30 Nisan 2022 Cumartesi

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ Şuara Süresi 105-) Nuh kavmi de Resülleri yalanladılar. 106-) Kardeşleri Nuh onlara şöyle demişti: (Allah’a karşı) takvalı olmaz mısınız? 107-) Bilin ki ben, size gönderilmiş emin bir Resülüm.(Aynen itaat ve isyan gibi "sıdk" ve "emanet kavramları Resül bağlamında kullanılmıştır. Hiç bir âyette bu kavramlar Nebi hakkında geçmemektedir.Yani Resül demek, vahiy demektir. Resül ile vahiy arasında bir fark yoktur. Resül ile vahiy etle tırnak gibi birbirinin içine girmiştir. Dolayısıyla Resülü vahiy'den ayırmak büyük bir cinayet olmuştur. İşte bu sistemler Kur'an'ın Allah'tan geldiğini ve Allah tarafından korunduğunu göstermektedir.) 108-) Artık Allah’a karşı takvalı olun yani bana itaat edin. (Bu sürede tüm Resüllerin kıssalarında bulunan "fettekullâhe veetîuni" "Allah'a karşı takvalı olun yani bana itaat edin" âyeti çok önemlidir. Demek oluyor ki Resül'e itaat olmadan takva olmuyormuş. Takva tamamen Resül'e yani vahye itaatla etmekle ilgili bir şeymiş. Takvanın hadis, sünnet ve mezheplerle hiç bir ilişkisi yoktur. Çünkü onlar müşriktir.) 109-) Buna (Resüllük görevime) karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir. 110-) Onun için, Allah’a karşı takvalı olun yani bana itaat edin. 111-) Onlar şöyle cevap verdiler: Sana düşük seviyeli kimseler tâbi olup dururken, biz sana hiç iman eder miyiz!112-) Nuh dedi ki: Onların amelleri hakkında bilgim yoktur.(Onlar Allah'a iman ve itaat etmişlerse ben ne diyebilirim. Yani onları üzecek bir şey söyleyemem. Onları yanımdan uzaklaştıramam.) (Hud-27,28,29,30)113-) Onların hesabı ancak Rabbime aittir. Şuurlu olmaz mısınız! 114-) Ben müminleri kovacak değilim. 115-) Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım. 116-) Dediler ki: Ey Nuh! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bil ki, recmedilenlerden olacaksın! 117-) Nuh: Rabbim! Kavmim beni yalanladı, dedi. 118-) Artık benimle onların arasını fethet yani beni ve beraberimdeki müminleri kurtar. 119-) Bunun üzerine biz onu ve beraberindekileri, o dolu geminin içinde (taşıyarak) kurtardık. 120-) Sonra da geri kalanları suda boğduk. 121-) Doğrusu bunda bir âyet vardır; ama çokları iman etmezler. 122-) Şüphesiz Rabbin, işte O, Aziz'dir, Rahim'dir. 123-) Âd (kavmi) de Resülleri yalanladı. 124-) Kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: (Allah’a karşı ) takvalı olmaz mısınız? 125-) Bilin ki, ben sizin için emin bir Resülüm. 126-) Artık Allah’a karşı takvalı olun yani bana itaat edin.127-) Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir. 128-) Siz her yüksek yere bir alâmet dikerek eğleniyor musunuz? 129-) Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı ediniyorsunuz? 130-) Yakaladığınız zaman, zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz? 131-) Artık Allah'a karşı takvalı olun yani bana itaat edin. 132,134-) Bildiğiniz şeyleri size veren, size davarlar, oğullar, bağlar, pınarlar ihsan eden (Allah’a karşı) takvalı olun. 135-) Doğrusu sizin üzerinize gelecek azim bir günün azabından korkuyorum.. 136-) Onlar şöyle dediler: Sen vaaz versen de, vaaz verenlerden olmazsan da bizim için musavidir. 137-) Bu, öncekilerin ahlakından (inancından) başka bir şey değildir. 138-) Biz azap edilecek de değiliz. 139-) Böylece onu yalanladılar; biz de kendilerini helâk ettik. Doğrusu bunda bir âyet vardır; ama çokları iman etmezler. 140-) Şüphesiz Rabbin, işte O, Aziz'dir, Rahim'dir. 141-) Semûd (kavmi) de Resülleri yalanladı. 142-) Kardeşleri Sâlih onlara şöyle demişti: (Allah’a karşı) takvalı olmaz mısınız? 143-) Bilin ki, ben sizin için emin bir Resülüm. 144-) Artık Allah’a karşı takvalı olun yani bana itaat edin. 145-) Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir. 146,148-) Siz burada, cennetlerin yani pınarların içinde; ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalıkların arasında emniyet içinde bırakılacak mısınız (sanırsınız)? 149-) Yani böyle sanıp dağlardan şımarıklık edecek evler yontuyorsunuz. 150-) Artık Allah’a karşı takvalı olun yani bana itaat edin. 151,152-) İşi gücü yerde ifsat olup, ıslaha asla yanaşmayan müsriflerin emrine itaat etmeyin. 153-) Dediler ki: Sen, iyice sihirlenmiş birisin! 154-) Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer sâdıklardan isen, haydi bize bir âyet getir. 155-) Salih: İşte bu dişi devedir; onun bir su içme hakkı vardır, mâlum olan bir günün içme hakkı da sizindir, dedi. (Âyette geçen dişi deve, insanların ortak olarak yararlandıkları, gelir getiren kamu malını temsil ediyor. Bu mallara kötu niyetle yaklaşmanın yani bunlarda yolsuzluk yapmanın ne kadar tehlikeli bir fiil olduğu vurgulanıyor.) 156-) Yani ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi azim bir günün azabı yakalayıverir. 157-) Buna rağmen onlar deveyi kestiler; ama pişman olarak sabahladılar. (Âyette onu kestiler anlamında "akaruhe" fiili olarak üç yerde, (Hud-65; Şuara-157; Şems-14) geçmektedir. Kamer 29.âyet, bu kamu malının, halkın desteğiyle bir kişinin eliyle yok edildiğini anlatıyor. Âyetlerde "akarûhe" fiilinin kullanılması, sanki onun akarını yani gelirini kestiler gibi bir anlamı çağrıştırıyor.) 158-) Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda, büyük bir âyet vardır; ama çokları iman etmezler. 159-) Şüphesiz Rabbin, işte O, Aziz'dir, Rahim'dir. 160-) Lût kavmi de Resülleri yalanladı. 161-) Kardeşleri Lût onlara şöyle demişti: (Allah’a karşı ) takvalı olmaz mısınız? 162-) Bilin ki, ben sizin için emin bir Resülüm. 163-) Artık Allah’a karşı takvalı olun yani bana itaat edin. 164-) Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir. 165,166-) Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıp da, insanlar içinden erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu siz sınırı aşmış (sapkın) bir kavimsiniz! 167-) Onlar şöyle dediler: Ey Lût! (Bu davadan) vazgeçmezsen, iyi bil ki, sürgün edilmişlerden olacaksın! 168-) Lût: Doğrusu, dedi, ben sizin bu amelinizden tiksinmekteyim! 169-) Rabbim! Beni ve ehlimi, onların amellerinden kurtar. 170-) Bunun üzerine onu ve bütün ehlini kurtardık. 171-) Ancak bir acûze (kadın) müstesna. O, geride kalanlardan (oldu). 172-) Sonra diğerlerini darmadağın ettik. 173-) Yani üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki... Uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) yağmuru ne de kötü! 174-) Elbet bunda büyük bir âyet vardır; fakat çokları iman etmezler.175-) Şüphesiz Rabbin, işte O, Aziz'dir, Rahim'dir. 176-) Eyke halkı da Resülleri yalanladı. 177-) Şuayb onlara şöyle demişti: (Allah’a karşı) takvalı olmaz mısınız? 178-) Bilin ki, ben sizin için emin bir Resülüm. 179-) Artık Allah’a karşı takvalı olun yani bana itaat edin. 180-) Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir. 181-) Ölçüye vefa gösterin yani (insanların hakkını) eksik verenlerden olmayın. 182-) Müstakim bir kıstas ile tartın. 183-) İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın yani yerde ifsat ediciler olarak karışıklık çıkarmayın. 184-) Sizi ve önceki nesilleri yaratan (Allah) a karşı takvalı olun. 185-) Onlar şöyle dediler: Sen, iyice sihirlenmiş birisin! 186-) Sen de, ancak bizim gibi bir beşersin. Bil ki, biz seni ancak yalancılardan biri olduğunu zannediyoruz. 187-) Şayet sâdıklardan isen, üstümüze gökten bir parça düşür. 188-) Şuayb: Rabbim yaptıklarınızı en iyi bilendir, dedi. 189-) Velhasıl onu yalanladılar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, azim bir günün azabı idi! 190-) Doğrusu bunda bir âyet vardır; ama çokları iman etmezler. 191-) Şüphesiz Rabbin, işte O,Aziz'dir, Rahim'dir. 192-) Yani Muhakkak ki o (Kur’an) âlemlerin Rabbinin indirmesidir. 193,195-) Resûlüm! Onu Rûhu’l-emîn uyarıcılardan olasın diye, apaçık Arap lisânıyla, senin kalbine indirmiştir. (Kur'an'da bulunan bazı kavramlar, Allah, vahiy ve Resül bağlamında kullanılmıştır. "Aziz, kerim, mübin, hak gibi. Bazı kavramlar, Allah ve Resül bağlamında kullanılmıştır." itaat, ihânet etmeme, dâvet, icâbet, şikâk, küfür, isyan etmeme gibi. Bazı kavramlar da Allah ve vahiy bağlamında kullanılmıştır. "Ruhu'l-Emin, Ruhu'l-Kudus, Cibril gibi. Dolayısıyla "cibril" diye bir melek yoktur. Vahiy, yüce Allah'tan Resülün kalbine aracısız yani direk olarak indirilmektedir.) 196-) O, şüphesiz daha öncekilerin kitaplarında da vardır. 197-) Benî İsrail âlimlerinin onu bilmesi, onlar için bir âyet değil midir? 198,199-) Biz onu acemlerin (Arapça bilmeyenlerin) bazısına indirseydik de, bunu onlara o okusaydı, ona iman etmezlerdi. 200,201-) Onu günahkârların kalplerine böyle soktuk. Onun için, elem verici azabı görünceye kadar ona iman etmezler.202-) İşte bu (azap) onlara, kendileri şuurunda olmadan, ansızın gelecektir. 203-) O zaman: Bize mühlet verilir mi acaba? diyeceklerdir. 204-) Durmadan bizim azabımızı acele mi istiyorlar? 205,206-) Ne dersin! Eğer biz onları senelerce yaşatıp yararlandırsaydık, sonra tehdit edilmekte oldukları (azap) başlarına gelse! 207-Yararlandırdığımız şeyler onlara hiç yarar sağlamayacaktır. 208,209-) Biz hiçbir memleketi, uyarıcıları olmadan yok etmemişizdir. Bu bir zikirdir yani biz zalim değiliz. 210-) O’nu (Kur’an’ı) şeytanlar indirmedi. 211-) Bu onlara düşmez; zaten güçleri de yetmez. 212-) Şüphesiz onlar, vahyi işitmekten uzak tutulmuşlardır. 213-) O halde sakın Allah ile beraber başka ilâha dua etme, sonra azap edilenlerden olursun! 214-) Önce en yakın aşiretini uyar. 215-) Sana tâbi olan müminlere (merhamet) kanadını ger. 216-) Şayet sana isyan ederlerse, de ki: Ben sizin yaptıklarınızdan beriyim. 217-) Yani Sen Aziz ve Rahim olana tevekkül et. 218-) O ki, kalktığın zaman seni görüyor. 219-) Secde edenler arasındaki inkilabını da. 220-) Çünkü her şeyi işiten, her şeyi bilen O’dur. 221-) Şeytanların ise kime ineceğini size haber vereyim mi? 222-) Onlar, günaha, iftiraya düşkün olan herkesin üstüne inerler. 223-) Bunlar, (şeytanlara) kulak verirler yani onların çoğu yalancıdırlar. 224-) Şairler(e gelince), onlara da şaşıranlar uyarlar. 225,226-) Onların her vâdide başıboş dolaştıklarını ve gerçekte yapmadıkları şeyleri söylediklerini görmedin mi? 227-) Ancak iman edip yani salih ameller işleyenler, Allah’ı çok ananlar ve zulme uğradıklarında kendilerine yardım edilenler başkadır yani zulmedenler, nasıl bir inkılap ile yıkılıcaklarını yakında bileceklerdir.(Şuara Süresinin Sonu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder