30 Nisan 2022 Cumartesi
KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(196. YAZI)Neml Süresi 93 Âyet olup Mekke'de İnmiştir. Rahman Rahim Allah'ın Adıyla 1-) Tâ. Sîn. Bunlar Kur’an’ın yani apaçık bir kitab’ın âyetleridir. 2,3-) Salât'ı ikâme edep yani zekât'a (arınmaya) gelen ve ahirete de yakin olarak iman eden müminler için bir hidayet ve bir müjdedir. 4-) Şüphesiz biz, ahirete iman etmeyenlerin amellerini kendilerine süslü gösterdik; o yüzden bocalar dururlar. 5-) İşte bunlar, azapları en kötü olanlardır yani ahirette en çok husrana uğrayanlardır. 6-)(Ey Resül!) Şüphesiz ki bu Kur’an, hikmet sahibi ve her şeyi bilen Allah tarafından sana ilka edilmektedir. 7-) Hani Musa, ailesine şöyle demişti: Gerçekten ben bir ateş gördüm. (Gidip) size oradan bir haber getireceğim, yahut bir ateş parçası getireceğim, umarım ki ısınırsınız! 8-) Oraya geldiğinde şöyle seslenildi: Ateşin bulunduğu yerdeki ve çevresindekiler mübarek kılınmıştır! Âlemlerin Rabbi olan Allah, subhandır! 9-) Ey Musa! İyi bil ki, ben, Aziz, Hakim olan Allah’ım! 10-) Asânı at! Musa (asâyı atıp) onu cân gibi deprenir görünce dönüp arkasına bakmadan kaçtı. (Kendisine dedik ki): Ey Musa! Korkma; çünkü benim huzurumda Resüller korkmaz. 11-) Ancak, kim zulmeder, sonra, işlediği kötülük yerine güzellik yaparsa, bilsin ki ben (ona karşı da) Ğafur'um, Rahim olanım. 12-) Elini ceybine sok da kötülüksüz bembeyaz çıksın. Dokuz âyetle Firavun ve kavmine (git). Çünkü onlar fasık bir kavim olmuşlardır. 13-) Âyetlerimiz onlara açık olarak görülünce: "Bu, apaçık bir sihirdir" dediler. 14-) Nefisleri de bunlara yakîn getirdiği halde, zulüm yani yücelik tutkusundan ötürü onlara karşı geldiler. Müfsidlerin sonunun nasıl olduğuna bir bak! 15-) Andolsun ki biz, Davud’a ve Süleyman’a ilim verdik. Ve onlar: Bizi, mümin kullarının birçoğundan farklı kılan Allah’a hamd olsun, dediler. 16-) Süleyman Davud’a vâris oldu ve dedi ki: Ey insanlar! Bize kuş mantığı öğretildi yani bize her şeyden verildi. Doğrusu bu apaçık bir fazilettir. 17-) Süleyman’ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları toplandı; hepsi birarada (onun tarafından) düzenli olarak sevkediliyordu. 18-) Nihayet Karınca vâdisine geldikleri zaman, bir karınca: Ey karıncalar! Meskenlerinize girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin! dedi. 19-) Süleyman onun sözünden dolayı tebessüm etti ve dedi ki: Ey Rabbim! Beni, gerek bana gerekse ana babama verdiğin nimete şükretmeye yani razı olacağın salih ameller yapmaya sevket yani rahmetinle, beni salih kullarının arasına kat. 20-) Süleyman kuşları gözden geçirdi ve şöyle dedi: Bana ne oluyor ki, Hüdhüd’ü göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?21-) Ya bana apaçık bir sultan getirecek ya da ona şiddetli bir azapla azap edeceğim yahut onu boğazlayacağım! 22-) Uzun bir zaman geçmeden (Hüdhüd) gelip: Ben, dedi, senin ihâta etmediğin bir şeyi ihâta ettim yani Sebe’den sana yakin olan bir haber getirdim. 23-) Gerçekten, onlara (Sebe’lilere) hükmeden, kendisine her şeyden verilen yani azim arşı olan bir kadın buldum. 24-) Allah’ın dununda güneşe secde ettiklerini gördüm yani şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları yoldan alıkoymuş bu yüzden o ve kavmi bir türlü hidayeti bulamıyorlar. 25-) Şeytan böyle yapmış ki göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah’a secde etmesinler. 26-) Halbuki azim arş’ın sahibi olan Allah’tan başka ilâh yoktur. 27-)(Süleyman Hüdhüd’e) dedi ki: Doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız. 28-) Şu kitabımla git, onu kendilerine ilet, sonra onlardan biraz çekil de, ne sonuca varacaklarına bak. 29-) Süleyman’ın mektubunu alan Sebe’ melikesi, "Ey ileri gelenler! Bana çok kerim bir kitap iletildi" dedi. 30-) "O Süleyman’dandır yani o Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyladır. 31-) "Bana karşı gelmeyin, teslimiyet gösterip bana gelin, diye (yazmaktadır)". 32-)(Sonra Melike) dedi ki: Ey ileri gelenler! Bu emrimde bana bir fetva verin. (Bilirsiniz) siz yanımda olmadan (size danışmadan) hiçbir işi kestirip atmam. 33-) Onlar, şu cevabı verdiler: Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, şiddetli savaş erbabıyız; emir ise senindir; artık ne emredeceğine bir bak. 34-)(Kralliçe:) dedi ki: Melikler bir memlekete girdiler mi, orayı ifsad ederler yani aziz (özgür) olan halkını alçaltırlar.(esir ederler herhalde) onlar da böyle yapacaklardır, dedi. 35-) Ben (şimdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler. 36-) Elçiler, hediyelerle Süleyman’a gelince şöyle dedi: Siz bana mal mı takdim ediyorsunuz? Allah’ın bana verdiği, size verdiğinden daha hayırlıdır. Hediyenizle (ben değil) siz sevinin. 37-) Ey elçi! Onlara dön; iyi bilsinler ki, kendilerine asla karşı koyamıyacakları ordularla gelir yani onları muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çıkarırız! 38-) Sonra Süleyman ileri gelenlere dedi ki: Ey ileri gelenler! Onlar teslimiyet gösterip bana gelmeden önce, hanginiz onun (melikenin) tahtını bana getirebilir? 39-) Cinlerden bir ifrit: Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm yani onun üzerine kuvvetli ve eminim, dedi. 40-) Kitaptan (Allah tarafından verilmiş) bir ilmi olan kimse ise:(Süleyman) Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm, dedi. Onu yanıbaşına yerleşmiş olarak görünce: Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) faziletindendir. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük edene gelince, o bilsin ki, Rabbim Ğani'dir, Kerim olandır.(Kur'an'da "kerim" ismi, Allah, vahiy ve Resül bağlamında kullanılmıştır. "Kerim" Nebi bağlamında geçmez. Yüce Allah için kullanıldığı yerler (Neml-40; İnfitar-6; Vahiy için kullanıldığı yer Vakıa-77; Resül için geçtiği yer Duhan-17; Hakka-40)Yukarıdaki âyette bulunan ve Süleyman (a.s) ın "hézé min fazli rabbi" "bu Rabbimin faziletindendir" dediği söz, herkesin, özellikle muvahhidlerin söylemeleri gereken güzel bir duadır. 41-) (Süleyman devamla) dedi ki: Onun tahtını bilemeyeceği bir hale getirin; bakalım hidayete erecek mi, yoksa eremeyenler arasında mı olacak. 42-)(Melike) gelince kendisine: Senin tahtın böyle miydi? denildi. O şöyle cevap verdi: Tıpkı o! (Süleyman şöyle dedi): Bize daha önce (Allah’tan) bilgi verilmiş yani biz sadece ona teslim olmuştuk. 43-) Onu, Allah’ın dununda ibadet ettiklerinden (o zamana kadar İslam'a girmekten) engellemişti. Çünkü o kâfir bir kavimdendi. 44-) Ona: Saraya gir! denildi.(Melike) onu görünce derin bir su sandı yani eteğini yukarı çekip ayaklarını açtı.(Süleyman:) Bu, billûrdan yapılmış, şeffaf bir zemindir, dedi.(Melike:) "Rabbim! Ben gerçekten kendi nefsime zulmettim yani (bundan böyle) Süleyman’la beraber âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum" dedi.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder