10 Nisan 2022 Pazar
SALÂT NAMAZ DEĞİLDİR. (19.YAZI) Yüce Allah’ın bizden istediği salât namaz değil, öğrenim ve dayanışma idi. Sonuçta saptıranlar din adamları sapanlar da ümmetin ümmileri olmuştur. Yüce Allah, bu vahim ihaneti affetmedi. Emevi ve Abbasilerin arkasından giden din adamları kendilerine tâbi olanları zelil ve perişan ettiler. Avrupalılar da haklı olarak dünyanın gücüne, eğitimine, siyasetine, parasına ve refahına hakim oldular. Çünkü salât'ı ikâme etmek yüce Allah’ın değişmez ve değitirilemez sünnetiydi.İnsanlardan istediği en önemli yasalarından birisiydi.Salat, evrensel ahlak sistemiyle uyumluydu.İnsanların ihtiyaçlarını karşılamaya yeterliydi.Dolayısıyla bunu yerine getirenler nimete nail oldu. Geleneksel dinin taklitçileri de, kafalarından ürettikleri sanal Nebi sünnetiyle salat'a, namaz diyerek kendilerine hiç bir faydası olmayan sanal bir ibadetin peşine düştüler. Yani Yahudilerin, Hristiyanların, Şiilerin ve Sünnilerin ilahları da, Resülleri de, kitapları da, din ve imanları da sanaldır bir yanılsama bir hayaldir. Salât'ın amacı; hurafeyi ve Allah’a atılan iftirayı darmadağın etmek, hatta bir daha dirilemeyecek şekilde yok etmektir. Aslında uydurma dinle salâttan başka hiç bir şeyle mücadele edemeyiz, çünkü insanlara vahiy'le zihinsel destek yani Kur'an'ın ilmini ulaştırmazsak itikâdi tehlikelerden kendilerini koruyamazlar. Onun için yüce Allah, Musa (a.s) a "zikrim için salât'ı ikâme et" (Tâhâ-14) buyuruyor. Ama maalesef Nebi (a.s) dan hemen sonra iman edenlerin saltanat gafleti, vahye sığınmayışları yani ete kemiğe bürünmüş şeytanların ve tağutların zihinsel oyunu ile ümmet fenâ halde aldatılmıştır. Şii ve Sünni mollalar salât'ı namaza döndürerek, vahiy'den yüz çevirmişlerdir. Salât'ın bir anlamı da insanları olgunlaştırma ve erdemli bireylere ulaştırmasıdır. Biz iddia ediyoruz; “salât” ın namaza evrilmesi, orijinal ve organik vahiy dininin anlaşılmasını imkansız kılmıştır.Şii ve Sünni dünyada en büyük ve en karanlık cehalet Kur'an'a karşı olan cehalettir. Bu kapkaranlık dünyada, din adamları, Kur'an'ın en basit kavramlarından habersizdir. Ama aslında her şey Kur'an'ı bilmeye gelip dayanıyor. Kur'an anlaşıldığı zaman, onun basiretiyle rivayetlerin karanlık dünyasını görürüz. Kur'an'ı hakkıyla okuduğumuz zaman, ümmetin içine düştüğü korkunç durum, insanların nasıl bir felakete mahkum edildiğini anlarız. Müşriklerin Mekke kutsallarına yaptıkları ritüelleri yada bu ritüelleri yaratıcıya uyarlayan yahudilerin tapınmalarını “Rabbimiz sanki kendisine yapılmasını istiyormuş ” gibi bir algı yaratılmıştır. Sünnilik dendiği zaman, akla Ümeyyeoğulları yani Emeviler gelmesi gerekiyor. Şiilik denildiğinde ise, akla İran'ın kadim dini olan Mecüsilik akla gelmesi gerekiyor. Emevi ve Abbasi mezhep rivayetlerinin kirliliğine izin vermeyen, aklı temiz tutan müvahhidler, salâtın namaz olmadığını fark etmeleri gerekiyor!Bin yıldan beri gelen namaz, evrensel hanif dine cezbedici bir özelliği var mıdır? Yoksa akıllı ve mantıklı insanları fıtrat olan hanif dinden uzaklaştırıcı bir özellik mi taşıyor? Namaz algısı, Kur'an eğitimini (salât'ı ikameyi) engelliyor mu engellemiyor mu?Neden en çok namaza değer verenler en büyük Kur'an cahili oluyorlar? Şu dünya hayatında vahiy'den daha önemli bir şey var mıdır? Namaz kılanlar neden Kur'an'ı anlayamıyorlar. Cevap: Evet! Namaz algısı Kur'an'dan uzaklaştırıyor ve onun anlaşılmasını engelliyor. Bunu görmek için namaz kılanlara bakmanız yeterli!Arabından Acemine, Türkün'den Kürdüne kadar hiç birinin Kur'an'la en ufak bir bağlantısı yoktur. Bırakın bağlantıyı, Kur'an diyenleri bir vebalı gibi, en tehlikeli bir mikrop olarak görüyorlar. Halbuki bir insanın ustası ne kadar kaliteli olursa, çırak o oranda kaliteli olacaktır. Öğretmeni Allah olan ile öğretmeni şeytan olan bir olur mu? İşte yüce Allah’ın Kur'an'da buyurduğu ile rivayetlerin ve mezhep müçtehidlerinin yalanları arasında bu kadar büyük bir fark uzun bir mesafe vardır. Kur'an'ı Mübin'de doksan dokuz yerde geçen salât konularını incelediğimizde şu âyetler dışında kalan âyetler zihinsel destek alma olan öğrenim ve eğitimle ilgili olarak görülüyüyorlar. Sırf “dayanışma” ile ilgili ayetler: Bakara- 110; Enfal- 35; Tevbe- 84- Hac- 35; Müddessir- 43, Maun- 4. olup toplam 6 tanedir. Kalan doksan üç tanesi eğitim ve öğretimle doğrudan alâkalı olduğu gibi maddi yardım ve dayanışmayı da içinde barındırır.Destek; ilk önce bilgide yani eğitimde, sonra inançta başlar. Her eylemin ilk kuluçkası edindiği bilgidir. İnsanlar bilgileri nisbetinde değişik inançlara sahip olurlar. Sonra mensup olduğu dinin gereklerini öğrenmiş olduğu bu bilgi çerçevesinde yaparlar. Bu bakımdan bilgi desteği almak salât oluyor. “Bilgi desteği” olmadan salât olmaz. Şayet salât Kur'an'ın ortaya koyduğu gibi anlaşılsaydı, bugün dünya maddi manevi en az yüz yıl daha ilerde olacaktı.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder