5 Nisan 2022 Salı

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(177.YAZI) Hac Süresi 14-) Muhakkak ki Allah, iman edip iyi davranışlarda bulunan kimseleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere kabul eder. Şüphesiz Allah dilediği şeyi yapar.15-16) Her kim, Allah’ın, dünya ve ahirette kendisine yardım etmeyeceğini zannetmekte ise, artık o semadaki bir sebebe uzansın, sonra da (şirkle ilişkisini) kessin! Şimdi bu kimse baksın, bu önlemi gerçekten kendisini öfkelendiren şeyi nasıl giderecek görsün yani böylece onu (Kur'an'ı) apaçık âyetler halinde indirdik yani Allah dileyen kimseyi hidayete ulaştırır. (Hidayet ve sapkınlık vahyi dinde tek kaynak kabul edip etmemekle ilgili olduğu için 16.âyette bulunan "men yuridu" fiiline, "dilediğine" diye bir mana verilemez. İkincisi, âyetin birinci cümlesi, "böylece onu (Kur'an'ı) apaçık âyetler halinde indirdik" denildikten sonra, "men yuridu" fiiline "dilediğine" gibi bir mananın verilmesi abesle iştigal olacaktır. 17-) İman edenler, Yahudi olanlar, Sâbiîler, Hristiyanlar, Mecûsîler ve müşrik olanlara gelince, muhakkak ki Allah, kıyamet gününde aralarını ayıracaktır. Çünkü Allah her şeye şahid olandır. 18-) Görmez misin ki, göklerde olanlar ve yerde olanlar, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah’a secde ediyor; birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur yani Allah kimi hor ve hakir kılarsa, artık onu keremli kılacak kimse yoktur. Şüphesiz Allah dilediğini yapar. (Yüce Allah dilediğini yapar, ama keyfi iş yapmaz. Yani yüce Allah koyduğu kâide ve yasalara göre iş yapar. Yoksa göklerde ve yerde düzen işlemez, her şey alt üst olur, bilim ve teknoloji gelişmezdi.) 19-) Şu iki gurup, Rableri hakkında çekişen iki hasımdır: Kâfir olanlar için ateşten bir elbise biçilmiştir. Onların başlarının üstünden kaynar su dökülecrktir! 20-) Bununla, karınlarının içindeki (organlar) ve derileri eritilecektir! 21-) Yani onlar için demirden kıskaçlar da vardır! 22-) Gamdan (kederden) dolayı oradan her çıkmak istediklerinde, oraya iade edilirler yani "Tadın yakıcı azabı!" (denilir). 23-) Şüphesiz ki Allah, iman eden yani salih ameller işleyenler için, altından nehirler akan cennetlere dâhil eder. Bunlar orada altın bileziklerle ve incilerle bezenirler yani orada giyecekleri ipektir. 24-) Ve onlar, sözün en temizine yöneltilmiş yani Hamid olan Allah’ın yoluna hidayet edilmişlerdir. 25-) Kâfir olanlar yani Allah’ın yolundan ve -yerli, taşralı- bütün insanlara eşit kıldığımız Mescid-i Harâm’dan (insanları) engellemeye kalkanlar (şunu bilmeliler ki) kim orada (böyle) ilhad ile zulüm ile sapmak isterse ona acı azaptan tattırırız. 26-) Bir zamanlar İbrahim’e Beytullah’ın yerini hazırlamış ve (ona şöyle demiştik): Bana hiçbir şeyi şirk koşma yani tavaf edenler, ayakta olanlar yani rükû- secde edenler için evimi temizle. 27,28-) Yani insanlar arasında haccı ilân et ki, gerek yaya olarak, gerekse nice uzak yoldan gelen yorgun argın binekler üzerinde, kendilerine ait bir takım menfaatleri yakînen görmeleri, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günlerde Allah’ın ismini anmaları için sana gelsinler. Artık ondan hem kendiniz yeyin, hem de zor durumda olan fakire yedirin. (Fakir her zaman zor durumda olduğu için böyle buyrulmuştur. Yoksa zor durumda olmayan fakir yoktur.) 29-) Sonra (şirk gibi manevi) kirlerinden arınmaya karar versinler yani nezirlerine vefa göstersinler ve eski beyti tavaf etsinler. 30-) Durum böyledir yani her kim, Allah’ın yasaklarını tâ'zim ederse bu, Rabbinin indinde kendisi için daha hayırlıdır. (Haram olduğu) size tilâvet olunanların dışında kalan nimetler size helâl kılındı. O halde, putperestlik pisliğinden sakının yani yalan sözden sakının. 31-) Kendisine şirk koşmaksızın Allah’ın hanifleri (O’nun birliğini tanıyan saf kullar) olun yani kim Allah’a şirk koşarsa sanki o, gökten düşüp parçalanmış da kendisini (vahşi) kuşlar kapışmış, yahut rüzgâr onu uzak bir yere sürüklemiş (bir nesne) gibidir. (Yukarıdaki âyeti okurken, aklınıza, Afganistan, Suriye, Irak, Libya gibi, mezhepler dinini, İslam'dan ileride gören Sünni ve Şii coğrafyalar gelmesi gerekiyor. Aynı zamana Akdeniz ve Ege'nin ümmete nasıl bir kabristan olduğu da unutulmamalıdır. Ayrıca Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa gibi akbabaları da akıldan uzak tutmamak gerekiyor. İnsanlara tevhid ahlakını vermekten daha önemli bir şey yoktur. Çünkü şirkten daha ölümcül bir silah icad edilmemiştir.) YANİ ŞİRK BÜYÜK BİR BELADIR. Rahmân ve Rahim olan Allah Kur'an'da şöyle buyuruyor."Şüphesiz bu Kur'an, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. Başka yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti"(En'am- 153) Allah tarafından indirilen tevhid sisteminin evrensel bir ahlakı, standart ve üstün kalitede bir yapısı mevcuttur. Tevhid sistemi ve İslam ahlakı ibret olma haricinde hiçbir zaman geriye doğru işlemez, ataların uydurma dinini taklit etmeyi reddeder.(Bakara-170; Mâide-104; Lokman-21; Zuhruf-23,24)Kur'an'ın dini olan İslam, insanların önünü aydınlatan, bilimsel ve teknolojik gelişmeler gibi, sürekli olarak ileriye doğru bir hedefe yönlendirmektedir. Yani Kur'an'ın öyle bir ilmi, öyle bir sistemi, öyle bir ahlakı, bağlam ve bütünlüğü, akıl ve mantığı var ki, insanların akıl ve fikirlerini aşacak bir mükemmelliğe sahiptir. İnsanlık tarihinde yapılan bütün icat ve keşifler Kur'an'da var olan ilmi ve fikri kurallara hiçbir zaman aykırı düşmemiştir. Fakat şirke bağlı olan fırka ve cemaatlere, mezhep ve tarikatlara, kurum ve kuruluşlara baktığımızda dini, ahlaki, fikri, ilmi ve ameli standart bir kalite yakalamak mümkün değildir.Kur'an, hangi din ve kültür, hangi ilim ve geleneğe, hangi millet ve inanca bağlı olursa olsun insanların bir araya gelip ilmi ve fikri bir mücadelenin içine girmelerine engel koymaz. İndirilen vahiy dini insanların iradeleri üzerinde dini ve ameli hiçbir baskı kurmaz.(Yunus-99; Gaşiye-21, 22) İnsanlar birbirlerinin haklarına tecavüz etmedikleri sürece din bakımından tam bir özgürlük içinde hayat sürebilirler. Fakat şirkin egemen olduğu mezhep ve fırkalarda böyle özgür bir anlayış ve evrensel bir ahlak elde etmek mümkün değildir. Şirkin elde ettiği mezhep ve fırkalarda koyu bir taassup, kapkaranlık bir cehalet, statik bir düşünce ve akılsız bir taklit hakimdir.Aynı şeyleri düşünen ve aynı şeylere iman eden mezhep, fırka, şia,cemaat ve tarikatlar, dinlerine aykırı bir inancın neşvü nema bulmasına fırsat vermezler. Bu din mensupları, inanç ve fikirlerine karşı aykırı bir sesin çıkmasına asla tahammül etmezler. İçeriden ve dışardan birinin seslenerek havanın oksijensiz olduğunu ve ortamın kötü koktuğunu söyleyemez. İşte indirilen vahiy ile insanları uyaran (Enbiya-45; Kaf-45) Allah elçilerinin ve Kur'an ehli muvahhidlerin (Hac-72; Mümin-35) önemi burada kendini gösteriyor.Yani mezhep ve fırkalarda batıl din ve şirk pisliğiyle kirlenen zihin ve beyinleri dışarıdan birinin uyarması son derece önemlidir.Çünkü fırka, mezhep ve cemaatlerin içinde bu uyarı ve ikaz vazifesini yapacak özgür düşünceye sahip, aklı başında olan birisini bulmak mümkün değildir.Mezhep şirkine ve fırka karanlığına mahkum olanlar kiyamet gününe kadar hatta cehennemi görünceye kadar bu kahrolası kör inançtan ve karanlık zihinden kurtulamazlar.(Bakara-165,166,167; Şuara-91/103)Tağut dininin mensupları yanlış ve kötü yolda olduklarının farkında olmazlar.İnanç ve fikirlerinin şirk olduğunu asla kabul etmezler. "...Çünkü onlar Allah ile beraber şeytanları evliya edinmişler. Gerçek böyle iken kendilerinin hidayette olduklarını sanıyorlar"(Âraf- 30) "Kim rahmanın zikri olan Kur'an'dan gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz. Şüphesiz bu şeytanlar(din adamları) onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar, kendilerinin hidayette olduklarını sanırlar"(Zuhruf-- 36, 37)Dolayısıyla mezhep ve fırkalara bağlı olmayanlar şirk ve benzeri günahlardan daha kolay ve çabuk kurtulurlar. Ehl-i Sünnet ve Şia'da mezhep imamının ve fırka liderinin otoritesinin ve iradesinin aşılmasına müsaade edilmez. Yani mezhep imamları ve fırka liderleri sorgulanamaz birer "İlâh" ve "Rab" konumuna yükseltilmişlerdeir.(Tevbe-31) Böyle olunca toplumda ilim ve fikir, aklı kullanma ve tezekkür, sorgulama ve özgürlük, merhamet ve yenilenme meydana gelmeyecektir.Toplumda, tefekkür ve aklı kullanma, ilmi ve fikri özgürlük olmayınca, sosyal hayatta gelişme, büyüme, refah ve huzur olmayacaktır.İlimde ve fikirde, icatta ve keşifte ilerleme ve gelişme olmayınca, toplum içine kapanacak, düzen bozulacak, toplum durağan ve statik bir hayata mahkum olacaktır.Kendini yenilemeyen mezhep ve fırka mensupları koyu karanlık bir inanç ve taklitçi bir düşünce ile kendi içine kapanacak, bozulmaya, kokuşmaya, çürümeye, nihayetinde psikolojik bunalımlarla boğuşmak zorunda kalacaklardır. İşte bu yüzden Kur'an sürekli olarak "Ey insanlar! Ey iman edenler ! Ey Ademoğulları! diyerek mesajının evrensel olduğunu, ilâhi ve evrensel mesajın dar kalıpların içine hapsedilmesinin doğru olmayacağını öğütlemektedir. Tevhid, İslam, hanif, takva, ibadet, ihlas ve güzel ahlak olarak din, Kur'an'da en ince detaylara kadar yer almış en mükemmel bir şekilde tamamlanmıştır. Şirk açısından da Kur'an, bir nokta, bir zerre kadar karanlıkta bir şey bırakmamıştır.Yine hangi dine mensup olursa olsun insanların birbirlerine karşı nasıl hareket edeceklerini, nasıl bir tutum içerisinde olacaklarına kadar sosyal ve bireysel hayat için Kur'an birçok detay vermektedir. İşte burada önümüze çıkan en büyük tehlike ve aşılmaz engel, mezhep taassubu, ataların şirk dini ve toplumu etkisi altına alan baskın geleneklerdir. Çünkü mezhep taassubunu ve fırkacılık karanlığını aşamadığımız zaman Kur'an'a ve evrensel ahlaka ulaşma imkanını baştan kaybediyoruz.Din Allah'ındır, tevhid Allah'ın fıtrat dinidir.Vahiy evrensel, ilâhi bir kalite ve sağlam bir karaktere sahiptir.Allah'ın dini hak, evliya ve ilâhların dini şirktir..(İsra- 81) Allah'ın dini mutlak hidayet, mezheplerin dini baştan sona kadar sapkınlıktır.(Yunus-32) Allah'ın dini vahdet, mezheplerin dini tefrika ve bölücülüktür" (En'am-159; Rum-30,31,32) Allah'ın dini bütüncül, fırkaların dini paramparçadır.(Âli İmran-103,106; Hac-31)Allah'ın dini orijinal, mezheplerin şirk dini sanal, Allah'ın dini organik, şirk dini hormonlu, Allah'ın dini şifa, rivayetlerin şirk dini zehirli ve ölümcüldür. Vahiy dini insanı tüm dünya karşısında özgür bir birey yaparken, uydurma hadis dini bin sene önce çürümüşlere mahkum eder. Mezheplerin şirk dini insanı sayısız ilâh ve Rablere kul köle yaparken, tevhid dini insana özgür bir zeka, mükemmel bir saygınlık ve evrensel bir ahlak bahşeder. Şeytanların ve tağutların şirk dininde ilmi, akli ve teknolojik bir gelişme olmaz.Uydurma mezhep dinlerinde her mezhep ve fırka diğerini istemez, hiçbir zaman bir araya gelemez, bir birlik kuramazlar. Çünkü birbirlerinden ölümüne nefret ederler. Fakat Kur'an'a iman edenler, yalnızca kendi aralarında değil, fanatik İslam düşmanı haricinde kalan bütün insanlara iyilik yapar, onlara kucak açarlar.(Mümtehine--8,9 )Mezhep ve fırka şirkine bulaşanlar dinde olmayan en ufak bir ayrıntıda boğulurken, kendi dinlerine karşı gelen herkesi sapkın ve kafir ilan ederler. Muvahhidler ise Allah'ın indirdiği âyetleri inkar ve alay edenlerle bile ebedi bir ötekileştirme anlayışına sahip olamazlar.(Nisa-140) Vahiy insana kötülüklere karşı koyma ahlakını ve adaletsizliklere isyan etme faziletini kazandırır.Fırka ve mezheplere bağlılık toplumda eşitlik ve adaletin yerleşmesine mani olur.(Fetö'de olduğu gibi)SONUÇ OLARAK: Mezhebi İslam'a, uydurma rivayetleri Kur'an'a, mezhep imamını Allah'a, imanı küfre, sapıklığı hidayete, şirki ihlasa, fırkasını takvaya, körlüğü basiret ve ferasete, cehaleti ilme, yalanı dürüstlüğe, cehennemi cennete karşı tercih eden ahmağın ta kendisidir.Mezhepler ve fırkalar, cemaat ve tarikatlar insanların Kur'an'a ulaşmaları önünde en büyük engel, en aşılmaz bir barikat, en tehlikeli bir bataklıktır. "Hep birlikte Allah'ın himayesi olan Kuran'a sığının, dağılıp parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın:Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerimizi birleştirmişti ve O'nun(tevhid-islam) nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz.Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız"(ÂLİ İmran-103)"(Ey Nebi!) Sen yüzünü hanif olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat (din-inanç) üzere yaratmış ise ona çevir. Allah'ın yaratışında (indirdiği dinde) değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.Hepiniz Allah'a yönelerek O'na karşı gelmekten sakının, salat-ı ikame edin; müşriklerden olmayın. Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan olmayın. Bunlardan her fırka (mezhep-cemaat-tarikat) kendilerinde olan inanç ile sevinip kibirlenmektedir"(Rum-30, 31, 32)Yani yüce Allah, dininin tek hak, yolunun tek doğru yol olduğunu söylemektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder