12 Haziran 2022 Pazar
KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(233. YAZI)Zuhruf Süresi 89 Âyet olup Mekke'de inmiştir.Rahman Rahim Allah'ın Adıyla1-) Hâ. Mîm. 2,3-) Apaçık kitab’a andolsun ki biz, aklınızı kullanmanız için biz onu Arapça bir Kur’an kıldık. (Son vahyin tarihinde Şii ve Sünni din adamları, ümmileri Kur'an'dan engellemişlerdir. İnsanlar Kur'an'dan faydalanmadılar. Onun aydınlığına gitmediler. Halbuki yüce Allah ne buyuruyor."Apaçık kitab'a andolsun ki, aklınızı kullanmanız için biz onu Arapça (anlaşılır) bir Kur'an kıldık"Ne buyuruyor? Biz Kur'an'ı Arapça bir kitap kıldı ki aklınızı kullanasınız diye. Şimdi burada gerçekten çok ciddi bir konu var. Yüce Allah, "Kur'an'ı biz göndereceğiz, fakat aklınızı siz kullanacaksınız" buyuruyor."lealle" bir amacı bildiriyor.Yani aklınızı kullanasınız diye Kur'an'ı Arapça (anlaşılır) bir kitap olarak gönderdik.Şimdi Şia ve Ehl-i Sünnet din adamları ve eğitimcileri gençlerin akıllarına kelepçe vuruyorlar. Çocukların ve gençlerin akıl ve iradelerini kilitleyip tarihin karanlıklarına mahkum ediyorlar. Çocuklarımızı ve gençlerimizi cemaat ve tarikatların buz gibi duvarların arasında, yobaz kafaların esaretinde kaybediyoruz.Âyetlere baktığımızda yüce Allah'ın her insanı özgür yarattığını ve aklını kendisinin kullanmasını emretmektedir. Herkes aklını kendisi kullanacaktır. Ben sana aklını kullanmak için gerekli kural ve kaideleri gönderdim ama aklını sen kullanacaksın.Şimdi dinde olay şudur. Resüllerin en önemli görevi, insanların akıllarına vurulan zincirleri kırıp, üzerlerinde bulunan yükleri kaldırıp atmaktır. Demek ki eğitimin amacı aklı özgür bırakmaktır.Eğitim demek, aklın önünde bulunan bütün engelleri kaldırmaktır. Bir çocuğu cemaat ve tarikatların zindanına bırakırsan, o çocuğun aklına düşünme fırsatını, sorgulama nimetini vermez, belli dogmaların, statik düşüncelerin, dar kalıpların içerisine sokar da ona esaret zincirlerini vurursan o çocuk intihar edecektir. Şimdi Enes Kara'nın intihar etmesinin en önemli sebeplerinden bir tanesi budur. Kaldığı yer yurt falan değil, gençlerin akıl ve iradelerinin kemirildiği karanlık hücrelerdir. Belli bir adamın eserlerini okuyorlar yani çocuklara bunu zorunlu kılıyorlar. Muhafazakar yobaz kafalar bu inancı çocuklara ve gençlere din diye dayatıyorlar. Genç üniversitede tıp dersi alıyor, aynı zamanda gelecek bu yurtta da Risale-i Nur okuyacak, bunlar kendilerine kul yaratıyorlar.Çocukların ve gençlerin beyinlerine egemen olarak kendi kullarını oluşturuyorlar. Burası yurt değil, insan kaynaklarımızın yok edildiği merdiven altı bir şirk merkezidir. Bunlar çocukların akıl ve gönüllerini mahkum etmeye çalışıyorlar. Bunlar yüce Allah'a kul değil, muhafazakar cahillerin gözetiminde kendilerine mürit devşiriyorlar. Bunlar din eğitimi falan yapmıyorlar. Çocuklarımızı ve gençlerimizi sürü yapıyorlar Müslümanın iradesi var, zihni var, aklı var, gönlü var, duyguları var yani onları beşeri kaynaklara esir edemezsiniz. Onları sürü yapamazsınız çünkü onlar hayvan değiller. Çocukları ve gençleri birer hayvan sürüsü gibi görmek, onları hayvan muamelesi yapmak affedilir bir suç değildir.Olay şu: Biz Kur'an'ı bir kenara attık, mezhepleri öne çıkarttık onları birer din yaptık tarikatları ve cemaatleri öne çıkarttık, onları da birer din yaptık. Bu sefer yüce Allah'ın indirmiş olduğu hidayet ve rahmet kaynağı terkedilmiş bir vaziyette önemsiz kaldı. Adama soruyorsun, İmam-ı Azam böyle dedi, Şafi böyle dedi, Buhari, Müslim böyle rivayet etti.İtikatta mezhebin nedir? Maturidi diyor. Halbuki itikadda tek yol, yüce Allah'ın indirdiği vahiy'dir. Müslümanın iman ve itikadını bir beşer nasıl belirleyebilir?Dinlerini parçalayıp fırka fırka edip şialara ayrılanlar varya, (Ey Nebi!) Senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allaha kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını haber verecektir"(Enam- 159)Âyette geçen "leste minhum fi şey'in, inneme emruhum ilallâhi" cümlesi önemlidir. Yani, rivayet ve ictihadlarından, alim ulemalarından, efendi olarak gördükleri büyüklerinden, cemaat ve tarikatlarından, mezhep ve farkalarından vazgeçmedikleri sürece, ey Nebi! Sen bile onların işini çözemezsin, onların işini halledemezsin. Onların dinlerini parçalamaları çözümsüz bir problemdir. Ey Nebi! Sen bunlara bir çözüm getiremezsin" gerçeğini ortaya koymaktadır.)4-) Yani O, katımızda bulunan ana kitap’ta (levh-i mahfuzda) mevcut, yüce ve hikmetle dolu bir kitaptır. 5-) Siz, müsrif bir kavim da oldunuz diye, sizi zikirle (Kur’an’la) uyarmaktan vaz mı geçelim? (Yani hayatınızı şirk ve hurafe, yalan ve iftiralarla israf ettiniz diye sizi Kur'an ile uyarmaktan vaz mı geçelim?) 6-) Daha önceki ümmetlerde nice Nebileri (Resul olarak) göndermiştik.("Daha önceki" ifadesi, ancak ümmetler için kullanılır.Bu gibi yerlerde milletler kavramını kullanmak yanlış olacaktır. Çünkü aynı zaman ve zeminde yaşayanlara ümmet denirken, insanlık tarihinde ister şirk, isterse İslam olsun aynı inanca sahip olanlara millet denilmiştir. Dolayısıyla millet için daha önceki ifadesini kullanmak hatalıdır. Ama şimdiye kadar binlerce ümmet gelip geçmiştir. Millet geçmez, sürekli devam eder. Geçenler ümmettir. Onun için "her ümmetin eceli vardır..." (Âraf-34) "her ümmet için bir mensek kılınmıştır..." (Hac-34) "her ümmet için Resul gönderilmiştir..." (Yunus-47) Her milletin değil, çünkü millet ölmez kıyamet gününe kadar devam eder. İşte Kur'an bunun için mükemmel bir kitaptır. Kavramları muhteşem bir şekilde kullanmıştır.) 7-) Onlar, kendilerine gelen her Nebiyi mutlaka alaya alırlardı.(6.ve 7. âyetlerde Nebi kavramının kullanılmasının sebebi, Resullerin Nebilerden seçilmiş olmasındandır. 6.âyete dikkat edilirse anlatılan kişi Nebi'lerden seçilen Resûl'dur. Çünkü "her ümmetin Resul'u olur..." (Yunus-47)Ayrıca âyette "erselnêke" "elçi olarak gönderdik" fiili kullanılmıştır. Her Resul daha önce mutlaka Nebi'dir. Bazıları Resul olur. Bazıları da Resul olmadan vefat eder veya müşrikler tarafından öldürülür.)8-) Biz bunlardan daha zorba olanları da helâk ettik. Nitekim öncekilerde örneği geçmiştir. 9-) Andolsun ki, onlara gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan; "Onları şüphesiz aziz olan, her şeyi bilen Allah yarattı" derler. 10-) O, size yeri beşik kılmış yani yollarınızı bulasınız diye yeryüzünde size yollar kılmıştır. 11-) Gökten bir ölçüye göre suyu indiren O’dur. Biz onunla (kupkuru), ölü memlekete hayat veririz. İşte siz de böylece (mezarlarınızdan) çıkarılacaksınız. 12,13-) Bütün çiftleri O yaratmıştır. Ve size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar vâretmiştir ki, böylece onların sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabbinizin ni’metini anarak yani bunu bize musahhar kılanı tesbih ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz. 14-) Biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz (demelisiniz).
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder