RİSALE'İ NUR'DA BULUNAN ŞİRK, HURAFE VE YALANLAR
(81.YAZI )
RİSÂLE'İ NUR'DA İTİKÂDİ SAPMALAR (13)
Said Nursi diyor ki:
"Hem mütedeyyin (dindar) bir kadın, yine hadiseden sonra görüyor ki, semavattan (göklerden ) mübarek kağıtlar yağıyor. soruyorlar:
Bu nedir?
"Rüyada demişler"
"Risale'i Nur'un sahifeleridir"
Yani, tabirce (rüyanın tabiri) Risale'i Nur, Kur'an'ın tefsiri olduğu cihetle, vahyi semavi olan Kur'an'ın semavi ve ilhami bir tefsiridir"
(Sikkei Tasdiki gaybi- 26 )
"...Bu hakikatlardan anladım ki, Risale'i Nur, bu asrın insanları olan bizler için yazdırılmıştır"
(Mudafaalar- 300, Afyon müdafası)
Said Nursi, Risale'i Nur'un kendi eseri olmadığını öylesine iman etmektedir ki, bu iman eserin kendisine nisbetini imkansız kılmaktadır, kendisi de tam olarak Risale'i Nurdan bağlantısız olamayacağına göre, bu bağ onun tercümanlığı vasıtasıyla sağlanmıştır.
Şöyle diyor :
"...Benim gibi yarı ümmi ve kimsesiz..." bulunan bir adam..." Risale'i Nura sahip değildir.
Ve o eser, onun hüneri olamaz, onunla iftihar edemez.
Belki doğrudan doğruya Kur'an'ı Hakim'in bu zamanda bir nevi mucize-i maneviyesi olarak, rahmeti ilahiye tarafından ihsan edilmiştir.
O adam, (Said Nursi) binler arkadaşı ile beraber, o hediye-i Kur'ani'yeye el atmıştır.
Her nasılsa birinci tercümanlık vazifesi, ona düşmüş, onun fikri ve ilmi ve zekasının eseri olmadığına delil..."
( Mektubat- 362 363 Yirmi Sekizinci Mektup)
"RİSALE'İ NUR'UN TERCÜMANINA GELİNCE..."
(Tarihçe-i Hayat, 579 )
Tercüman :
Tercüme eden, bir dilden başka bir dile çeviren, birisinin veya bir şeyin maksadını anlatmaya, bir şeyi tasvir ve ifadeye vasıta olan
(Yeğin,(Said Nursi'nin talebesi) yeni lugat- 717 )
anlamlarına gelmektedir.
Dikkat edilirse açıklamada "Birisinin veya bir şeyin maksadını" ifadesi geçmektedir.
Risale'i Nur'da Said Nursi için kullanılan "tercüman" ifadesiyle, kendisinin veya kendi eserinin değil, başkasının veya başkasının eserinin tercümanlığının kast edildiği anlaşılmaktadır.
Yani "Risâle'i Nur Külliyâtı Allah tarafından gönderilmiştir.
Said Nursi sadece tercümanlığını yapmaktadır"
Nitekim Said Nursi "Allah Resulü - Kur'an" ilişkisini şöyle açıklamaktadır.
VAHİY İKİ KISIMDIR.
Biri "vahyi sarihi"dir ki, Resul Ekrem (Aleyhisselam) onda sırf (sadece ) bir tercümandır, mubelliğdir, müdahalesi yoktur. Kur'an ve bazı Ehadisi Kutsiye gibi..." "Peygamberimiz Kur'an'ın tercümanıdır, mubelliğidir.
Mektubat- 86, Ondokuzuncu Mektup, Mucizat'ı Ahmediye Dördüncü Nükteli İşaret İkinci Esas )
Nasıl ki, Kur'an'ı Kerim Muhammed (a.s) ın değil, Allah'ın kelâmıdır, O sadece tercümandır, mubelliğdir.
İşte, Risale'i Nur'da Said Nursi'nin eseri değildir.O da risale-i Nur'un tercümanıdır, mubelliğidir.
Zaten, Said Nursi de Risale-i Nur'un tümünün değil "ekseriyeti mutlakasının, bir kısmının âni ve def-i olarak ihsan edildiğini, ihtiyarı haricinde (isteği dışında) yazdırıldığını iddia etmiştir."
Hem yazılan eserler, ekseriyeti mutlakası -hariçten hiçbir sebep gelmeyerek, ruhumdan tevellüt eden (doğan) bir hacete (ihtiyaca) binaen âni ve defi olarak (ansızın- birdenbire, bir anda, hemen) İhsan edilmiş"
(Mektubat- 353 354- Sikke-i Tasdiki Gaybi, 267 Barla Lahikası- 12)
"İşte ihtiyar ve şuurumun dairesi haricinde, mezkür haletler ve sergüzeşti hayatım ve ulumların enva'larındandaki hilafı adet (olağanüstü bir şekilde) ihtiyarsız tetebbuatım,
böyle bir netice-i kutsiyeye müncer olmak için, kuvvetli bir inayet-i ilahiye (Allah'ın yardımı) ve bir ikram-ı Rabbani (Rabbin ikramı) olduğuna ben de şüphe bırakmamıştır"
( Mektubat- 353 354)
CEVAP :
Her ne kadar Risale'i Nur'un Said Nursi'ye Allah tarafından vahiyedildiği açıkça söylenmiyorsa da, bu ifadelerde söylenmek istenen şey şudur.
Risale'i Nur, Said Nursi'nin eseri değildir, onun ihtiyarıyla yazılmamış, yüce Allah'ın lisanıyla yazdırılmıştır.
Semavidir, arşidir, Said Nursi, Risale'i Nur'un bir tercümanıdır.
Yüce Allah, Kur'anı, Tevratı ve İncil'i insanlara hidayet olarak olmak üzere inzal etmiş, indirmiştir.
"Risaletü'n-nur (Nur Risâleleri) da doğrudan doğruya Kur'an'ın feyzinden mülhemdir ve Sema-i Kur'an'iyeden ve ayâtın nücumundan yıldızlarından iniyor, nüzul ediyor"
(Şualar- 559- Sikke-i Tasdiki Gaybi- 97 Birinci Şua)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder