuştur, kulluk,özü Rablik bir mücevherdir.

Bu mücevhere sahip olanın diğer varlıklara nispetle rablığı   müstakillen olmasada, Yüce Allah ile birlikte, onun sayesinde gerçekleşmiş olur"
(el- Vahid el horasani muktetefat velaiyyeh,  13 Şaban 1411 tarihli kum şehrinde bir konferans  sayfa 39)

Bir diğer örnek Seyyid Muhammed Şirazidir.
O da  Yüce Allah'ın yasa koyma ve yaratma erklerini Nebi ve Ehlibeyt imamlarına havale ettiğine inanıyordu.

Şirazi'ye göre dünyanın ipleri onların elindeydi. Var etme veya yok etme şeklinde diledikleri gibi tasarrufta bulunabilirlerdi.

Öldürme fiili  nasıl Azrail'in yetkisinde ise imamların da dünyanın yaratılması sürecinde aracı ve onun gayesidiriler.

Yüce Allah'ın evrene ve varlıklara yönelen lütuf ve keremin'in sebebi İmamlar olduğu gibi varlık âleminin ayakta durmaya devam etmesi de onlar sayesindedir"
( Eş Şirazi Muhammed -Min fikhiz-Zehra c,1 s 10, 11, 17 Avalimul -ulum kitabından naklen c, 1.Hz Fatma)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder