20 Haziran 2022 Pazartesi

KUR'AN'DA SALÂT(6.YAZI)Sırada söz etmek istediğimiz âyet Nisa süresi 102;Bu âyet namazın meşrulaştırılmasında en çok delil olarak gösterilen âyetlerden bir tanesidir. Ancak âyeti yeterince dikkatli okursak göreceğiz ki, bu âyet aslında bugün bilinen namaza tamamen aykırı düşmektedir.Şimdi bu âyetteki secdenin gerçekten yere kapanmak olduğunu farz edelim ve âyetin ne dediğine bir bakalım "Sen de içlerinde bulunup..." burada "sen" tekildir. Onlara salat-ı ikâme ettirdiğin zaman (halen tekil) onların bir kısmı seninle (tekil) beraber salât'a dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar"Evet, şimdi bu manzarayı gözümüzde canlandıralım. Grubumuzun bir lideri bir komutanı bulunmakta ve arkasında silahlarını getirmiş bir grup var..." bir grup yanında dursun ve silahlarını getirsin..." Ve onlar secde ettiklerinde" ONLAR secde ettiklerinde (hepiniz yere kapandığında) demiyor.ONLAR secdeye gittiğinde demek, liderin secdeye gitmediği anlamına gelir.Daha sonrasında arkanıza (çoğul) geçsinler.Şimdi ne oldu?Aniden bir özne değişimi?Tekil olan senden çoğu olan size..." Yani onlar (ordu) lider hariç yere kapandı?İşte bu anlayış klasik namaz anlayışına terstir.Bu tanım lideri kapsamamaktadır.Bu durum, öznelere dikkat ettiğimizde ortaya çıkan tablodur.Bunun yerine biz bu âyette ne anlıyoruz, onu gösterelim:Daha önce de belirttiğimiz gibi, bu pasaj savaştan bahsediyor.Daha da spesifik olmak gerekirse, salât dönemlerini, savaş sırasında nasıl sürdürebileceğimizi anlatılıyor. Bu âyette bulunan secde kelimesi yara kapanmayı ifade etmiyor. Onun yerine salât dönemlerinde verilen kurallara, boyun eğmeyi ifade ediyor.Yani diyor ki: Sizlerin arkasında bulunsunlar.Âyet metnindeki ifade "verâiküm" olarak geçiyor.Buda birinin başka bir insanın göremeyeceği bir pozisyonda veya durumda olması gerektiği anlamına geliyor.Yani burada "sizi örtsünler" anlamını verdik. Tekrardan bunu görsele dökelim."Sen de içlerinde bulunup onlara salât'ı ikamet ettirdiğin zaman onların bir kısmı seninle beraber salâta dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar"Burada bir grup askerimiz bulunmakta ve örneğin burada, ortada bir liderimiz var.İçerisinden bir grup silahlarıyla beraber gelecek, Allah'ın sözünü işitecek, boyun eğecekler veayrılacaklar.Ve başka bir grup gelecek, Allah'ın sözünü işitecek, boyun eğecek.Secde ettiklerinde (emirlere boyun eğdiklerinde) yerlerine geri çekiliyorlar ve salât edenleri koruyorlar.Bu âyetin anlattığı olay budur.Namazın nasıl kılınacağı ile alakasızdır.Savaş sırasında salât dönemlerinin nasıl uygulanacağından bahseder. Kısacası savaş sırasındaki "Salât Dönemleri" dönüşümlü yapılıyordu. Bir grup gelecek, Allah'ın mesajını duyacak.Mesajlara boyun eğecek ayrılacak ve diğer bir grup gelecek ve aynı şeyleri tekrarlayacaklar.Zaten günümüzde sadece düğmeye basmakla bir anda şehirler yerle bir oluyor. Özellikle günümüzün savaşlarında namaz gibi bir ritüelden söz edilemez.Dolayısıyla bazı durumlarda savaş gerekli yani evrensel bir olay ise, savaşta bu şekilde bir ibadet söz konusu bile olamaz.11Eylül saldırılarından sonra ABD Umman denizinden 2000 km uzaklıkta bulunan Afganistan'daki Taliban'ın askeri mevzilerini füze ile bir dakikada yerle bir etti.Yani bu savaşta namaz kılma mevzusunu bir kenara bırakıp savaşla ilgili taktik ve talimatları göz önünde bulundurun.Bir sonraki âyette (Nisa-103) "Güvendeyseniz salât'ı ikâme edin, şüphesiz salât, vaktini iman edenlerin belirleyeceği bir yazgıdır" denmesinin sebebi de budur.Yani Nisa 103.âyetin son cümlesine hatalı bir meâl veriliyor.Yanlış Meâl : Şüphesiz ki namaz, müminler üzerine vakitle yazılmış (bir farz) dır" (M.Okuyan)Doğru Meâl: Şüphesiz ki salât'ın vaktini belirlemek müminlerin üzerine düşen bir yazgıdır (görevdir)Yüce Allah salât'ın vaktine müdahale etmez. Bu görev müminlerin kendi durum ve ihtiyaçlarıyla ilgili bir durumdur.Sadece Mekke'de inmiş olan bazı sürelerde yüce Allah, zor dönemlere hazırlık için Nebi'ye özel vakitlerde salât etmeyi önermiştir.(Hud-114,115; İsra-78,79; Müzzemmil süresi baştan sona kadar)Özetle salat dönemleri, hem mescitlerde hem de açık alanlarda Allah'ın mesajlarını dinlemek için yapılan belirli toplanma ve buluşmaların ismidir.Ve eğer bu pasajın da sonrasını okuyacaksanız Nisa-105/113 arasını,bunu net bir şekilde görürsünüz.Eğer mescitlerde namaz değil de, salât icra edilseydi, bugün islam toplumunun hepsi yüce Allahın kitabını öğtenmiş olurdu. Proflarının bile Kur'an cahili oldukları bir toplum olmazdı. Diyanet İşleri Başkanlığında ve ilâhiyat fakültelerinde kaç tane öğretim görevlisi Kur'an'ı biliyor? Salâttan maksat yüce Allah'ın kitabını öğrenip hayata hâkim kılmaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder