19 Nisan 2022 Salı

KUR'AN-I MÜBİN'İN MEÂLİ(188.YAZI) Nur Süresi 42-) Yani göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır ve dönüş de ancak O’nadır. 43-) Görmez misin ki Allah bir takım bulutları (çıkarıp) sürüyor; sonra onları bir araya getirip üstüste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunlar arasından yağmur çıkıyor. Yani O, gökten, oradaki dağlardan (dağlar büyüklüğünde bulutlardan) dolu indirir. Artık onu dilediğine isabet ettirir ve dilediğinden de onu uzak tutar; (bu bulutların) şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alır! 44-) Allah, gece ile gündüzü birbirine çeviriyor. Şüphesiz bunda basiret sahipleri için mutlak bir ibret vardır. 45-) Allah, her dâbbeyi (canlıyı-hareket halinde olanı) sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde yürür, kimi iki ayağı üstünde yürür ve kimi de dört ayağı üstünde yürür... Allah dilediğini yaratır; şüphesiz Allah her şeyin üzerinde bir küdrete sahiptir. 46-) Andolsun biz (bilmediklerinizi size) açık seçik bildiren âyetler indirdik. Allah, dileyeni hidayete iletir. (Hidayetin tek kaynağı vahiy olduğu için "limen yeşéu" kelimesine "dilediğini" gibi bir mana vermek doğru değildir. Yani âyette bulunan "limen yeşéu" fiili Allah'ı değil, kişiyi gösteriyor. Dolayısıyla Kur'an ile karşılaşıp hidayeti istemeyen ve benimsemeyen hiç kimseye yüce Allah zorla hidayet vermez, sapkınlık da böyledir.) 47-) Bazıları: "Allah’a yani Resül'e iman ve itaat ettik" diyorlar; ondan sonra da içlerinden bir fırka yüz çeviriyor yani bunlar iman etmiş değillerdir. 48-) Onlar, aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resül’e dâvet edildiklerinde, bakarsın ki içlerinden bir kısmı yüz çevirip dönerler. 49-) Ama, eğer (Allah ve Resûlünün hükmettiği) hak kendi lehlerine ise, ona boyun eğip gelirler. KUR'AN'DA "İtaat, Allah ve Resul----; hakem, Allah ve Resul--; Nur, Allah, vahiy ve Resul---; Hak, Allah, vahiy ve Resul----; emanet, Allah ve Resul---; ittiba, vahiy ve Resul---; tekzib, Allah, vahiy ve Resul---; helal ve haram kılma, Allah, vahiy ve Resul---; âyetleri tilavet etme, Allah ve Resul---; hâdd, Allah ve Resul---; tezkiye, "(her türlü şirkten arındırma) " Allah ve Resul---; mubin, vahiy ve Resul---; din, Allah ve Resul---; şikak, Allah ve Resul--; İsyan, Allah ve Resul---; dâvet, Allah, vahiy ve Resul---; Aziz, Allah, vahiy ve Resul---; Kerim, Allah, vahiy ve Resul--; savaş açılma, Allah ve Resul---; ihanet edilmemesi gereken, Allah ve Resul---; sırat'ı müstakim, Allah, vahiy ve Resül---; hidayet, Allah, vahiy ve Resül bağlamında kullanılmıştır.Resül ile vahiy aynı şeydir yani Resül vahiy kadar değerlidir. Kur'an'da vahiy ile Resül et ve tırnak gibi birbirinin içine karışmış bir haldedir. Yani Resül'ü Kur'an'dan koparmak ölümcül bir tehlikedir. Resül kavramı evrensel bir kavramdır. Beşer resül vefat ettikten sonra onu kitap Resül temsil etmektedir. Onun için kitabın bir adı da Resül'dür.) Mâide-15,16)ŞİA VE EHLİ SÜNNET DİN ADAMLARININ EN BÜYÜK GÜNAHLARI: Yüce Allah'a sonsuz şükür olsun ki, "Nebi" ile "Resul'ün" arasında bulunan farkları anlamaya başladığımızdan beri önümüze çok ilginç manalar çıkıyor. Mesala: "Allah'ı ve elçilerini (ve rusulihi) inkâr edenler Allah ile elçilerini (ve rusulihi) birbirinden ayırmak isteyip "Bir kısmına iman ederiz ama bir kısmına iman etmeyiz" diyenler ve bunlar (iman ile küfür) arasında bir yol tutmak isteyenler yok mu: İşte gerçek kafirler bunlardır. Ve biz kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır" "Allah'a ve Elçilerine "ve Rüsülihi " iman eden ve onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara gelince işte Allah onlara bir gün mükafatını verecektir. Allah Ğafur'dur, Rahim'dir"( Nisa- 150,151,152) Evet "şirk en büyük zulümdür"(Lokman- 13 ) "Şirk, ahirette affedilmeyecek tek günah ve büyük bir iftiradır..."( Nisa-48, 116)Mel'un bir günah da "Allah'ın âyetlerini ve hidayet yolunu gizlemeye çalışmak ve onu insanlara duyurmamaktır..."(Bakara- 159,160,161,162,174,175, 176; Âli İmran-187 ) İşte bu iki kahredici ve lanetlik günahtan sonra Kur'an, üçüncü büyük günah ve gerçek kafirliğin "Allah (vahiy) ve Resülleri birbirinden ayırmak" olarak ortaya koymuştur. Bu günah öyle bir küfürdür ki, siz eğer Allah ile Resüllerini birbirinden ayırırsanız artık onlarla alakalı her türlü yalan ve iftirayı yapabilirsiniz. Tabii burada Allah'ı, indirilen vahyin temsil ettiğini hiçbir zaman unutmayalım. Yani Allah'ın Resüllerini vahiy'den ayrı bir yerde değerlendirme altına alamazsınız. Allah'ın elçilerini Kur'an'dan koparıp, başka bir kaynak ile onların hayatlarını ve özelliklerini ortaya koyamazsınız.Resülleri vahiy'den ayırarak inanç ve ahlaklarıyla keyfinize göre oynayamazsınız. Çünkü yüce Allah onların bütün özelliklerini, ahlaklarını, inançlarını, hayatlarını ve mücadelelerini indirilen vahiy'le kayıt ve koruma altına almıştır.Allah'ın Resüllerini sadece Kur'an'dan öğrenmek ve Kur'an'dan anlatmak zorundasınız.Yüce Allah onların inanç ve hayatlarını, söz ve hareketlerini kayıt ve koruma altına almış ki, başka bir inanç, din, hayat ve yön ortaya çıkmasın.Elçiler Allah'ın vahiy ile tayin ettiği kimselerdir.Siz kendi keyfinize göre, kendi gelenek ve inançlarınızı Allah'ın elçilerine uyarlayamazsınız. Allah'ın elçilerine Allah'ın indirdiği vahiy ile gitmek zorundasınız.Dolayısıyla Allah'ın elçilerine Emevi-Abbasi rivayetleriyle ulaşmak, onları hadislerle anlatmak cehaletin ve küfrün en katmerli olanlarındandır. Siz eğer Allah elçilerini vahiy'den, yani Allah'tan ayırırsanız, Yahudiler gibi Süleyman (a.s ) ı sihirbaz, muhterem ve tertemiz annemiz Meryem (Aleyhesselam)'ı zina eden bir fahişe, İsa (a.s ) ı hem Allah hem de gayri meşru bir çocuk bile yaparsınız.Siz eğer son vahyin sahibi olan Muhammed (a.s)ı Kur'an'dan ayırırsanız uydurma bir din bile icad eder, bu dinde namaz kılmayanı, zina edeni, uydurma dininizden döneni bile öldürebilirsiniz.Eğer Allah Resulü'nü Kur'an'dan koparırsanız keyfinize göre oyun ve eğlence edinilecek bir din hatta bir kaç din ve mezhep bile yaratabilirsiniz.Siz yeter ki Allah Resulü'nü Allah'tan ayırın, o zaman sağ elle yemek yiyemeyen bir çocuğa bile Resülüllah'ın beddua ettiğini ve onu kötürüm haline getirdiğini söylerseniz.Siz yeter ki Allah Resulü'nü Kur'an'dan ayırın, kargayı fasık yapar, kertenkeleyi öldürmeyi sevap sayarsınız.Uydurmanın en yalan olanıyla zina eden maymunu bile recmettirirsiniz.İşte sizin atalarınız Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, İbni Mace, Malik bin Enes, Muhammed bin İdris, Ahmet bin Hanbel, Evza-i, Nevev-i, Ebu Yusuf tamda bu operasyonu yaptılar.Bütün bu kaos, anarşi, zulüm, katliam, kargaşa, ihtilaf ve ayrımcılık Allah Resulü'nü Kur'an'dan kopardıkları için olmuştur.Çünkü inanç ve ahlakı Kur'an'da kayıt ve koruma altına alınan bir Resulden keyfinize göre bir din ve hüküm uyduramazdınız.Siz var ya, şirkin en lânetli olanını işlediniz.50-) Kalplerinde bir hastalık mı var; yoksa şüphe içinde midirler, yahut Allah ve Resûlünün kendilerine zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Bilakis onlar zalimlerin ta kendileridir! 51-) Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak "İşittik yani itaat ettik" demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.52-) Yani kim Allah’a ve Resûlüne itaat eder, Allah’a karşı haşyet duyar ve O’ndan sakınırsa, işte başarıya erişenler bunlardır. 53-) Münafıklar, sen kendilerine emrettiğin takdirde mutlaka (savaşa) çıkacaklarına dair, (görünüşte) en samimi bir şekilde Allah’a kasem ettiler. De ki: Kasem etmeyin. İtaatiniz malûmdur! Bilin ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. 54-) De ki: Allah’a itaat edin yani Resül'e itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, Resül'ün sorumluluğu kendisine yüklenen (tebliğ görevini yapmak), sizin sorumluluğunuz da size yüklenen (görevleri yerine getirmeniz)dir yani eğer ona itaat ederseniz, hidayeti bulmuş olursunuz. Resül'e düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir. 55-) Allah, sizlerden iman edip yani salih amellerde bulunanlara, kendilerinden öncekileri halife kıldığı gibi onları da yere halife kılacağını, onlar için razı olduğu dini (İslâm’ı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını yani (geçirdikleri) korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağını vâdetti. Çünkü onlar sadece bana ibadet ederler; hiçbir şeyi bana şirk koşmazlar yani bundan sonra kim kâfir olursa, işte asıl fasık olanlar bunlardır. 56-) Ve salât'ı ikame edin yani zekât'a (arınmaya gelin yani Resül'e itaat edin ki merhamete nâil olasınız. Kur'an Sisteminde Çok Önemli Bir Ayrıntı Kur'an'da sadece Allah ve Resül bağlamında geçen "itaat" kavramı, hiç bir âyette tek başına Allah bağlamında kullanılmamıştır. Yani Kur'an'da "Allah'a itaat edin" diye bir ifade geçmez. Mutlaka Resül ile beraber geçer. Yani "Allah'a ve Resül'e itaat edin" veya "Allah'a ve Resül'üne itaat edin" olarak geçer. Fakat Allah lafzı olmadan sadece "Resül'e itaat edin" vardır. Mesela: Yukarıdaki âyette Allah lafzı bulunmadan sadece "Resül'e itaat edin" buyrulmuştur. Bunun birinci sebebi "Resül'e itaat, Allah'a itaat etmek" olduğundandır. İkinci sebebi, hadis adı altında Allah Resül'ü adına iftira edilen yalanlara tâbi olmamak içindir. Bu sistem Resül kavramı olduğu zaman söz konusudur. Nebi kavramı için böyle bir şey yoktur) 57-) Kâfirlerin, yerde (Allah’ı) âciz bırakacaklarını hesap etmeyesin! Onların varacağı yer ateştir. Ne kötü varış yeri! 58-) Ey müminler! Ellerinizin altında bulunanlar yani içinizden henüz ergenlik çağına girmemiş olanlar, fecir salâtından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve işâ salâtından sonra (yanınıza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler. Bunlar, mahrem (kapanmamış) halde bulunabileceğiniz üç avret vaktidir. Bu vakitlerin dışında ne sizin için ne de onlar için bir günah yoktur. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. İşte Allah âyetleri size böyle açıklar. Allah, Alim'dir, Hakim'dir. 59-) Çocuklarınız büluğ çağına girdiklerinde, kendilerinden öncekiler (büyükleri) izin istedikleri gibi onlar da izin istesinler. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklar. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. 60-) Bir nikâh ümidi beslemeyen, çocuktan kesilmiş yaşlı kadınların, zinetleri (yabancı erkeklere) teşhir etmeksizin (bazı) elbiselerini çıkarmalarında kendilerine bir günah yoktur. İffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir. 61-) Âmâya güçlük yoktur; topala güçlük yoktur; hastaya da güçlük yoktur. (Bunlara yapamayacakları görev yüklenmez; yapamadıklarından dolayı günahkâr olmazlar.) Sizin için de, gerek kendi evlerinizden, gerekse babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin evlerinden, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden, veya anahtarlarını uhdenizde bulundurduğunuz yerlerden, yahut dostlarınızın evlerinden yemenizde bir sakınca yoktur. Toplu halde veya ayrı ayrı yemenizde de bir sakınca yoktur. Evlere girdiğiniz zaman, Allah tarafından mübarek ve pek güzel bir yaşama dileği olarak nefislerinize selâm verin. İşte Allah, aklınızı kullanasınız diye size âyetleri böyle açıklar. 62-) Müminler, Allah’a ve Resûlüne iman etmiş kimselerdir yani onlar, Resül ile ortak bir emir üzerindeyken ondan izin istemedikçe bırakıp gitmezler. (Ey Resül!) Şu senden izin isteyenler, Allah’a ve Resûlüne iman etmiş kimselerdir. Öyle ise, bazı işleri için senden izin istediklerinde, sen de onlardan dilediğine izin ver ve onlar için Allah’tan istiğfar dile; şüphesiz Allah Ğafur'dur, Rahim'dir. 63-)(Ey müminler!) Resül'ün dâvetini kendi aranızda birbirinize olan dâveti gibi kılmayın. İçinizden, birini siper edinerek kaçıp gidenleri muhakkak ki Allah bilmektedir. Bu sebeple, onun emrine muhalefet edenler, kendilerine bir fitne isabet etmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakınsınlar. (Resül'ün emri, kendisine indirilen vahiy'dir. Yoksa Nebi'ye muhalefet etmek azap sebebi değildir. Yani Nebi ile Resül'ün arasında bulunan farkları bilmek o derece önemlidir.) 64-) Dikkat edin, göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. O, sizin ne durumda, neyin üzerinde olduğunuzu iyi bilir.(İnsanlar) O’nun huzuruna döndürüldükleri gün yapmış olduklarını onlara hemen bildirir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.(Nur Süresinin Sonu)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder