"HADİSLERDEN" SONRA DİNDE EN ÖNEMLİ VİRÜS "PEYGAMBER" KELİMESİDİR.
(1.YAZI)
Çok sevdiğim ve değer verdiğim iki güzel söz vardır.
Biri "Allah matematiksel konuşur"
İkincisi "Allah istediğini yapar ama keyfi iş yapmaz"
Gerçekten de, göklerde ve yerde yaratılan hiçbir madde plansız ve sistemsiz değildir.
Yıldızlardan zerrelere kadar her şey bir plan ve program dahilinde hareket etmektedir.
Bu konunun Kur'an'daki tarifi şöyledir.
"Biz herşeyi bir ölçüye göre yarattık"
(Kamer-49)
Göklerde ve yerde bulunan bütün maddeler bir ölçüye göre yaratılmışsa, Allah tarafından indirilen vahyin de bir sistemi, bağlam ve bütünlüğü olması gerekir.
Zaten Kur'an'ın böyle bir sisteme sahip olması onun Allah kelamı olduğunu gösteriyor.
Yüce Allah şöyle buyuruyor. "Gerçekten onlara, iman eden bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim (sistem) üzere açıkladığımız bir kitap getirdik"
(Âraf- 52)
Bu sistemlerden bir kaç tanesi şöyledir.
1-) "Kitap ve Hikmet :
Kitap, Kur'an'dır.
Aslında kitap, vahiy demektir.
Fakat koruma altına alındığı, bir bağlam ve bütünlüğü olduğu için ona kitap denilmiştir.
Yoksa vahiy yazının gücüne değil, sözün gücüne sahiptir.
Vahiy, kelamdır, sözdür, hitaptır.
Dolayısıyla vahiy, yazı, satır, kitap değildir.
İkisinin arasında büyük bir fark vardır.
Hiçbir zaman kitap, söz ve hitabın gücüne ulaşamaz.
Kitap, bilgiyi koruma haricinde hiçbir şey değildir.
Eğer kitabın gücü olsaydı, toplumda bu kadar hurafe, yalan ve ahmaklık yaygın olmazdı.
İşte Resulün önemi burada ortaya çıkıyor.
Kitap Resulün dilinde hayat buluyor.
Resul olmadan din, iman, vahiy, kitap diye bir şey olmaz.
Kendi döneminde yaşayan insanlar için beşer Resul örnekliği, güzel ahlakı ve sözünün gücü sayesinde, vahiy'den daha öncelikli bir konuma sahiptir.
Hikmet, Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğü, kendi içinde bulunan çözümüdür.
Hikmet kavramının Kur'an'ın çözümü olduğunu gösteren âyet cümlesi şöyledir.
"...Allah'ın ayetlerini eğlenceye almayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın, size onunla öğüt vermek üzere indirdiği kitabı ve hikmeti hatırlayın..."
( Bakara- 231)
Yukarıdaki âyette "kitap ve hikmet" kavramları geçtiği halde,"bihi" "onunla" zamiri kullanılmıştır. Aslında Arapça kuralları gereğince "bihim" "onlarla" veya "bihime" "ikisiyle" olması gerekirdi.
Fakat kitap ve hikmet aynı şey olduğu için yani hikmet, Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğünü kavrama olduğu için Allah hikmeti kitaptan (Kur'an'dan) ayırmayarak, kitabın Kur'an, hikmet'in de onun bağlam ve bütünlüğü, onun kendi içinde bulunan çözümü olduğunu ortaya koymuştur.
Yoksa Şia ve Ehl-i Sünnet âlimlerinin iddia ettikleri gibi, hikmetin hadislerle veya sünnetle hiç bir ilgisi yoktur.
2-) Beşer- İnsan sistemi:
Beşer, mâsum, icat etme yeteneği olmayan, sorumsuz, akıl ve tefekkür nimetinden mahrum olan bir varlıktır.
Kur'an'da beşere kınama ve eleştiri yoktur.
Beşer, cehennem azabı ile korkutulmamıştır.
Çünkü günahsız ve masumdur.
İnsan ise, akıl ve efekkür nimetine sahip, icat ettiğini bulunan, şer ve iyilik yapma potansiyeli bulunan ve sorgulaması olan bir varlıktır.
Kur'an'da olumlu veya olumsuz bütün hitaplar insan bağlamında kullanılmıştır.
Kur'an'da cehennem insan bağlamında kullanılmıştır.
Onlarca âyette her zaman "...insanların çoğu bilmezler, akıllarını kullanmazlar
3-) Hasanat- Salihat sistemi: Hasanat, insanın kendisi için yaptığı iyilikler ve güzellikler anlamına gelmektedir.
Hasenât, insanın ölümü ölümü ile son bulur.
Hasenâta bire karşı on sevap vardır.
(En'am-160)
Sâlihât ise, insanın kendisi dışında kalan tüm varlıklar için yaptığı her türlü hayırlı işler ve iyilikler anlamına geliyor.
Sâlihât, insanın ölümünden sonra devam eder.
( Meryem- 76; Kehf- 46)
4-) Ümmet- Millet sistemi:
Ümmet, aynı zaman ve coğrafyada yaşayan, aynı havayı teneffüs eden, aynı ülkü ve ulusal birliğe sahip olan çeşitli ırk ve kültüre sahip olan vatandaşlar anlamına gelmektedir.
Kur'an'da Ümmet kavramı, hayvanlar için de kullanılmıştır.
Millet ise, insanlık tarihinde ister tevhid (islam) ister şirk olsun aynı inanca sahip olan insanlar anlamına geliyor.
Millet kavramı tamamen din ve inançlar ilgili bir kavramdır.
5-) Tasrif- Tafsil-Tefsir-Tebyin sistemi:
Kur'an'a baktığımızda 'tebyin" kavramı dışında üç kavramın sadece Allah bağlamında kullanıldığını görürüz.
Çünkü "tebyin" kavramı "vahyi gizlemeden beyan etme, duyurma yani içine bir kelime koymadan ve içinden bir kelime eksiltmeden olduğu gibi aktarma" anlamına gelmektedir.
Fakat "tasrif, tefsir ve tafsil" kavramları detaylandırma anlamlarına geldikleri için yalnız Allah bağlamında kullanıldıklarını görüyoruz.
Yüce Allah Kur'an'ı bizzat kendisi tarafından açıklandığını (tafsil-tasrif-tefsir) edildiğini ve bunun bir usul/ilim üzere yapıldığını onlarca âyette bildiriyor.
Şefaat sistemi:
Kur'an'a göre şefaat sisteminin özeti şu şekildedir.
a-) Dünya hayatında Allah'ın izin ve rızasıyla melekler müminlere şefaat ederler.
(Yunus-3; Bakara-255; Necm-26)
Ahirette ise Allah'ın rahmetinden, insanın kendi amelinden başka hiçbir şefaatçi yoktur.
(Bakara-48,254; Nahl-111; İnfitar-17,18,19)
Müşriklerin evliya ve ilahları için dedikleri "...Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır..."
(Yunus-18)
sözü, dünya hayatında evliya ve ilâhlarının kendilerine şefaat ettiklerine olan imanlarını ortaya koymaktadır.
Yoksa Mekke müşrikleri öldükten sonra dirilmeye iman etmiyorlardı.
(İsra-49; Yasin-78; Muminun-35,36)
Mekke müşriklerinin yeniden dirilişe iman etmedikleri ile ilgili onlarca âyet vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder