9 Haziran 2022 Perşembe
KUR'AN'I MÜBİN'İN MEÂLİ(230.YAZI)27) O kâfirlere şiddetli bir azabı tattıracağız yani onları yaptıklarının en kötüsüyle cezalandıracağız. 28-) İşte bu, Allah düşmanlarının cezası, ateştir. Âyetlerimize karşı gelmelerinden dolayı, orada onlara ceza olarak devamlı kalacakları yurt vardır. 29-) Kâfirler orada: Rabbimiz! Cinlerden yani insanlardan bizi saptıranları bize göster de aşağılanmışlardan olsunlar diye onları ayaklarımızın altına alalım! diyecekler. 30-) Şüphesiz, Rabbimiz Allah’tır deyip, sonra istikâmet sahibi olanların üzerine melekler iner. Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! (Yukarıdaki âyette bulunan "melekler" iman edenlerin üzerine indirilen güzel duygulardır. Çünkü âyette "derler" diye bir ifade yoktur.) 31,32-) Biz dünya hayatında da, ahirette de sizin evliyanınız. Gafûr ve Rahîm olan Allah’tan inme olarak orada nefislerinizin çektiği yani istediğiniz her şey orada sizin için hazırdır. 33-) Ve insanları Allah’a dâvet eden yani salih amel işleyen ve "Ben müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kim vardır? (Yukarıdaki âyet, rivayet ve ictihadlarıyla bütün mezhep ve fırkalara bir reddiye hükmündedir. Yani bu âyete göre bütün mezhepler ve fırkalar şirktir. İnsanları yüce Allah'a yani Kur'an'a dâvet etmeyen din adamları fasıktır, zalimdir, kafirdir, müşriktir.)34-) Güzellikle kötülük müsavi olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde def'et. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki hamim (candan) bir dost olur. 35 -) Buna (en güzel ahlaka) sabredenlerden başkası kavuşturulmaz. Yani buna ancak (hayırdan) azim pay sahipleri kavuşturulur.36-) Eğer şeytanın dürtülerinden bir dürtü sana uğrayacak olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir. (Nezğ kavramı, Kur'an'da dört yerde geçmektedir. Bulunduğu bütün süreler Mekke'de nazil olmuş sürelerdir. (Âraf-200; Yusuf 100; İsra 53; Fussilet-36) Yani buradan söz konusu olan şeytan din adamları anlamında kullanılan şeytan değil, zihinsel şeytan anlamındadır. Hepsi şeytan bağlamında geçen nezğ kavramı, arayı bozma, kötü duygu ve düşünceler anlamında kullanılmıştır.)37-) Gece ve gündüz, güneş ve ay O’nun âyetlerindendir. Eğer Allah’a ibadet etmek istiyorsanız, güneşe de aya da secde etmeyin. Onları yaratan Allah’a secde edin!(Kur'an'da ibadet, salât, secde, rükû, ihsan, ihlas, şeriat, takva, iman, İslam gibi kavramlar yüce Allah ile sürekli olarak bağlantı içerisinde olmak, kayıtsız şartsız ona itaat etmek, dini Allah'a özel kılmak, dinde Kur'an'dan başka kaynağa yönelmemek, sadece vahye boyun eğmek, Kur'an'da var olanlarla yetinmek yani dinin Allah tarafından tamamlandığına iman etmek, Resullerin yolu, Allah'a güvenip dayanmak ve sadece Kur'an'a teslim olmak anlamında kullanılmışlardır. Bu kavramların hiç bir tanesinde ritüel yoktur.)38-) Eğer insanlar kibirlik taslarlarsa (bilsinler ki) Rabbinin yanında bulunanlar hiç usanmadan, gece gündüz O’nu tesbih ederler. 39-) Senin yeryüzünü kupkuru görmen de Allah’ın âyetlerindendir. Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman, harekete geçip kabarır. Ona can veren, elbette ölüleri de diriltir. O, her şeye kadirdir. 39-) Yani O'nun ayetlerinden biri de, senin gerçekten yeri huşu içinde (solmuş, boynu bükülmüş ve kupkuru) görmendir. Ama biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman, deprenir yani kabarır. Şüphesiz onu dirilten, ölüleri de elbette dirilticidir. Çünkü O, her şeyin üzerinde bir güce sahiptirir.40-) Âyetlerimiz hakkında ilhâda sapanlar bize gizli 3. O halde, ateşin içine atılan mı daha hayırlıdır, yoksa kıyamet günü emniyetle gelen mi? Dilediğiniz ameli yapın! Kuşkusuz O, yaptıklarınızı görmektedir.22(Âyetlerde ilhad etmek, kendi batıl inanç ve mezhebine göre âyetlerin anlamını bozmak anlamına gelmektedir.)41-) Kendilerine zikir geldiğinde ona kâfir oldular. Halbuki o, (Kur'an) aziz bir kitaptır. (Kur'an'da "aziz" kavramı, yüce Allah, vahiy ve Resul (Tevbe-128) bağlamında kullanılmıştır. Aziz kavramı Nebi hakkında geçmez. Aziz olan yüce Allah, aziz olan vahyi indirir. Görevi sadece aziz vahyi tebliğ etmek olan Resul de aziz oluyor. Aziz, Nebi ve Resûlun arasında bulunan farklardan biridir.) 42-) Ona önünden de ardından da bâtıl gelemez. O, Hakim, Hamid olandan indirilmiştir. 43-) (Ey Resul!) Sana söylenen, senden önceki Resullere söylenmiş olandan başka bir şey değildir. Elbette ki senin Rabbin, hem mağfiret sahibi hem de elem verici bir azabın sahibidir. 44-) Eğer biz onu, yabancı dilden bir Kur’an kılsaydık, diyeceklerdi ki: Âyetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalı değil miydi? Arab’a yabancı dilden (kitap) olur mu? De ki: O, iman edenler için hidayet ve şifadır. İman etmeyenlere gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır yani Kur’an onlara kapalıdır. (Sanki) onlara uzak bir yerden bağırılıyor (da Kur’an’da ne söylendiğini anlamıyorlar.) 45-) Andolsun biz Musa’ya kitab’ı verdik, onda da ihtilâfa düşüldü. Eğer Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında derhal karar verilirdi. (işleri bitirilirdi). Onlar Kur’an hakkında derin bir şüphe içindedirler. 46-) Kim salih bir amel işlerse, bu kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa aleyhinedir. Rabbin kullara zulmedici değildir. 47-) Kıyamet gününün bilgisi, sadece O’na döndürülür. Çünkü O’nun ilmi dışında hiçbir meyve (çekirdeği) kabuğunu yarıp çıkamaz yani (onun ilmi dışında) hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz. Allah onlara: Şeriklerim nerede! diye nida ettiği gün: Buna dair bizden hiçbir şahit olmadığını sana arzederiz, derler. 48-) Yani önceden yalvarıp dua ettikleri onlardan uzaklaşmıştır. Ve artık kendilerinin kaçacak yerleri olmadığını anlamışlardır. 49-) İnsan hayır istemekten usanmaz. Fakat kendisine bir kötülük dokunursa hemen ümitsizliğe düşer, üzülüverir. 50-) Andolsun ki, kendisine dokunan bir zarardan sonra biz ona bir rahmet tattırırsak: Bu, benimdir (benim başarımdır) saatin kalkacağını zannetmiyorum, Rabbime döndürülmüş olsam bile muhakkak O’nun katında benim için daha güzeli vardır, der. Biz, kâfirlere amellerini mutlaka haber vereceğiz yani muhakkak onlara ağır azaptan tattıracağız. 51-) İnsana bir nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirir ve yan çizer. Fakat ona bir şer dokunduğu zaman da yalvarıp durur. 52-) De ki: Ne dersiniz, eğer o (Kur’an), Allah tarafından ise siz de ondan sonra ona kâfir olduysanız, o halde (haktan) uzak bir çatlağa düşenden daha sapkın kim vardır? 53-) Ufuklarda ve kendi nefislerinde âyetlerimizi göstereceğiz ki onun (Kur'an’ın) hak olduğu, onlara iyice belli olsun. Rabbinin her şeye şahit olması, yetmez mi? 54-) Dikkat edin; onlar, Rablerine kavuşma konusunda şüphe içindedirler. Yine dikkat edin O, her şeyi (ilim ve kudretiyle) kuşatmıştır.(Fussilet Süresinin Sonu)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder