17 Eylül 2020 Perşembe

 HADİSLER NEDEN DİNİN KAYNAĞI OLAMAZLAR? 

(26. YAZI )

Ehli Sünnet ve Şia dininin kaynağı olan hadislerin Kur'an'daki karşılığı şöyledir. 

 "İnsanlardan öylesi var ki, herhangi bir ilmi delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için hadis (boş laf) satın alır. 

İşte onlara alçaltıcı bir azap vardır"

( Lokman- 6 )

Eğer Allah Resulü'nün hadisleri (sözleri) de Kur'an dışında dinin bir kaynağı olsalardı. 

Kur'an bunu birçok ayette ortaya koyardı. 

Bu konuda tek bir âyet olmaması ve hadis kelimesinin Kur'an'da, yukarıda görüldüğü şekliyle kullanımı günümüzdeki "hadis" kavramının sonradan uydurulduğunun açık bir delilidir.

Kur'an'ı Mübin'in hadis konusundaki kesin hükmü şu şekilde tecelli etmiştir. 

 "İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki onları sana gerçek olarak okuyoruz. Hal böyleyken Allah'tan ve onun âyetlerinden başka hangi hadise inanacaklar?" 

(Casiye -6) 

Yüce Allah âyette bu şekilde sormaktadır. 

Geleneksel uydurmacı yaklaşımın savunucuları, Sünni ve Şii mezheplerinin takipçilerinin hareket tarzlarından çıkan cevap ise şöyledir: 

Buhari'ye, Müslim'e, Tirmizi'ye,  12 imam'ın hadislerine,( sözlerine) Kafiye, Meclisi'ye Kummi'ye inanıyorum.

İşte Allah'ın değişmez bir hükmü daha. 

"Kimin hadisi( sözü) Allah'tan daha doğru olabilir" 

(Nisa- 87 ) 

"Eğer doğru iseler onun (Kur'an'ın )benzeri bir hadis getirsinler"

( Tur- 34 )

Ne yazık ki sadece Kur'an'a dayandırarak bir konudaki hükmü aktardığımızda mezhep taassubu yüzünden ayetleri görmezden gelenler, bu ayetleri sadece tecvid  ve güftesi için değil, anlamak ve düşünmek için de okurlarsa anlatmaya çalıştıklarımızı daha iyi kavrayacaklardır. 

Fakat bu da bir Allah vergisi, rahmeti, hikmeti ve hidayetidir. 

Dini konularda Kur'an yeterliyken, Allah Resulü (Aleyhisselam) ve daha sonra dört halife hadis naklini yasaklamışken, hatta hadisleri yaktırmış olmalarına karşın, mezhepçilerin, hadislere sahip çıkmalarının ve  hadisleri kurtarmaya çalışmalarının hiç bir  anlamı yoktur. 

Bir çorbanın yarısı çorba, diğer yarısı zehir ise bunun bir kısmı içilebilir diyebilirmiyiz? 

Hadis kitaplarında, aynen bu şekilde doğru ile yanlış ayırt edilemeyecek şekilde karışmıştır. 

Herkes Kur'an sistemine hakim olamaz ki, doğru ile yanlışı birbirinden ayırabilme gücüne sahip olsun.

Ehli Sünnette  Buhari'nin şöhreti  Kafi'nin Şia'daki şöhretinden kaynaklanmaktadır. 

Yoksa hiçbir hadis kitabının diğerlerinden daha doğru ve sahih olduğu söylenemez. 

Buhari'ye sahih adını takmanın sebebi ümmetin ümmilerini  aldatmak içindir. 

Bizim "Kur'an yeter, hadislere uymayın" dememiz. İnsanların çorbayı içmelerine engel olmak için değil, insanlarının zehir içmelerini önlemek içindir.

 Bize gerekli tüm dini bilgi, Allah Resulü (Aleyhisselam'ın) Kur'an ile kayıt altına alınan hayatı, karakteri, ahlakı, ilmi, hikmeti aklı ve yaptıklarıdır. 

Bunun dışındaki bilgiler din, iman, tevhid, ahlak ve amel açısından gereksizdir. 

Bu gereksiz bilgilerin doğrusunu yanlışlığından ayıklamak için Allah'ın rahmeti olan hikmet, yani Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğünü kavramak gereklidir. 

1400 yıldan beri Şia ve Ehli Sünnetin hurafe ve yalanlarıyla sarhoş hale getirilen ümmet içinde bu sistemi çözebilecek kaç kişi vardır. 

En önemlisi bu hikmeti anlatan aklı başında Kur'an ehlini kim dinleyecektir.

"Kur'an, tek doğru yola götüren apaçık bir kitaptır"

(İsra- 9) 

Dolayısıyla kim Kur'an'ın ilim, hikmet ve aklına göre, uygun söz söylerse doğruyu konuşmuş olur. 

Bazı hurafeci ve rivayetçi istismarcının hakkı anlatan  yazılarımızı, Allah Resulü'nün sözlerini inkar ve saygısızlık olarak göstermeye çalışıp, Kur'an'a karşı gürültü ve patırtı çıkaracaklarını biliyoruz. 

Allah Resulü (Aleyhisselam)a asıl saygısızlık, Allah rasûlü'nün büyülendiğini söyleyen, cinsel hayatı ile ilgili Nübüvvet ve  Risâlet  makam mertebesine karşı yakışıksız açıklamalar yapan, dünyanın öküz ile balık üzerinde olduğunu iddia eden hadisleri, "Allah Resul'ü" söyledi iftirasını atmaktır. 

Kur'an dışındaki hadisleri inkar etmek, Allah Resulü'ne saygının, dini Allah'a özel kılmanın, Kur'an'ı tek başına yeterli kabul etmenin sonucudur. 

Dolayısıyla hadisçi müşriklerin  bu dine vermiş olduğu zararın binde birini Yahudiler, Hıristiyanlar, Mecusiler ve Kâfirler vermemiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder