22 Haziran 2022 Çarşamba
CEMAAT VE TARİKATLARIN İNANÇ VE KARAKTERLERİ(1.YAZI)Dünyada bulunan bütün cemaat ve tarikatların inanç ve karakterleri aşağı yukarı birbirine benzemektedir.Bütün cemaat ve tarikatların inançları birbirinden farklı gözükse de Kur'an açısından baktığımızda aslında İslam dini ile hiçbir ilgilerinin olmadığını rahatlıkla görebiliriz.Çünkü cemaat ve tarikatlar Kur'an'ın ortaya koymuş olduğu vahiy dininin en önemli şartı, olmazsa olmazı olan ihlas'tan yoksundurlar. Yani onlar, dinlerini Allah'a özel kılıyor değillerdir.Onların dinlerinde vahiy'den başka her şey mevcuttur.Dinlerine Allah'ın âyetlerinden bir şey almamışlardır.Dolayısıyla Allah'a özel kılınmayan bir dinin "İslam dini" olarak nitelenmesi cehaletten başka bir şey değildir ?İslam dininin tek kaynağı, otoritesi ve sahibi Allah'tır.Rahmân ve Rahim olan Allah, saf ve hanif dininde hiç bir ortak kabul etmediğini yüzlerce âyetle ortaya koymuştur. "(Ey Nebi ! ) Şüphesiz ki kitab-ı sana hak olarak indirdik.O halde sen de dini Allah'a özel kılarak ibadet et. Dikkat et, hâlis din yalnız Allah'ındır..."(Zümer-2,3)"Dikkat et, hâlis din yalnız Allah'ındır..." demek, içinde başkalarının inanç, söz, ictihad ve fikirlerin olduğu dinlerin Allah ile bir ilişkilerinin olmadığını ve "İslam dini" olarak adlandırılamayacaklarını ortaya koymak etmek içindir. İslam dininin Allah'tan başka hiçbir otoritesi, hüküm koyucusu, helal ve haram kılıcısı yoktur."...O, kendi hükümranlığına kimseyi ortak etmez"(Kehf-26)"Allah'ın dununda ibadet ettikleriniz, sizin ve atalarınızın taktığı bir takım isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında herhangi bir şey indirmemiştir.Hüküm sadece Allah'a aittir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte (toplumu) ayağa kaldıracak dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler"(Yusuf-40)İnancın nasıl olacağını, ibadetlerin nasıl yapılacağını, gerçek ahlakın ne olduğunu Allah tarafından indirilen vahiy haricinde hiç kimse ortaya koyamaz. İşte Şia ve Ehli Sünnet dininin muhaddis ve müctehidlerinin ve onlara fanatik bir şekilde bağlı olan cemaat ve tarikatların inanç ve karakterlerinin yani ahlaki seviyelerinin nasıl olduğunu göstermek için bu yazı dizimizde yakından göreceğimiz ihlas holdingin kurucusu "Enver Ören ve cemaati olan ışıkçılar" tâifesi olacaktır. Kur'an'ın ilim ve ahlakından uzağa savrulanların nasıl bir anlayış ve ahlaka büründüklerini daha iyi göreceğiz. Aslında Kur'an'ın hikmetinden uzak olan cahillerin nasıl bir inanca ve karaktere sahip olduklarını Fetö çok acı bir şekilde bize göstermiştir. Fakat bu ışıkçılar tâifesini yakından görmekle akılda bulunan bazı şüphe ve istifhamlar yok olacaktır. Yani cemaat ve tarikat liderlerinin nasıl Kur'an ahlakından ve İslam onurundan mahrum olduklarını göreceğiz. Bu cemaat ve tarikatların "Allah'ı" "İslam dinini' "Allah'ın Resulünü, dinen kutsal olan kavramları" kullanarak milleti nasıl sömürüp soyduklarını göreceğiz.Aslında cemaat ve tarikatlar, ümmi insanlara "faiz haramdır" diye kandırıp mal ve mülklerini ellerinden alındığı bir tezgah ve örgütlenmeden başka bir şey değillerdir.Gazeteci yazar Sabahattin Önkibar bütün bu konuları "Takkeli Firavunlar" adlı kitabında çok güzel bir şekilde işlemiştir.Sabahattin Önkibar yıllarca TGRT de spikerlik ve möderetörlük yapmış, bu cemaatin içinde kalmış, sırlarına vakıf olmuş birisidir.Aslında Allah'ın kitab'ını okuduğumuzdan yani Kur'an'ın bize vermiş olduğu ilim ve anlayışla cemaat ve tarikatların batıl inanç, kötü ahlak ve çirkin karakterleri tuhafımıza gitmeyecektir.Fakat Kur'an ilim ve ahlakından uzak duran birinin cemaat ve tarikatların inanç ve karakterlerini bu şekilde deşifre etmesi ilginç olmuştur.Şimdi Kur'an'a karşı cehalet ve ön yargının insanları nasıl bir ahlaka sürüklediğini görelim.Ancak takılacağınız kişi "Enver Ören" ve "cemaati" olmasın.Esas ibret alacağımız gerçek, mezhep ve fırkaların nasıl büyük bir bela ve felaket olduğunu görmek olmalıdır. Kur'an'dan kopuşun yani fırka ve mezheplerin hakim güçler karşısında nasıl sefil bir seviyeye düştüklerini anlayacağız.Aslında Kur'an'a karşı mezhep rivayet ve ictihadlarını savunan siyasal dincilerin, cemaat ve tarikatların "Allah'ın hakimiyetini" dillendirmelerinin gerçek nedeni, kendi hakimiyet alanlarını korumak ve genişletmekten başka bir şey değildir. Yoksa uydurma dinin inanç ve kuralları ile Allah'ın hüküm ve hakimiyetini sağlamak mümkün değildir."Allah zaten hakimler hâkimidir"(Tin-8)"Göklerin ve yerin mirası Allah'a aittir" (Âli İmran-180) "Göklerin ve yerin hükümdarlığı Allah'ındır"(Âli İmran-189)İnsanların amelleri inançlarına göre değer kazanır.İnancı bozuk olanın hayırlı ve faziletli bir fiil ortaya koyması mümkün değildir.Yani imanı sağlam olmayandan güzel ahlak ve onurlu bir karakter beklemek olmayacak bir şeydir.Sabahattin Önkibar'ın "Takkeli Firavunlar" kitabından:İHLAS FİNANS KURUMUNUN SEYRİ ve SERÜVENİ. İhlas Finans tahmin edilenin ötesinde mevduat topladı ve faiz her ay kâr payı adı altında mudilere ödenmeye başlandı.Toplanan mevduat ise yatırıma, şuraya buraya değil borsaya yönlendirildi ki batış sonrasında yapılan incelemede toplanan paraların çok çok az kısmının kredi talebinde bulunan sanayiye kredi olarak aktarıldığı, büyük kısmının ise İhlas'ın içinde kullanıldığı belgelendi. Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun kesin rakamlarına göre İhlas Finans'ta hortumlanan paranın toplamı tamı tamına 750 milyon dolardır. Bu kadar büyük bir para nereye saçıldı ? sorusuna gelince... Bir kısmı yurt dışına gitti. MESELA: ABD'nin Florida eyaletindeki Miami'de çiftlik evler projesi için binlerce dönüm arazi alındığını Enver Ören'den duymuştum.Arazi alındı ama inşaat yapılamadı ve proje fiyaskoyla sonuçlandı.Araziler ne oldu bilmiyorum.Keza yine ABD'de bazı emlak yatırımlarının yapıldığını dinlemiştim. İlaveten Türkiye'de Coca-Cola'ya alternatif olarak düşünülen Kristal kola gibi yatırımlar yapıldı ama sonuç husran oldu. Tabii İhlas Finans mevduatının en çok savrulduğu yer hatıra dayalı kredilerle TGRT harcamalarıydı.Yakından biliyorum, Ankara'dan kim telefon ettiyse onların yakınlarına ipoteksiz Kredi ler verildi bunların pek çoğu geri dönmedi.Buna ilaveten TGRT için servetler saçıldı.Mesela Sibel Can'ın boğazın en nadide yerlerinden biri olan Nakkaştepe'de bugün fiyatı 7-8 milyon dolar olan havuzlu tripleks villalardan birine sahip olmasına yardımcı olundu ki o villanın aynısından bir tane de 28 Şubat'ta askerle İhlas'ın arasını bulsun diye transfer edilen Kenan Evren'in basın danışmanı Ali Baransel'e hediye edildi.Keza Gülben Ergen TGRT'de kazandığı büyük paralarla Tarabyadaki Nurol Malikânelerinde mülk sahibi oldu.Kadir İnanır'la milyon dolarlık mukaveleler yapılırken, Seda Sayanlar, Muazzez Ersoylar, Orhan Gencebaylar, Jülide Ateşler, Murat Soydanlar rüyalarında göremeyecekler paralar kazandılar. Barış Manço bile aldığı muhteşem villanın TGRT'den kazandığı paralar sayesinde olduğunu TGRT'deki karşılaşmamızda söylemişti.Kuşkusuz bütün bunlar program karşılığıydı ama büyük meblağlardı ve tamamı İhlas Finans'tan karşılanıyordu, zira TGRT sürekli zarar içindeydi. Sadece bunlar değil, o dönem neredeyse bütün sanat camiası TGRT ile karnını doyuruyordu. Enver Ören sanat camiasının âdete rızık tanrısıydı vekonuklarını odasına Cumhuriyet altınlarına sarılmış çikolata sağanakları ile karşılıyordu ki bunun bir örneği,tesadüfen tanıklık ettiğim için biliyorum, Serdar Ortaç'tı. Enver Ören'in o günlerde bütün işi bu sanatçılarla sohbet etmekti.Yanına Ali Baransel dahil hiçbir TGRT Genel Müdürünü almaksızın Holding odasında bir gün Avşar'la iş konuşur, ertesi gün Türkan Şoray'a dizi teklifleri yapardı.Dahası hangi sanatçının ayağına diken batsa Enver Ören hazır ve nazırdı.Ebru Gündeş beyin kanaması geçirince yardımına ilk koşan ve bütün hastane masraflarını karşılayan Enver Bey'di.Ören Cumhurbaşkanı Demirel'i izlemek için göreve giderken otobüsü kaza yapıp ölen muhabirimizAhsen Çetiner'in Ankara'daki cenaze törenine gelememe gerekçesini hiç unutmam telefonda şöyle açıklamıştı."Sibel Can'ın ayağı kırılmış geçmiş olsuna gideceğim. O daha mühim!" Mahsun Kırmızıgül'ün Hilmi Topaloğlu ile ortak olduğu Prestij Müzik şirketi çok zora düşünce, adını yazarsam Türkiye'de gündem konusu olacak birinin talebi üzerine Enver Ören 3 milyon dolar nakit parayı Mahsun'un önüne serdi ki Kırmızıgül bile"Enver abi bana bu parayı veriyorsun ama ben bunu zor geri ödeyebilirim" dedi ve "Canın sağ olsun" karşılığını aldı. Enver Bey bu olayı bana "Hayır diyemeyeceğim biri ver dedi ve karşılığını fazlasıyla alırım diye düşünerek verdim" diye kendisi anlatmıştı. Yine o günlerde şöhret basamaklarını hızla tırmanan Beyaz namıyla Beyazıt Öztürk'e Milyonlarca dolar transfer ücreti teklif edildi ki bu tekliften son anda Aydın Doğan'ın sert uyarı telefonayla dönüldü. TGRT o dönem işi o kadar abarttı ki İFPAŞ diye bir şirket kurarak büyük paralarla Türkiye'nin en büyük köstüm arşivini oluşturdu.Amacı İslam ülkelerine evliya filmlerini satmaktı ama sonuç tam bir çöküştü ve çekilen onlarca evliya filminin bir tanesi bile satılamadı. İhlas Finans'ın savrulan paraları elbette TGRT ile sınırlı değildi.(S. 15, 16, 17)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder