31 Mart 2021 Çarşamba
KUR'AN'IN ÖZELLİKLERİ (17 . YAZI) Kur'an, duygu yüklü bulunan insan hafızasındaki durumu ile bir bilgisayardaki veya mushaftaki durumu arasında büyük bir fark bulunmaktadır."Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir. Sana, onun vahyi tamamlanmazdan önce Kur'an'ı okumada acele etme ve "Rabbim benim ilmimi artır" de.( Tâhâ-114 )"Şüphesiz onu (Kur'an'ı) toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize aittir. O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et"( Kıyamet- 17,18)"Kur'an kendilerine ilim verilenlerin sinelerinde yer eden apaçık âyetlerdir..."(Ankebut- 49 )Buna paralel olarak son vahiy olan Kur'an'da dengeli tekrarların varlığı dikkat çekmektedir.Harf tekrarlarının yanında, bir de konu ve muhteva tekrarlarını görebilmekteyiz.Örnek olarak kıssa anlatımları, aynı kıssanın farklı kelimelerle, yeniden anlatımına bir çok yerde rastlanmaktadır.Bu tekrarlar kitabın özelliğine ve formatına aykırıdır. Çünkü kitapta tekrar olmaz, kitap tekrar kaldırmaz. Mesela, kitabın başında kullanılan bir cümle artık sonuna kadar başka bir yerinde kullanılamaz, bu metnin tabiatına aykırı bir durumdur.Fakat sözde ve hitabette bir saat içinde bir kelime on defa tekrar edilebilir.Televizyonlarda canlı olarak verildiği halde bir siyaset adamının aynı konuşması bir çok yerde tekrar dinlenebilir.Ve orada hazır olanlar kendilerinde bir usanç meydana gelmeden çok dikkatli bir şekilde bu konuşmayı dinlerler. Yine bir düşüncenin genellikle antitezlerle ifade edilmesi Kur'an'ın en belirgin özelliğidir. Bu durum elbette bütünüyle sözlü kültürden kaynaklanan salt bir ifade biçimi olduğunu iddia etmiyoruz.Temelde sorun tevhid ve şirk ayrımından kaynaklanır; ancak, denilebilir ki bu ayrımın anlatılmasında sözlü kültürdeki bu ifade tekniğinden ziyadesiyle yararlanılmıştır.Kur'an'ın kendisi zaten en güzel söz ve çağrı, bir mesaj ve mücadeledir."O halde kafirlere boyun eğme ve Kur'an'la onlara karşı olanca gücünle büyük bir mucadele ver"(Furkan- 52) Bu anlamda "Ey kafirler! Eğer sözünüzde doğru iseniz delilinizi getirin" gibi ifade biçimleri Kur'an'ın mücadeleci uslubuna güzel bir örnektir. Dünyada kutsal kitaplardan başka hiçbir metin mücadele yöntemine sahip değildir. Bu da onların sözlü kültüre sahip olmalarından ileri gelmektedir. Çünkü kutsal kitaplar hafızalarda taşınabilir bir mahiyette vahyedilmişlerdir.Bu konuda Kur'an hepsinden daha ileri söz ve hitabet tekniğine sahiptir.Kur'an'da bulunan kelime kullanımı ve hitabet biçimi olağanüstü bir güzellik ve büyük bir heyecana sahiptir. Kur'an, kendisinde bulunan hitabet tarzına ve söz gücüne karşı gelen Mekke müşriklerine hayret eder. Çünkü onda karşı konulamaz ve hayret edici bir sözün gücü mevcuttur. Aslında vahiy ehl-i muvahhidler, Kur'an'da bulunan sözün gücüne vakıf olsalardı bir çok şeyin değişmesine neden olabilirlerdi. Yüce Allah şöyle buyuruyor.(Ey Resul! ) Biz Kur'an'ı, sadece, sorumluluk bilincine sahip olanları müjdeleyesin ve şiddetle karşı çıkan bir topluluğu uyarasın diye senin dilinle okutarak kolaylaştırdık"( Meryem- 97)"Biz Kur'an'ı, öğüt alsınlar diye senin dilinle indirerek kolayca anlaşılmasına sağladık"(Duhan- 58)"Andolsun biz Kuran'ı düşünenler için kolaylaştırdık. Ondan öğüt alan yok mu?( Kamer- 17, 22, 32, 40)Tekrar ederek ısrarla vurgulamak gerekir ki Kur'an, kendisinin yazıya geçirilmemesi ve hafızalarda muhafaza edilmesi yani bir metin değil, sözün gücüne sahip edebî bir söz olduğunu ortaya koymak için elinden gelen her türlü imkanı seferber etmiştir. Fakat Kur'an'ın ilk nesli bu mesajı hakkıyla anlayıp gereğini yerine getirememişlerdir. Yukarıdaki örnekler bağlamında sözlü ve yazılı kültür ayrımını yeniden düşünürsek, bu ayrımın Kur'an'ı anlamada ne derece hayati bir öneme sahip olduğunu görebiliriz. Kur'an'ın bu özelliğinin dikkate alınmaması demek yani Kur'an'daki âyetleri sözlü kültür (-davet-hadis-kelam-zikir) bağlamında değil de yazılı kültür (kitap- metin- yazı) bağlamında ele almak bize birçok şeyi kaybettirecektir. Zira, yazılı kültüre mensup olan bizler yazılı kültüre ait iletişim alışkanlıklarıyla Kur'an'a yöneldiğimizde onun geniş anlam dünyasını, ifade formlarını, hitabet özelliklerini deforme edebileceğimizin farkında olmalıyız. Şayet yukarıda anlatmaya çalıştığımız ifade özelliklerini yazılı metine aitmiş gibi değerlendirirsek, bu birçok yanlış anlamaya neden olabileceği gibi, aynı zamanda sözlü kültür içinde yerli yerinde olan birçok vurgu da kaybolacaktır. Mesela çağrıya dayalı anlatım biçimi sözlü kültürde, bir fikri anlatımda başvurulan en önemli ifade biçimidir. Buna karşın, yazılı metinde bu biçim pek fazla istenmediği gibi şık da durmayacaktır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder