24 Nisan 2022 Pazar

KUR'AN-I MÜBİN'IN MEÂLİ(191.YAZI) Furkan Süresi 45-) Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmedin mi? Eğer dileseydi, onu elbet hareketsiz kılardı. Sonra biz güneşi, onun üzerine delil kıldık. 46-) Sonra onu (uzayan gölgeyi) yavaş yavaş kendimize çektik (kısalttık). 47-) Sizin için geceyi örtü yani uykuyu istirahat kılan ve gündüzü de dağılıp çalışma (zamanı) yapan, O’dur. 48,49-) Rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen O’dur. Biz, ölü olan beldeyi diriltmek, yarattığımız nice hayvanlara ve nice insanlara su vermek için gökten tertemiz su indirdik. 50-) Andolsun bunu, insanların öğüt almaları için, aralarında çeşitli şekillerde tasrşf etmişizdir; ama insanların çoğu ille kafirlik edip diretmiştir. 51-)(Ey Nebi!) Şayet dileseydik, elbet her karyeye bir uyarıcı gönderirdik. 52-)(Fakat evrensel uyarıcılık görevini sana verdik.) O halde, kâfirlere itaat etme yani bununla (Kur’an ile) onlara karşı olanca gücünle büyük bir cihad et!(51.âyetin başına "Ey Nebi!" hitabını koymamın sebebi şudur. Kur'an'a göre Resül'ün indirilen vahye ihanet etmesi mümkün olmadığından dolayı masumdur. Yani onun kafirlere itaat etmesi düşünülemez. Fakat Nübüvvet özel hayatla ilgili olduğu için Nebi'nin Allah'a karşı hataları olmuştur. Dolayısıyla Nebi hata etmemesi için uyarılmıştır. Kafirlere ve munafıklara itaat etmemesi ile ilgili aynı uyarı Ahzab süresi 1.ayette de yapılmış ve hitap yine "Ey Nebi!" olarak gelmiştir.) 53-) Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel yani aşılmaz bir sınır koyan O’dur. 54-) Sudan (meniden) bir insan yaratıp onu nesep yani sıhriyet (kan ve evlilik bağından doğan) yakınlığa dönüştüren O’dur. Rabbinin her şeye kâdirdir. 55-) Yani (durum böyle iken kâfirler) Allah’ın dununda kendilerine ne fayda ne de zarar verebilen şeylere ibadet ediyorlar yani kafir Rabbinin aleyhine sırtını dönendir.56-)(Ey Resül!) Biz seni ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. 57-) De ki: Buna (risâlet görevime) karşılık, sizden, Rabbine bir yol tutmayı dileyen kimseler (olmanız) dışında herhangi bir ücret istemiyorum. (Yani sizin hidayete ulaşmanız dışında hiç bir isteğim ve amacım yoktur. Benim tek görevim vahyi karşılıksız tebliğ etmektir.) 58-) Ölümsüz yani daima diri olan Allah’a tevekkül et. O’nu hamd ile tesbih et yani kullarının günahlarını O’nun bilmesi yeter. 59-) Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan, sonra Arş’a (güç ve kudretiyl) istivâ eden (ona hükmeden) Rahmân’dır. Bunu bir bilene sor. 60-) Yani onlara: Rahmân’a secde edin! denildiği zaman: "Rahmân da kimmiş! Bize emrettiğin şeye secde eder miyiz hiç!" derler ve bu emir onların nefretini arttırır. 61-) Gökte burçları var eden, onların içinde bir sirac (güneş) ve münir bir ay kılan Allah, mübarektir. ( tüm bereketlerin kaynağıdır.) 62-) Tezekkür etmek veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren de O’dur. 63-) Yani Rahmân’ın (Muhlis) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahiller onlara sataştığında (incitmeksizin) "Selam!" derler (geçerler); 64-) Ve onlar gecelerini Rablerine secde ederek yani kıyam ederek geçirirler. 65-) Yani şöyle derler: Rabbimiz! Cehennem azabını üzerimizden sav. Doğrusu onun azabı tüketicidir. 66-) Orası cidden kötü bir yerleşme ve ikamet yeridir! 67-) O kullar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler yani ikisi arasında orta bir yol tutarlar. 68-) Yine onlar ki, Allah ile beraber (tuttukları) başka bir ilâha dua etmezler, Allah’ın haram kıldığı nefsi haklı bir sebep olmadıkça öldürmezler ve zina etmezler yani bunları yapan, günahı(nın cezasıyla) karşılaşır. 69-) Kıyamet günü azabı kat kat arttırılır yani onda alçaltılmış olarak devamlı kalır. 70-) Ancak tevbe eden yani iman edip salih amellerde bulunanlar başkadır; Allah onların kötülüklerini iyiliklere tebdil eder. Allah Ğafur (ve) Rahim olandır. 71-) Yani kim tevbe edip salih amellerde bulunursa, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah’a döner. 72-) Ve o kullar, yalan yere şahitlik etmezler yani boş sözlerle karşılaştıklarında onurlu bir şekilde (oradan) geçip giderler. 73-) Ve onlar Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar; (Bütün kötülüklerin anası Kur'an'dan yüz çevirmektir. Kur'an'dan yüz çevirmek kadar büyük bir bela ve musibet, perişanlık ve dağılmışlık yoktur.) 74-) Ve o kullar: Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerinin öncülerinden kıl! derler. 75-) İşte onlara, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı verilecek, orada onurlandırıcı dilekle yani selamla karşılanacaklardır. 76-) Orada devamlı kalacaklardır. Orası ne güzel bir yerleşme ve ikamet yeridir. 77-) De ki: Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? (Ey müşrikler!) Siz Resûl’ün bildirdiklerini) kesinkes yalanladınız; onun için bunun karşılığını görmeniz elzemdir.(Gereklidir-bedeli olması gerekir.) (Yani dünya hayatında hiç bir şeyin bedeli ve karşılığı olmazsa âyetleri yalanlamanın bir bedeli ve karşılığı olması gerekiyor.) (Âyet müşriklere hitap olduğu için anlamı şöyle oluyor. Ey müşrikler! Siz evliya ve ilâhlarınızdan yüz çevirip, dini sadece Allah'a özel kılarak, yalnız ona dua etmedikçe yani itaat ve ibadetleriniz tek olan Allah'a olmadıkça, Allah'ın indinde hiçbir değeriniz yoktur. Âyeti güncelleyecek olursak: Ey Yahudi ve Hristiyanlar! Şii ve Sünniler! Siz mezhep ve ictihadlarınızdan yani din atalarınızın batıl dininden yüz çevirip Kur'an'a dönmedikçe yani dini Allah'a özel kılmadıkça Allah indinde hiç bir değeriniz yoktur. Çünkü izzet ve onur, şeref ve değer Allah'ın yani Resülü olan Kur'an'ın yanındadır.) (Furkan Süresinin Sonu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder