24 Nisan 2022 Pazar
HAK DİN-KIRMIZI ELMA 🍎 UYDURMA DİN- MAVİ ELMA veya SALÂT-KIRMIZI ELMA 🍎 NAMAZ- MAVİ ELMA "Gerçeği keşfeden, başkaları farkı düşünüyorlar diye onu gizleyen hem budala hemde alçaktır. Tek bir kişinin," benden başka yanılıyor" demesi, güç şüphesiz. Fakat gerçekten herkes yanılıyorsa, o ne yapsın?"(Daniel Defoe) "Hiçbir zaman gerçekle sanal (algı) olan birbiriyle örtüşmez. Fransız İhtilali: Halk büyük bir acı ve sefalet içinde, acımasız bir kraliçe çıkar ve o ünlü sözü söyler.Der ki: Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler" Evet, tahmin ediyorum bu cümleyi duyar duymaz hepinizin aklına gelen ilk isim kraliçe Maria Android gelir. Oysa kraliçe asla ve asla böyle bir şey söylememiştir.Ama tüm kraliyet ailesinin fertlerinin giyotine gönderilmesi, ne yapar? Farklı bir algı yaratılmasını zorunlu kılar. Ve böyle bir söz üzerinden kraliçe adeta bir nefret öznesi haline dönüştürülür.Kovboy filmleri: Özellikle bizim dönemimizin pazar sabahlarının vazgeçilmez filmleriydi.Kimdir kovboylar? Beyazlar, iyi ata binerler, sâde ve basit bir hayatları vardır. Ve iyi silah kullanırlar.Hepsi kahramandırlar.Ve kime karşı savaşıyorlar?Vahşi, ilkel ve acımasız, kafaderisi yüzen Kızılderililere karşı. Peki gerçekte olan nedir? Amerika'nın 1492 yılındaki keşfinden 47 yıl sonra beyazlar yerli katliamına başlar ve dört yüz yıl boyunca bu katliam devam eder. Aslında Kızılderililer sadece ve sadece yaşadıkları toprakları korumaya çalışmaktadırlar. Ama algı bambaşkadır.Ve belki de dünya tarihinin en büyük yanılsaması:Hitler:Kendisi aslen bir Alman vatandaşı bile değildir. Resmi hiçbir eğitimi yoktur.Ama kendisini Alman halkına büyük bir lider olarak benimsetmeyi başarır. Örneğin Hitler şöyle der: "Almanlar üstün ırktır! Âri ırktır! Kimdir Almanlar? Uzun boylu, sarışın, açık renk gözlü insanlardır!Öyle bir algı, öyle bir kara propagandadır ki, bir kişi bile çıkıp Hitler'e," peki sen niye bir zahmet edip aynaya bakmıyorsun" demez.Ve sonuç, faturayı sadece Alman halkı değil, tüm dünya acı bir şekilde öder. İkinci dünya savaşı sonrasında yetmiş milyondan fazla insan yaşamını yitirir.Tüm bunları niçin anlatıyorum? Gördüğünüz gibi, binlerce yıldır, tarih boyunca gerçek ve algı arasında sürekli olarak çekişmeli bir ilişki vardır. Peki o zaman bakalım.Gerçek Nedir?Algı nedir? Bu görselde bir gerçeğimiz var. Kırmızı elmamız. Bir de aynadaki aksi var.Bunu onun algısı olarak düşünebiliriz. Peki bu görseli nasıl yorumlayabiliriz?Diyebiliriz ki, gerçek çok güçlü, güzel, iyi.Algısı ise, çok zayıf. Yani iletişim danışmanlarına, medya uzmanlarına büyük iş düşüyor.Ama benim özellikle üzerinde durmak istediğim.Burada ne var?Burada koca bir yalan var, burada beyin yıkama var, burada manipülasyon var, burada kara propaganda var.Yani olmayan bir şeyi var gösterme çabası var. Altını çiziyorum. Eğer bir yerde gerçek varsa, bir yerde şeffaflık varsa, netlik ve açıklık varsa, dürüstlük varsa, etik varsa, güzel ahlak varsa, orada etkili iletişim vardır. Ama bir yerde yalan varsa, dolan varsa, kara propaganda varsa, beyin yıkama varsa, manipülasyon varsa, orada sinsi ve şeytani bir iletişim vardır.İşte sinsi iletişim dediğimiz şey büyük yanılsamalara neden olabilir. Peki nasıl? Bir örnek üzerinde anlatmaya çalışacağım.Ve size, kimi iletişim tekniklerinden söz edeceğim.Her tekniğin arkasında aslında çok kapsamlı araştırmalar, bilimsel çalışmalar var. Ama ben olabildiğince en sâde ve net şekilde aktarmaya çalışacağım. Neden?Çünkü geçmişte insanlar için, toplumlar için en büyük tehdit, toprakların işgal edilmesiydi.Bugün ise en büyük tehdit, beyinlerin işgal edilmesidir.Onun için bu tekniklere dikkat etmenizi rica edeceğim.Kırmızı elmamızı bir gerçek olarak kabul ediyoruz ve gökten bir de mavi elmayı düşürüyoruz!Size sorsam, desem ki, hangi elmayı yemek istersiniz?Tahmin ediyorum, aklı başında hiç kimse mavi elmayı yemek istemez. Özellikle de mavi rengi seçtim.Çünkü insan içgüdüsel olarak mavi renkteki bir şeyi yemek istemez. Şöyle bir düşünün! Doğada mavi renkte hiçbir yiyecek yoktur.Ama ben yadi teknikten bahsedeceğim ve bu yedi teknik sonrasında kim bilir belki de çoğunuza bu mavi elmayı yedireceğim.Yada birileri bu teknikleri kullanarak kitlelere mavi elmayı yediriyor.Ne yapıyor?1.Teknik: Riski yönet, bakın ne kadar afilli bir tanım!Riski yönetmek, gayet şık duruyor.Ne yapıyorum? Aslında sizin için, çocuklarınız için, çevreniz ve doğanız için, toplumunuz ve demokrasiniz için, geleceğiniz ve dünyanız için tehlikeli olan bu mavi elmadaki her türlü riski, risk emaresini yok ediyorum!Şimdi ben aynı soruyu bir daha size sorsam, hangi elmayı yemek istersiniz? diye. Evet, tahmin ediyorum, bir çoğunuz kırmızı elmayı yemeyi tercih edecektir. Ama yine kim bilir, belki aranızda bazıları, "acaba şu mavi elmayı bir denesek mi? diye düşünmeye başlayacaktır. Çünkü artık risk yoktur!2.Teknik: Ne yapıyorum?Yeniden tanımlıyorum.Kırmızı elma, ah bu kırmızı 🍎 elma var ya, eski, demode, sıradan, yavan, ucuz, tatsız.Mavi elma ise, yeni, sıradışı, eşsiz, faydalı, benzersiz, leziz, tatlı, hatta sağlıklı. Dikkat edin, sözcükler, sadece sözcüklerden ibaret değildir. Sözcükler, sizin algı haritanızı şekillendirir.Algı haritanızı, zihin haritanızı renklendirir.Şimdi ne oldu? Mavi elma daha kıymetli oldu! Yeniden tanımadığım için, yeniden değer biçtim.3.Teknik:Büyüt: Büyük olan her şey daha iyidir, etkileyicidir, daha doğrudur, daha güzeldir algısı üzerine oyna! Onun için biz büyük evlerden, büyük arabalardan, büyük projelerden, büyük uluslardan, büyük başarılardan, büyük liderlerden bahsediyoruz. Sadece bu da yetmez!Rakibini yani bu örnekteki gerçeği küçült, mavi elmayı yani yalanı, dolanı, manşet yap, gerçeği ise, satır aralarına gizle. Ona ulaşmayı zorlaştır. Hatta daha da öteye git, kırmızı elmayı tamamıyla yok et! Hitler'den söz edip de, Dr.Paul Goebbels'ten söz etmemek olmaz. Malumunuz, Goebbels Hitler'i, Hitler yapan kişidir.Hitler'in propaganda bakanıdır.Tam ismi şöyledir."Halkı aydınlatma ve propaganda bakanı"Ve Goebbels'in yaptığı ilk işlerden biri, Berlin meydanında kimi düşünür ve yazarların kitaplarını yakmak olmuştu ki, o kitaplar barıştan, insanlıktan, demokrasiden bahseden kitaplardı.4.Teknik:Çoğalt: Daha çok olan daha iyidir algısı üzerine oyna!Ne yapıyoruz? En çok satan kitaplar, en fazla izlenen, en fazla dinlenen, en çok seyircisi olan, en çok oy alan partiler daha iyidir algısı üzerinde yoğunlaşıyoruz. Düşünün!Şurada binden fazla insanız ve hepimizin elinde birer mavi elma var! Bakıyorum.Senin elinde kırmızı elma mı var? Cesaret edip evet demeyebilir.Herkesin elinde mavi elma varken, kırmızı elma yenir mi?Yani bu kadar insanın içinde o kırmızı elmayı alıp yemekten çekinecektir. Belki gizli gizli çantasına bile koymaya çalışacaktır. Çünkü bu mavi elmayı kutsayıp, büyütüp, çoğaltırken, kırmızı elmayı yalnızlaştırıyorum, küçültüyorum, değerini düşürüyorum.Bu noktada detaya girmeyeceğim, ama Elisabeth Noelle Neumann'ın "suskunluk sarmalı teorisine" bir göz atmanızı isterim.(????) 5.Teknik:Bakın sizin için neler hazırlıyorum? Sepette bir sürü kırmızı elma var.Ama Marilyn Monroe'nun tercihi mavi elmadır. "Kim bilir belki de, güzelliğini bile mavi elmaya borçludur" dediğimde mavi elma ile güzelliği ve şöhreti ilişkilendiriyorum. Bu kimi zaman bir otorite de olabilir. Bilim adamlarına mavi elmanın faydalarından bahsettiriyorum!Mavi elma iyidir, faziletlidir, sağlıklıdır, faydalıdır diye!Tâbi bütün bunların hepsi yalandır. Onun için bazı televizyon kanallarında mavi elmayı tartıştığımda, aslında olmayan bir şeyin yani yalanı, dolanı, sanki gerçekmiş gibi size algılatmayı başarıyorum.6. Teknik:Evet senaryosunu ben yazdım.Hikaye şöyle başlar. Michelle Pfeiffer, elinde bir mavi elma, tam onu ısırırken, kafeye giren Bruce Willis'le göz göze gelir.Ve bütün hikaye o ilk bakıştan sonra başlar, dedim.Ve şimdi çoğunuz o aşk hikayesini merak eder oldunuz.Bir süre sonra mavi elmayı ölümsüz aşkın sembolü olarak kabul etmeye başlayabilirsiniz.Yani hikayeyi kullan! Hikayenin gücüne inan! Sadece mavi elmayla ilgili hikaye anlatma! Kırmızı elmayı kötüleyen hikayeler de anlat. Bak! Bu kırmızı 🍎 elma var ya, bu kırmızı 🍎 elma! Ta Adem'le Havva'dan beri tüm kötülüklerin, tüm günahların anasıdır. Bu arada parantez açıyorum.Nasıl kullanıyorum deyimi? "Kötülüklerin anası' kötülüklerin babası" demiyorum. Hikayede de kırmızı 🍎 elma yiyen de Adem'e yediren de Havva'dır.Yani Âdem'in hiçbir suçu yoktur! Aldatıldı!7. Teknik:En sonuncusu ama daha az önemlisi değil, belki hepsinden daha önemli. Tüm teknikleri tekrar et, tekrar et, tekrar et. Riski yönet!Yeniden tanımla, yeniden etiketle, büyüt, çoğalt otoriteyle, şöhretle ilişkilendir. Hikaye anlat, rakibini kötüle!Ve bütün bunları sürekli olarak tekrar et.Yine Goebbels'in o ünlü sözü: Kitleleri yönlendirmek ve etkilemek istiyorsanız, ortaya kocaman bir yalan attın.Ama çok büyük bir yalan olsun.İkinci kriter: Çok basit bir yalan olsun. Sonrasında bu basit ve çok küçük yalanı sürekli olarak tekrar et ve ardından kitlelerin o yalanı nasıl gerçekmiş gibi kucakladıklarını otur seyret.Bunların niçin söylüyorum?Sonuç: Aslında mavi elma yok, o koca bir yalan, tamamıyla beyin yıkama, manipülasyon ve kara propagandanın bir eseridir. O yüzden lütfen, ama lütfen, zaman zaman da olsa algılarımızı sorgulayalım, aldanmayalım birini de aldatmayalım.Algı sihirbazlarına kanmayalım ve ne olursa olsun, her fırsatta, her daim gerçeğin peşinde olalım.Bilgi çağında bilgiye ulaşmak kolaydır. Ama gerçek bilgiye ulaşmak zordur. Neredeyse onu bulmaya çalışalım. Köşede ise arayalım bulalım.İyi haber: İnanın gelecek daha iyi, daha güzel, daha sağlıklı, daha lezzetli ve en önemlisi bâki olandır. Dün vardı, bugün var, yarın da var olmaya devam edecektir. Dolayısıyla yolunuz, iletişiminiz ve algınız açık olsun"(Sedef Kabaş'ın Anlatımından) SUSKUNLUK SARMALI TEORİSİ Suskunluk sarmalı, bireyin/kişilerin toplum tarafından kabul görmek için kendi düşüncelerini bir kenara bırakıp suskunluğa bürünmesidir. Toplumda güçlü olan görüşler ana akım kitle iletişim araçlarıyla sıkça beslendiği için çoğu birey içinde bulunduğu durumu sağlıklı şekilde değerlendirememekte ve “korku” güdüsüyle içinde bulunduğu koşullara tepkisizleşmektedir. Suskunluk sarmalı kavramına en uygun örnek belki de Hitler’in yaptığı iletişim çalışmalarının sonucunda iktidara gelmesi ve bu süreçten sonra yaşanan olgulardır. Hitler, yoğun propaganda ve diğer kitle iletişim çalışmalarıyla birlikte toplumun büyük kısmı üzerinde etkili olmuş ve kitleleri peşinden sürüklemeyi başarmıştır. Dünya tarihi açısından pek çok dramatik vakaya imza atan Hitler’in bu kadar güçlü olmasına ve toplum tarafından sorgulanmamasına yol açan durum suskunluk sarmalıdır. Hitler elindeki tüm “fiziki” ve “iletişim” gücünü kullanarak toplum üzerinde kendi egemen görüşünü sağlamıştır. Hitler gibi düşünmeyen veya ona muhalefet etmek isteyen kişiler ise ya büyük cezalar ya da toplumdan dışlanma korkusu ile suskunluk sarmalının içine sürüklenmiştir. Bu örnek tabi ki demokrasinin olmadığı toplumları yansıtsa da suskunluk sarmalı yine de hayatımızın içinde etkisini farklı boyutlarda göstermeye devam etmektedir.(mahalle baskısı, aile baskısı vs.)Birey ne zamanki kendi görüşlerinin kitle iletişim araçları tarafından dile getirildiğini görürse, kendi düşüncelerini dile getirebilmek için daha cesur davranabilmekte ve suskunluk sarmalının içinden çıkabilmektedir. Bu nedenle demokratik ve modern toplumların en önemli argümanlarından olan “muhalefet/eleştirel bakış açısı” toplumun suskunluk sarmalına girmesini engellemeye ve demokratik zemini korumaya katkı sağlamaktadır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder