27 Haziran 2022 Pazartesi

KUR’AN-I MÜBİN’İN MEÂLİ(245. YAZI)Kaf Süresi 45 Âyet olup Mekke'de inmiştir.Rahman Rahim Allah'ın Adıyla1,2-) Kâf. Mecid Kur'ân'a andolsun ki kâfirler, aralarından kendilerine bir uyarıcının gelmesi acayiplerine gitti yani "Bu acayip bir şeydir!" dediler.3-) "Öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (dirilecekmişiz)? Bu, uzak bir dönüştür!"4-) Şüphesiz biz, yerin; onlardan neleri eksilttiğini bilmekteyiz yani indimizde (amellerini) muhafaz eden bir kitap vardır.5-) Hatta hak kendilerine gelince onu yalanladılar. Artık onlar perişan bir haldedirler.6-) Üstlerindeki göğe bakmazlar mı? Onu nasıl bina ettik ve onu nasıl ziynetlendirdik (süsledik!) Yani onda hiçbir yarılma ve çatlaklık yoktur.7-) Yeri de yaydık ve orada araziler yerleştirdik yani orada her türden iç açıcı çiftten bitkiler bitirdik.8-) Bütün bunlar, içtenlikle Allah'a yönelen her kulun gözünü açmak yani ona öğüt ve ibret vermek içindir.9,11-) Gökten de mübarek (bereketli) bir su indirip onunla kullar için rızık olarak bahçeler ve biçilecek taneler (ekinler) ve birbirine girmiş kat kat tomurcukları olan yüksek hurma ağaçları bitirdik yani böylece onunla ölü bir beldeye hayat verdik. İşte (dirilip kabirlerden) çıkış da aynen böyle olacaktır.(Gökten indirilen yağmur için mübarek denmesinin sebebi kimyasal özelliklerinin farklı olmasından dolayıdır.)12,14-) Onlardan önce Nûh kavmi, Ress halkı ve Semûd kavmi, Âd ve Firavun, Lût'un kardeşleri, Eykeliler, Tübba'ın kavmi de yalanlamıştı. Bütün bunlar (kendilerine gönderilen) Resulleri yalanladılar, böylece kendilerini uyardığım şey gerçekleşti.(Birinci yalanlama vahiy'le ilgili iken, ikinci yalanlama Resullerle ilgili gelmiştir. Çünkü "tekzib" "yalanlama" Resuller bağlamında kullanılan bir kavramdır. Nebiler için "tekzib" "yalanlama" kullanılmamıştır.Fakat Resuller vahye eşit bir konuma sahiptirler. Dolayısıyla vahyi yalanlama Resulleri yalanlamadır.) 15-) İlk yaratmada âcizlik mi gösterdik ki (yeniden yaratamayalım)? Doğrusu onlar, yeniden yaratılış konusunda şüphe içindedirler.16-) Andolsun, insanı biz yarattık yani nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız.17-) Üstelik, biri sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki alıcı melek de (onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir.18-) (İnsan) hiçbir söz teleffuz etmez ki onun yanında (yaptıklarını gözetleyen) rakib yani atid (kaydeden hazır) biri bulunmasın.19-) Ölüm sarhoşluğu bir hak olarak gelir de ona, "İşte bu, senin öteden beri kaçıp durduğun şeydir" denir.20-) (İnsanlar öldükten sonra tekrar dirilmeleri için) Sûr'a üfürülecek. İşte bu, vâdedilen şeyin gerçekleşeceği gündür.21-) Herkes beraberinde bir sevk edici yani bir şahitle gelir.22-) Ona "Andolsun ki sen bundan gaflette idin. Şimdi gaflet perdeni açtık; artık bugün gözün keskindir" (denir.)23-) Beraberindeki arkadaşı (onu sevketmekle görevli), «işte bu (onun amelini yansıtan kitap) yanımda hazırdır,» der.24,25-) (Allah,) şöyle der: "Atın cehenneme, (hakka karşı) inatçı, hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci her kâfiri!"26. "Allah ile beraber, başka bir ilâh edinen o kimseyi atın şiddetli azabın içine!"27-) Arkadaşı (olan din adamı şeytan) der ki: "Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi (haktan) uzak bir sapkınlık içinde idi."28-) (Allah,) şöyle der: "Benim huzurumda çekişmeyin. Çünkü ben bu (konudaki) uyarıyı size önceden takdim ettim"29-) "Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim."30-) O gün Cehenneme, "Doldun mu?" deriz. O da, "daha var mı?" der.31-) Cennet, muttakilere uzak olmayacak şekilde yaklaştırılacak.32,33-) Onlara şöyle denir: "İşte bu, size (dünyada) vaad edilmekte olan şeydir. O, her tevbe eden, O'nun emrini gözeten için, görmediği hâlde sırf saygıdan dolayı Rahmân'dan korkan yani O'na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir."34. "Oraya selâmetle girin. İşte bu, huld (devamlılık) günüdür."35-) Orada kendileri için diledikleri her şey vardır. Katımızda daha fazlası da vardır.36-) Biz onlardan önce, kendilerinden daha şiddetli (güçlü) nice nesilleri helâk ettik de ülke ülke dolaşıp kaçacak delik aradılar. Kaçacak bir yer mi var?37-) Şüphesiz bunda, kalbi olan yahut hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır.38-) Andolsun, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde (altı evrede) yarattık. Bize bir yorgunluk da dokunmadı.39-) O hâlde onların söylediklerine sabret yani güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini hamd ederek tespih et.40-) Gecenin bir kısmında ve secdelerin ardından da O'nu tespih et.41-) (Ey Nebi!) Çağırıcının yakın bir yerden sesleneceği gün, (o sese) kulak ver.42-) O gün insanlar hakka çağıran o korkunç sesi işiteceklerdir. İşte bu, (kabirlerden) çıkış günüdür.43-) Şüphesiz biz diriltir ve öldürürüz. Dönüş de ancak bizedir.44-) O gün yer, onların üzerinden süratle yarılıp açılır. Bu, (hesap için) bir toplamadır, bize göre kolaydır.45-) Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba (cabbâr) değilsin. O hâlde sen, benim uyarımdan korkan kimselere Kur'an ile öğüt ver.(Son âyet, Allah Resulünün sadece vahiy'le uyardığını açık olarak ortaya koymaktadır. Yani din ve hüküm olarak Kur'an'dan başka hiçbir kaynak yoktur.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder