23 Nisan 2022 Cumartesi
KUR'ANI MÜBİN'İN MEÂLİ(190.YAZI) Furkan Süresi 29-) Çünkü zikir (Kur’an) bana geldikten sonra o, beni ondan saptırdı yani şeytan insanı yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder. (28 ve 29. Âyetlerde geçen "fülan" ibaresi, insanları Kur'an'dan engelleyen din adamı kılığındaki şeytandır. Yani şeytanın süret almış, ete kemiğe bürünmüş hali olan din tüccarlarıdır. Çünkü bunlardan başka hiç kimse insanları Kur'an'dan engelleyemez.) 30-) Resül dedi ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur’an’ı mehcür bıraktılar.(Resül (a.s) bu sözü Mekke'de söylemiştir. Her Resül'ün kavmini şikayet eden buna benzer sözleri olmuştur. Yani bu söz âhirette söylenecek bir söz değildir. Çünkü fiil "kâle" "söyledi" demektir. Eğer "diyecektir" olsaydı "yekulu" olması gerekirdi. Şii ve Sünni din adamları Resül'ün bu şikayetinden ders alarak, Kur'an'a sahip çıkmaları ve müşriklerin ahlakına sahip olmamaları gerekiyor.) 31-) (Ey Nebi!) İşte biz böylece her Nebi için mücrimlerden düşmanlar kıldık yani (vahiy'le) hidayet verici ve yardımcı olarak Rabbin yeter. 32-) Kâfirler: Kur’an ona bir cümlede topluca indirilmeli değil miydi? dediler. Biz onu senin gönlünü iyice sabit kılmak için böyle yaptık (parça parça indirdik) yani onu tane tane (ayırarak) tertil ettik. 33-) Yani onların sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, (onun karşılığında) sana hak olanı ve onu en güzel bir şekilde tefsir etmiş olmayalım. (Kur'an yüce Allah tarafından tefsir, tafsil, tasrif ve tebyin edilmiştir. Yani Allah tarafından hem açıklanmış hemde detaylandırılmış bir kitaptır. Dolayısıyla onu Allah'tan başka hiç kimse tefsir edemez.) 34-) Yüzüstü cehenneme (sürülüp) toplanacak olanlar; işte onlar, mekânları en şerli yani yolları en sapkın olanlardır. 35-) Andolsun biz Musa’ya Kitab’ı verdik, kardeşi Harun’u da ona vezir kıldık. 36-) "Âyetlerimizi yalanlayan kavme gidin" dedik. Sonunda, onları darmadağın ettik. 37-) Nuh kavmine gelince, Resülleri yalanlayınca onları boğduk yani kendilerini insanlar için bir âyet kıldık. Zalimler için elim bir azap hazırladık. (Nuh (a.s) vahiy alan yani Nübüvvete bağlı bir Resül idi. Tebliğde ona yardım eden az sayıda kitaba bağlı yani ona iman eden Resül müminler de var olduğu için âyette "Resüller" denilmiştir. Yoksa Nübüvvete bağlı yani vahiy alan sadece Nuh (a.s) idi.) 38-) Âd’ı, Semûd’u, Ress ashabını ve bunlar arasında daha birçok medeniyetleri de (şirkten ötürü helâk ettik). 39-) Onların her birine (uymaları için) misaller getirdik yani (öğüt almadıkları için) hepsini kırdık geçirdik. 40-) Andolsun (müşrikler), kötülük yağmurunun yağdığı o beldeye uğramışlardır. Peki onu görmüyorlar mıydı? Hayır, onlar öldükten sonra dirilmeyi ummamaktadırlar.41-) Seni gördükleri zaman: "Bu mu Allah’ın Resül olarak gönderdiği!" diyerek hep seni alaya alıyorlar. 42-) "Şayet ilâhlarımızın üzerlerinde sabretmeseydik, gerçekten bizi neredeyse ilâhlarımızdan saptıracaktı" diyorlar. Azabı gördükleri zaman, asıl kimin yolunun sapkın olduğunu bilecekler! 43-) Hevasını kendisine ilâh edinen kimseyi gördün mü? Sen (Ey Nebi!) ona vekil olabilir misin? 44-) Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapkındırlar. (Ümmi halk arasında hangi din yaygınsa, hangi din daha büyük şöhrete sahipse, hangi din daha fazla anlatılıyorsa, hangi din daha medyatikse, hangi din garipsenmiyorsa, hangi din devlet adamları tarafından destek görüyorsa, hangi din istismar aracıysa, hangi din mabedlere hakimse o din şirktir, batıldır, karanlık bir dindir.)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder