29 Nisan 2022 Cuma
KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(194. YAZI)Şuara Süresi60-) Derken (Firavun ve ordusu) gün doğumunda onların peşlerine düştüler.61-) İki topluluk birbirini görünce, Musa’nın ashâbı: İşte idrak edildik! dediler. 62-) Musa: Asla! Rabbim şüphesiz benimledir, bana hidayet edecektir, dedi. 63-) Bunun üzerine Musa’ya: Asân ile denize vur! diye vahyettik. (Deniz) infilak etti her fırka koca bir dağ gibi oldu. 64-) Diğerlerini de oraya yaklaştırdık. 65-) Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık. 66-) Sonra ötekilerini suda boğduk. 67-) Şüphesiz bunda bir âyet vardır; ama çoğu mümin değildir. 68-) Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak Aziz'dir, Rahim'dir. (Bu sürede anlatılan Nebi ve Resül kıssalarının hepsinin sonunda yukarıdaki âyet mevcuttur. Hepsinde de yüce Allah'ın iki ismi geçmektedir. "Aziz" ve "Rahim" Âyetlerde özellikle "Aziz" ve "Rahim" isimlarinin geçmesinin sebebi şudur."O Azizdir, kafir ve müşrikleri cezalandırdı, Rahim'dir, müminlere merhamet ederek onları kurtardı" demek istenmiştir.) 69-) (Ey Resül!) Onlara İbrahim’in haberini de tilâvet et. 70-) Hani o, babasına ve kavmine: Neye ibadet ediyorsunuz? demişti. 71-) "Putlara ibadet ediyoruz ve onlara saygı duruşuna devam edeceğiz" diye cevap verdiler. (İbrahim (a.s) ın kavminin putlara tapmaları, atalarından kendilerine intikal eden din ve mezhebe göre göre iman etmeleri idi. Saygıda kusur etmemeleri ise, din atalarına gelecek olan her hangi bir eleştiriyi kabul etmemeleri anlamına gelmektedir. Çünkü din atalarının yani din adamlarının hata edebileceklerine inanmıyorlardı.) 72-) İbrahim: Peki, dedi, dua ettiğinizde onlar sizi işitiyorlar mı? 73-) Yahut size fayda ya da zarar verebiliyorlar mı? 74-) Şöyle cevap verdiler: Hayır, ama biz babalarımızı aynen bu şekilde yaparken bulduk. 75,76-) İbrahim dedi ki: İyi ama, ister sizin, ister önceki atalarınızın; neye ibadet ettiğinizi gördünüz mü? 77-) (İyi bilin ki) onlar benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi (benim velimdir); 78-) Beni yaratan ve bana hidayeti gösteren O’dur. 79-) Beni yediren, içiren O’dur. 80-) Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur.(İbrahim (a.s) ın hasta olmayı kendine, şifayı yüce Allah'a izafe etmesi önemlidir. Yani hastalıklar Allah'tan değil, insanların kendi hata ve ihmallerinden kaynaklanırken, şifa ise yüce Allah'ın rahmetinden kaynaklanan en önemli yasalarından biridir. Yani vucutta açılan yara kapanmayabilir, kemikler kaynamayabilirdi.) 81-) Beni öldürecek, sonra beni diriltecek O’dur. 82-) Ve din günü hatalarımı mağfiret edeceğini umduğum O’dur. 83-) Rabbim! Bana hikmet bağışla ve beni salihlere ilhâk eyle. 84-) Bana, sonra gelecekler içinde, lisânı sıdk ile anılmayı nasip et! 85-) Beni, Naîm cennetinin vârislerinden kıl. 86-) Babamı da mağfiret eyle (ona tevbe ve iman nasip et). Çünkü o sapkınlardandır.(İbrahim (a.s) babasının Allah düşmanı bir müşrik olduğunun bilincine varınca ona dua etmekten vazgeçti.(Tevbe-114) Aslında onun babasına olan duası, bağışlanması için değil, tevhid akidesini benimsemesi içindi. Yoksa Allah hiç kimseyi vahiy'den bağımsız olarak ne hidayet, ne de sapkınlık verir. Vahiy olmadan mükafat ve ceza da olmaz. Vahiy olmadan kişi mümin, müslüman, muttaki, muhlis, kafir ve müşrik de olmaz. Bütün bunların gerçekleşmesi için vahiy şarttır.) 87-) İnsanların dirilecekleri gün, beni mahcup etme. 88-) O gün, ne mal fayda verir ne de evlât. 89-) Ancak Allah’a kalb-i selîm (temiz bir kalp) ile gelenler (o günde fayda bulur).(Kalb-i selim, her türlü şirkten arınmış olan imandır.) 90-) O gün cennet, muttakilere yaklaştırılır. 91-) Cehennem de azgınlara apaçık gösterilir. 92,93-) Onlara: Allah’ın dununda ibadet ettikleriniz hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerine (olsun) yardımları dokunuyor mu? denilir. 94,95-) Artık onlar, o azgınlar ve İblis orduları, toptan oraya tepetaklak atılırlar. 96-) Orada birbirleriyle çekişerek şöyle derler: 97-) Tallâhi, biz gerçekten apaçık bir sapkınlık içindeymişiz. 98-) Çünkü biz sizi âlemlerin Rabbi ile eşit tutuyorduk. (Eğer bir dinde atalardan gelen rivayetler ve ictihadlar vahiy kadar değerliyse, inanç ve amel olarak kaynak kabul ediliyorlarsa, artık o din mensuplarının rab ve ilâhları din adamlarıdır.) 99-) Bizi ancak mücrimler saptırdı. 100,101-) Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz ne de candan sâdık bir dostumuz vardır. 102-) Ah keşke bizim için (dünyaya) bir dönüş daha olsa da, müminlerden olsak! 103-) Bunda elbette bir âyet vardır; ama çokları iman etmezler. 104-) Şüphesiz Rabbin, işte O, Aziz'dir, Rahim'dir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder