13 Mart 2021 Cumartesi

 HER SÖZLERİ YALAN VE ALDATMACA 

 Arap olmayanların Müslüman olabilmeleri için veya Kur'an'ı öğrenmeleri için öncelikle Arap yazısını kullanmaları gerektiği aldatmacasının bin yıl önce olduğu gibi, maalesef  bugünde fanatik ve  cahil savunucuları vardır.


Koskocaman tarihçiler bile şunu söyleme cehaletini sergilemektedirler.

 "1928 yazı devrimi ile kullanılmakta olan Kur'an alfabesi bir gece içinde değiştirilerek bu toplum cehaletin karanlığına itildi"

"Müslümanları alfabesi değiştirildi, böylece Müslümanlar İslam'dan şiddetle uzaklaştırıldı, İslam alfabesi yasak olduğu halde, Müslüman Türk halkı İslam'dan ayrılmadı"

 Halbuki 1928 yazı devrimi'yle toplumsal iletişim aracı olmaktan çıkartılan yazı, bu cahillerin iddia ettiği gibi "Kur'an alfabesi, Müslüman alfabesi, İslam yazısı" değil, "Osmanlı yazısıdır"

 Dolayısıyla 1928 yazı devrimi ile kullanımdan kaldırılan "Osmanlı yazısı"nı ümmi halka "Kur'an yazısı, Müslüman yazısı, İslam yazısı" gibi yaldızlı nitemelerle  sunmak yalan ve aldatmacadan başka bir şey değildir.


 "Kur'an Arapça olarak indirilmiştir"

( Yusuf- 2)


 Kur'an, Mekke, Medine ve çevresinde konuşulan Arapların dili ile indirilmiştir.

 

Yani kur'an Müşrik Arapların Allah'ın elçisi Muhammed (aleyhisselam) ın risaletinden  önce kullandıkları bir yazıyla nazil olmuştur.

 

Bu yazıyla Allah'ın hidayet ve rahmet kaynağı olan Kur'an yazılabildiği gibi, Kur'an'ın anlamını yok eden, onu kaybeden, delillerini karartan uydurma ve iftira rivayetlerde Arapça olarak yazılmıştır.

 

Kur'an'a, Allah Resulü'ne  ve tevhid  dinine en büyük hakaret olan hadisler de Arapça olarak yazılmışlardır.


 Kur'an'ın ortaya koyduğu din ile hadislerin uydurma  dini arasında doğu ile batı kadar fark vardır.

Yani biri hanif din İslam olurken, diğeri şirk ve küfür oluyor. 


Dolayısıyla Arapça ile Kur'an yazılabildiği gibi nice yüz kızartıcı sövgüler de yazılabilir.

 

Biraz akıllı ve mantıklı olun.

 Yazının dini yoktur, yazı bir gelenek, bir kültür, bir medeniyet ve bir mirastır.


 MESELA,

 Arapça olarak "Allah'tan başka ilah yoktur" tevhid cümlesi yazılabileceği gibi, "Allah üçtür, Meryem oğlu Mesih Allah'tır" cümlesi de yazılabilir.

 

Allah Resulü  döneminde şirk koşan Mekke'liler ve Necran  Hristiyanları Araptı.

Ve bunlar Arapça olarak Kur'an'a ve Allah Resulüne  reddiyeler yazarak, Kur'an'ın indiği Arapça'yla ona  karşı gelerek  her türlü hakareti yaptılar.

 

Öyleyse sanki Arapça yazısı Kur'an'a ve  Müslümanlara özgü bir dilmiş gibi, "Kur'an, İslam, Müslüman alfabesi" adlarını takmak, çok cahilce bir harekettir.

 

Arapça dilinin üzerinde bu kadar durmak, onu  kullanmak, Arapça yazısının kutsallığı  meselesi  Emevi ırkçılığından başka bir değer taşımaz.


Bugün  yeryüzünde Kur'an'dan en uzak olan toplum, Arapça yazan ve Arapça okuyan Arap toplumu ve Arapçayı çok iyi bilen medrese mollalarıdır. 

 

Dünyada bulunan tüm halklardan  sonra ancak Arap milleti Kur'an'ı anlamaya başlayacaklardır. 


Kur'an'ı anlama dil ile alakalı bir şey değil, aklı kullanma ve tefekkür  ile alakalı bir olaydır.


MESELA,

 Diyanet İşleri Başkanlığı, cemaat ve tarikatların kutsal kitabı Kur'an değil, Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, İbni Mace, Nesai, Malik Bin Enes'in Muvatta'sı, Ahmet Bin Hanbel'in sünen'i gibi uydurma ve iftira  hadis kitapları hayata hakimdir.

 

Mekke'de Mescid-i Haram'ın beş yüz metre yakınında gençler arasında meydana gelen  bir kavgaya şahit oldum birbirlerine öyle  küfür ediyorlardı ki, yaptıkları sövgüler kullandıkları ağır cümleler dünyada  başka hiçbir dilde bulunmaz.


Dolayısıyla Emevi ırkçılığını ev Ehl-i Sünnet dinini bırakın da Kur'an'a, evrensel ahlaka ve tevhid akidesine gelin, işte o zaman doğru yolu bulursunuz. 

 

Emevi ırkçılığında ve  uydurma Ehli Sünnet dininde  hiç bir hayır ve keramet yoktur.

 

Madem Osmanlı "Kur'an alfabesini, İslam yazısını" kullanıyor idiyse neden Kur'an'dan hiçbir şey anlamamış, hiçbir ders çıkarmamış,  hiçbir ibret almamıştır.

 

Neden Arapça eğitim veren medrese mollaları ve tarikat şeyhleri Kur'an'dan hiçbir şey anlamıyorlar.

 

Kur'an Arapça inmiş olmasına rağmen ona en sert tepkiyi Arapça konuşan Mekke müşrikleri vermiştir.

 

Allah Resulü'nün vefatından kısa süre sonra Kur'an'ı en iyi anlaması gereken Araplar neden binlerce hadis  uydurarak Kur'an'dan yüz çevirmişlerdir? 


Edebiyat ve belağat olarak bazı diller diğerlerinden daha geniş ve evrensel olabilir.

Fakat dini açıdan hiç bir dilin başka bir dile üstünlüğü yoktur.

 

Hiçbir ırkın diğer bir ırka üstünlüğü olmadığı gibi.

 "O'nun delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler İçin alınacak dersler vardır"

(Rum-22)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder