10 Haziran 2022 Cuma

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(231. YAZI)Şura Süresi 53 Âyet olup Mekke'de inmiştir.Rahman Rahim Allah'ın Adıyla1-) Hâ. Mîm. 2-) Ayn. Sîn. Kaf. 3-) Azîz ve Hakîm olan Allah, senden öncekilere vahyettiği gibi sana da aynı şekilde vahyetmektedir. 4-) Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. Yani O yücedir, azimdir. 5-) Neredeyse üstlerinden gökler çatlayacak! Melekler de Rablerini hamd ile tesbih ediyorlar yani yerdekiler için istiğfar ediyorlar. Dikkat edin ki Allah Ğafur ve Rahîm olandır.(Rüzgar ve yağmur gibi meleklerin yerdekiler için istiğfar etmeleri, yüce Allah'ın onları yerdeki canlılar hayatı için yaratması anlamına gelmektedir. Güneş, ay, gezegenler, yıldızlar, bulutlar, yağmur, rüzgar, fırtına ve bütün doğal güçlerin tesbih ve istiğfarlarının anlamı, yerde yaşayan canlıların hizmetinde olmalarından başka hiçbir şey değildir. Çünkü meleklerin âdeme secde etmesi bu gerçeği sembolüze ediyor. Bir sefer melekler ademoğlunun aklının önünde secde ederek boyun eğmişlerdir.) 6-) O'nun dununda evliya edinenler Allah'ın gözetimi altındadırlar yani sen onlara vekil değilsin. 7-) Şehirlerin anası ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları uyarman için, sana böyle Arapça bir Kur’an vahyettik. Bir fırka cennette, bir fırka da çılgın sâirdedir. 8-) Allah dileseydi (iradelerine ipotek koysaydı) onları tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dileyeni rahmetine kavuşturur; zalimlerin ise hiçbir dostu ve yardımcısı yoktur. 9-) Yoksa onlar Allah’ın dununda evliya mı edindiler? Halbuki veli olan yalnız Allah’tır. O ölüleri diriltir, her şeyin üzerinde bir kudrete sahiptir. 10-) (Dini konularda) düştüğünüz herhangi bir şeyde hüküm vermek yalnız Allah’a mahsustur. İşte, bu Allah, benim Rabbimdir. O’na tevekkül ettim yani sadece O’na yönelirim. 11-) O, gökleri ve yeri yoktan var edendir. Size kendi nefislerinizden eşler, hayvanlardan da (kendilerine) eşler kılmıştır. Bu suretle orada çoğalmanızı sağlamıştır. O’nun misli hiçbir şey yoktur. Yani O işitendir, görendir. 12-) Göklerin ve yerin kilitleri O’nundur. Dilediğine rızkı alabildiğine yayar, dilediğine ölçülü verir. O, her şeyi bilendir. 13-) "Dini ikâme edin yani onda ihtilafa düşmeyin" diye Nuh’a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya tavsiye ettiğimizi Allah size de dinde bir şeriat kıldı. Fakat kendilerini dâvet ettiğin bu (tevhid dini), müşriklere büyük geldi. Allah dileyeni (vahiy'le) kendisine yöneltir yani kendisine yöneleni hidayete ulaştırır. YER YÜZÜNDE BÖYLE BİR CEHALET YAŞANMADI.İnsanlık için hidayet ve rahmet olarak Allah'ın indirdiği vahyin tek bir kavramını çözemeyen Şia ve Ehli Sünnet âlimleri iftira dinde yüzlerce, hatta binlerce lafız ve kavram geliştirerek korkunç bir cehalet örneği göstermişlerdir. Şii ve Sünni din âdamları, Kur'an'da bulunan en basit kavramları bile anlamaktan aciz iken, iftira dinde saçma sapan bir çalışmanın içine girmişler. MESELA:Nebi ve Resul, salavat ve şefaat zikir ve tebyin, ümmet ve millet, tafsil ve tasrif, tefsir ve te'vil, ihlas ve İslam, din ve iman, secde ve rükû, ibadet ve takva, fakir ve miskin, hamd ve şükür, kıraat ve tilavet, ihsan ve iftira gibi kavramların hangi anlama geldiğini bilmezler. Dolayısıyla bu makalede "Usul'u hadis, hadis ıstılahları, sünnet ve hadis ilimleri" adı altında nasıl korkunç bir şirk dini meydana getirdiklerini göreceğiz. İŞTE ŞİA ve EHL-İ SÜNNET DİNİNİN ŞİRK BATAKLIĞI."Usul-ü hadis, Allah Resulü'nün sünneti,Hasen hadis, hasen lizâtihi, sahih li gayrihi, hasen li gayrihi,zayıf hadis, mevaiz, mevzu hadis, mu'an'an, sahabe ve tabiinin hadisleri, merfu hadis, maktu hadis, mevkuf hadisler. Metin, senet, muttasıl, muallak hadisler, munkatı hadisler,müdrec, mürsel, muselsel, musahhaf, muharref, müsnet muhaddis,hadis hafızları, mütevatir ve meşhur hadisler, aziz, garip, mu'daf,mudelles, mürselul hafi, şazz, mahfuz, münker, maruf hadisler,metruk ve ahad hadisler, muallak hadisler, muallel, muzdarip, maklub, muttasıl, senetlerde mezit, garip hadis, sahih lizatihi, haberi vahid, tedribu'r râvi, itibâr, muhkem, muhteliful hadis, nâsih- mensuh, ilelu'l hadis, garip hadisler.Muhaddisler için kullanılan bazı kelimeler. Tabaka, sahabe, tabiin, muhadram, zayıf, sika, hafız. Cerh ve ta'dil ilmi, zayıf hadis, gayri sahih hadis, galat, cehalet, hâl, inkitâ, bid'at, muhalefet, muallak hadisler, haber ve eser, hadisi kutsi, semâ, kıraat, icazet, münavele, kitabet, i'lam, vasiyet, vicadet, eda şekilleri,hadis ravileri ilmi, muhalefetul hadis ilmi, garibul hadis ilmi,rivayet kitaplarının dereceleri, belli başlı rivayet kitapları ve musnetler. sahih hadis kitapları, câmiler, müsnedler, mü'cemler, müstedrekler, müstehrecler, cüz'ler, hadislerin kısımları,şaz hadis, müselsel hadis, musahhaf hadis, hadise tedvini, hadis tasnifi, ehli hadis, ehli rey,Kütübü Sitte:(Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Nesa'i, Sünen'ler, âbâ ve âbnâ, âdalet, abâdile, adaletu'r-Râvi, adl, ahad, ahberânâ, ahberânâ kira'eten, aleyh, akvâl, esanid, âli, arz, asahhul ahadis, asahhul esanid, asahhul kütüb, ashab, ashâbul bid'a, ashâbil hadis, asl, aziz, bedel, beyan, bid'atu'r râvi, cehalet, câmi, el- camiu's- Sahih, cârih, ceyyid, ehlu'l heva, ekâbir ve esâğir, elkab,ercâhul esanid, esbet, esbetul esanid, eser, esma ve kuna, etkan, evsakun nas, ferd, ferdi muhalif, ferdi mutlak, ferdi nisbi, fikhu'r-râvi, fısk, fukaha-i seb'a, gayru sika, hadisi ilahi, hadisi rabbani, hasen garip hadis, hasenu'l İsnad, hıyar, hücce, illet, ilmul hadis, ilmi nazari, ilmi zaruri, ibdal, i'cam, idrac, ihtilat, kadh, kavl, ma'lul, meçhul, mechulu'l adale, meçhulul ayn, mechulu'l hal, merdut, mevali, mestür, mu'addil, müphem, mücalese, mücaz, müdebbec, müdevven, müdrec, müfredat, müfterik, muhazram, muhkem, mukabele, mukatebe, mukillun, muksirun, mumli, münavele, mürüvvet, musafaha, musahhaf, musannef, musavât, müstefiz, müstemil, müteşabih, mütevatir, mutkin, muttasıl, müttefik, muttehemun bi'l kizb, muvafakat, muvatta, muzdarib, nazil, râvi, rivayet, rivaye bi'l manâ, sabık ve lâhik, sabit sadıka, sadık, sahife, sahih, sahiheyn, sahih garip, sahih hasen garip, sakıt, salih, sâmi, sened, şahid, şakk, şâz, tabakât, tabi'i, tahric, tahrif, takti, takebul hadis, ta'lik, tashif, tashih, tasnif, tazbib, tedlis, telkin, tedvinu'l hadis, temriz, tercih, tesviye, tevarih ve vafeyat,uluvv, vasiyyet, vaz, vehim, vuhdan, zabt, za'if hadis, za'ıfun cidden, zarb, zevaid, zındık, ziyade, zü'afa.Daha yüzlerce lafız ve kavram, binlerce âlim ve müfessir, muhaddis ve fakih bu uydurma şirk dini ile hayatını çürütmüş,Allah'ın kitabından hiçbir haberi olmadan sapmış, dünya hayatında ümmetleri cehennemin mutfağına mahkum ederek sapıtmasına sebep olmuş en sonunda cehennemin alevli ateşine odun olmuştur.14-) Onlar kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki (ırk-kâbile-aşiret-mezhep- cemaat- tarikat) taassubu yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer belli bir süreye kadar Rabbinden bir (erteleme) sözü geçmiş olmasaydı, aralarında hemen karar verilirdi. Onlardan sonra kitaba vâris kılınanlar da onun hakkında derin bir şüphe içindedirler. 15-) İşte onun için sen (tevhide) dâvet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların hevalarına tabi olma ve de ki: Ben Allah’ın indirdiği Kitab’a iman ettim yani aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bize, sizin sizin amelleriz de sizedir. Aramızda tartışacak bir konu yoktur. Allah hepimizi bir araya toplar, dönüş de O’nadır. (Âyette "İstikâmet sahibi ol" değil de, "emrolunduğun gibi istikâmet sahibi ol" denilmesi çok önemlidir. Yani vahye göre inanç ve hayat yoksa, istikâmet olmayacaktır. İkincisi, bizim mezhepçi hurafecilerle tartışacak bir şey yoktur. Çünkü dinlerin biri tevhid dini olan İslam yani Allah'ın hanif dini, diğeri ise, şirk dini olan Şiilik ve Sunnilik yani Allah adına iftira edilmiş beşeri din. Bunlar arasında tartışma olur mu? Biri hakkın ta kendisi, diğeri şirk ve küfrün en önde gideni.) 16-) Yani kendilerine (her türlü ilmi ve mantıklı) cevap verildikten sonra, Allah hakkında tartışmaya girenlerin delilleri, Rableri katında anlamsızdır. Onların üzerinde bir gazap yani onlar için şiddetli bir azap vardır. 17-) Kitab’ı yani mizanı hak (bir amaca yönelik) olarak indiren Allah’tır. Onu sana idrak ettirecek nedir ki! Belki de o (son) saat yakındır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder