PARALEL DİN
(17. YAZI)
MİLYONLARCA İNSAN NASIL BİR AKLA HİZMET ETMİŞ?
Talebesi kendisine geceleri yattığı camide melekleri görüp görmediğini soruyor.
F Gülen'in cevabı,
"Orada Melekleri görme değil de ben çok defa zannediyorum namaza camı vurarak kaldırırdı o ruhaniler"
"Böyle yaz günlerinde gecelerde kısa. Pencerede uykuya daldığım anda ismimle çağrıldığımı hatırlarım"
"Ben derdim ki herhalde Hazreti Murat çağırıyor, (2. Murat) namaza kalk gibi, Fethullah namaza kalk derlerdi,
cama da tıklatırlardı yani, mükerrerdir, ismimle, tabi herhalde millet ayıplarlar diye, gelecekler camiye imam yatıyor orada pencerede falan, beni utandırmamak için kitmirlerini uyarıyorlar sultanlar, evet"
(Samanyolu TV, burç fm, Mehtap TV, )
BAŞKA BİR YALANI,
(Nur talebelerinden) Biri, gecenin geç saatlerinde teksir makinesinin kolunu çevirirken,
"Hasbi Rabbi cellallah, mâfi kalbi gayrullah, Nur Muhammed sallallah" diyor.
Tam o esnada birden kapı açılıyor ve içeriye raşit halifeler (Ehl-i Sünnet dinine göre râşit halifeler Ebubekir, Ömer, Osman, Ali) giriyor, "Devam edin, biz de sizinle beraberiz"
diyorlar.
ADAMIN HER TARAFI YALAN VE İFTİRA
Diyor ki:
"Madde ile kayıtlı olmayan ruhlar, dünyadaki cesetlerine benzer misali cesetleriyle tekrar görülebilirler. Bunun sayısız denecek kadar misalleri vardır"
"Ruh, kendi zatında maddi kılıfı olan ceset gibidir. Manevi kılıfı da, âdeta misâli bedendir. Ehlullah (veliler) temessül ettiği (canlı olarak geldiği ) zaman, bu ikinci bedeniyle aynı anda beş on yerde görülebilir"
"Mesela onları hapishanedeyken, sabah namazında camide ve aynı zamanda Kabe'de tavafta görebiliriz"
"Uzağa gitmeye gerek yok, Kıbrıs çıkarmasında falan veli zâtın, pilotun yanına oturup,"Evladım bombaları şuraya, şuraya bırak" diye rehberlik ettiği söylenir"(inancın gölgesinde 1,F Gülen, Nil Yayınları, 8, baskı, 1996, s,79)
"Ehlullah'tan "Abdal" sınıfı içinde bulunanlar, şu anda diyelim camidedirler, ama aynı anda, Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellemin) huzurunda bulunurlar"
"Kabe'dedirler, ya da bir yerde irşad ile meşguldürler"
"Farkına varırsa, el atılsa elleriniz bellerinden öbür tarafa geçiverir.
Çünkü elinizin değdiği, ne onların asıl vücududur, ne de ruhlarıdır,
belki, akıcı ve ruha kılıf olmuş misali bedenleridir ve onlar temessül halindedirler"
(İnancın gölgesinde- 1,F Gülen, Nil Yayınları, 8. Baskı, 1996, s, 79)
Benim en çok merak ettiğim ve kızdığım şey,
F Gülen milyonlarca insanı bu hurafe ve yalanlarla aldattığı zaman,
görevi vatandaşlara doğru bilgiler sunmak ve yanlış bilgilerden korumak olan Diyanet işleri başkanlığı ile yüzlerce ilahiyatçı akademisyen neredeydi.
Sizin anlayışınıza ve aklınıza yuh olsun!
Müritleri F Gülen'e soruyor.
"Gavs, kutup, üçler, yediler, kırklar diye bilinen veliler, bütün islam ülkelerine mi dağılmışlar?
Yoksa Türkiye'de ayrı, Mısır'da ayrı mıdır?
F GÜLEN'İN CEVABI:
"Belki Allah'ın velileri dört bir tarafa dağılmışlardır.
Ancak "iki imam"dediğimiz zatlar, her zaman bulunabilir ama,
gavs her zaman olmayabilir.
Ayrıca her kutup, gavs değildir.
Bir ölçüde kutbiyyet, gavsiyetin hasse-i lazimesidir.
Ve bunlar vefat edince Allah'ın izniyle vesayetleri devam eder.
Yani tasarrufları, bir rahmet bulutu gibi üzerimizde tüllenir durur.
İmamı Rabbani, Abdul kadir-i Geylani, Şeyhul Harrani ve Bediüzzaman (Said Nursi) gibi zatları bunlardan sayabiliriz.
(Fasıldan fasıla- 1- F Gülen, Nil Yayınları, 3 baskı, Eylül 1995, s, 37, 38)
Şimdi bu ahmaklıkları anlatan F Gülen'e, tasavvuf ve tarikat dininin önde gelenlerine şöyle bir soru sorma hakkımız doğuyor.
Vefat ettikten sonra bile vesayetleri devam eden gavs, kutup, üçler,
yediler, kırklar diye iman ettiğiniz ilahlarınız İslam âlemindeki bunca zulüm, katliam, kaos, anarşi, terör ve kargaşayı neden durdurmuyorlar?
Halbuki ilah diye inandıkları gavs ve kutuplar en çok anarşi, katliam, kaos, anarşi ve terör olan bölgede yaşamış ve halen yaşamaya devam ediyorlar.
Sizin yalan söylediğinizi ve hiçbir zaman hidayet bulamayacağınızı Kur'an'dan size gösterelim mi?
Yüce Allah Kur'an'ı Mübin'de şöyle buyuruyor.
"Allah'ın âyetlerine inanmayanlar yok mu, kuşkusuz
Allah onları doğru yola iletmez ve onlar için elem verici bir azap vardır"
"Allah'ın âyetlerine inanmayanlar, ancak yalan uydurur. İşte onlar, yalancıların kendileridir"
(Nahl, 104, 105)
"Onlara bir zulmetmedik fakat onlar kendilerine zulmettiler. Rablerinin azap emri geldiğinde Allah'a bırakıp da (yanında, yöresinde, berisinde) taptıkları ilahları onlara hiçbir yarar sağlamadı husranlarını arttırmaktan başka hiçbir şeye yaramadı"
(Hud-101)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder